Ortaöğretim başarı puanlarını kaldırın!

Şenol Kaluç

Bu köşede arada sırada eğitim üzerine yazarken pandemi sürecinin MEB için büyük bir fırsat olduğunu defalarca dile getirdim, ancak bu fırsatın yeterince iyi kullanılmadığı da ortada.  

EBA ve canlı derslerle ilgili olarak geçen yıl alınan karar maalesef bu yılı da olumsuz etkiledi. Pandemi tatili sonrası derslerin herhangi bir ölçekle değerlendirilmeyeceği açıklanarak öğrencilerin konsantrasyonları bozuldu. Devamında da ikinci dönem konuları tamamen sınav kapsamının dışında bırakıldı. Yeni eğitim yılında ise öğrencilerin canlı derslere katılsınlar ya da katılmasınlar EBA’dan sorumlu olacakları açıklandı. Ancak bu kez de canlı dersler auta atıldı. Tabii bunda teknik alt yapı yetersizliği de büyük rol oynadı.  

*** 

Ülkemizdeki aşırı merkeziyetçilik ve yerel yönetimlerin işlevsizliğinin bedelini yine çocuklar ödedi.  

Ülkemizin bırakın bölgeler arası farklılıkları aynı il, ilçe hatta mahalle içinde dahi çok büyük sosyal-iktisadi-kültürel farklılıklar olduğu bir gerçekken biz sanki tüm Türkiye tek bir mahalle imiş gibi davrandık. Halbuki nüfus popülasyonun düşük, sanayileşmenin az, giriş çıkışların nispeten az olduğu bölgelerdeki eğitim süreçleri farklı yürütebilirdi. Yarı içe kapalı bölgelerde ve köylerde okulların tatil edilmesi için hiçbir gerekçe yoktu. Bu bölgelere girişler kısmen sınırlandırılarak ve kurallara bağlanarak pandeminin yayılması engellenebilirdi. Dışarıdan gelecek öğretmenler için sene başında 15 günlük karantina uygulaması yapılabilir ve böylece hastalığın dışarıdan gelmesi de engellenebilirdi.  Hafta sonu çıkış yasaklarına karşılık tüm Türkiye’nin Cuma günleri yer değiştirdiğini de görmezden geldik. Kafeleri tatil ettik ama bayram ziyaretleri ile Türkiye’nin bir ucundan diğerine nüfus sirkülasyonlarına izin verdik. Halbuki bu durumları engelleyebilseydik salgını kontrol altına alabilir ve en azından küçük kent ve kasabalardaki esnafın çöküşü önleneyebilirdik.  

*** 

Okulların kısmen açık olmasına bazıları fırsat eşitsizliği yaratacağı gerekçesi ile karşı çıktı.  Allah rızası için bırakında Hakkkari’nin dağ köylerindeki, Muğla’nın orman köylerindeki, Eskişehir’in bozkır köylerindeki, Mersin’in Toros Dağlarındaki çocuklar bir kere de fazla imkana sahip olabilselerdi, ne olurdu ki?  

Söylemeye her zaman devam edeceğim bu ülkede özellikle eğitim konusunda toplum olarak birbirimize yalan söylemekten asla geri durmuyoruz.  

“Meslek Lisesi Memleket Meselesi” sloganlarına rağmen mesleki eğitime kimseyi kolay kolay yönlendiremiyoruz. Neden? Çünkü Özal’la başlayan üniversite fetişizmi Ak Parti ile zirve yaptı. Neredeyse üniversiteler(!) kasabalara kadar indi ve uzatmalı liselere döndü.  

Hazır pandemi nedeniyle milyonlarca öğrenci örgün eğitimin dışında iken yüksek liselerimize -pardon üniversitelerimize- bir ayar verip, büyük kısmını tamamen ön mesleki bilgi ve becerilerin verildiği yüksek okullara çevirip oradan uzmanlaşmaya yönlendirecek bir yapı üretebilseydik olmaz mıydı?  

*** 

Neyse biz biraz da olana odaklanalım. Mart ayına geldik ve okulların açılması-açılmaması ikileminin sürdüğü bugünlerde YKS ve LGS kayıt süreçleri devam ederken acil yapılması gereken bir konuya değinelim: Ortaöğretim Başarı Puanı (OBP).  

LGS sınavları için bir süredir diploma not ortalaması kullanılmıyor. Malum gerekçelerin birebir aynısının YKS sınavları içinde geçerli olduğu ortada. Özel okullar ile gelir düzeyi yüksek aile çocuklarının gittikleri okullardaki puanlama sisteminin diğer okullara göre farklı çalıştığı bilinen bir gerçek, bu da pek çok başarılı öğrenci için bir talihsizlik.  

Ülkemizde farklı gerekçelerle notlar maalesef şişirilmekte. MEB geçen yıllarda öğrencilerin yarısından fazlasının takdir ve teşekkür aldığını açıklamıştı. Bu nasıl olabilir ki?   

Aslında durum çok basit. Geçmişte başımdan geçen bir olayla durumu izah edeyim. Dönem sonu bir öğrencim notunu 10’ar puan yükseltmem durumunda takdir alacağını tarafıma iletti, sistem üzerinden notlarını kontrol ettiğimde şöyle bir manzara ile karşılaştım: Öğrencimiz yazılı sınavlarına göre en az üç dersten 50 barajını geçememiş ama gelin görün ki veli ve MEB baskısı yüzünden tüm performans notları 100 tam puan girilmiş. Sınav notlarına göre sınavda kalması gereken öğrenci performans notları ile takdir alıyor, varın siz düşünün gerisini.  

Yine bir öğrencimiz bizde okulu geçemeyeceğini anlayınca özel bir okula kaydını yaptırmıştı. Bir gün tesadüfen karşılaştığımızda “dersler nasıl?” diye sorduğumda -aldığım cevap her aklıma geldikçe gülüyorum- “Hocam, valla yüz alana kadar aynı sınava 10 kere giriyoruz” demişti.  

Hal böyle iken ve bunu hepimiz biliyorken OBP’i devre dışı bıraksak daha doğru olmaz mı? 

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (16)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.