Kılıçdaroğlu’nun vebali

Taha Akyol

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adaylığı yolunda artık dönülmez aşamaya geldi. 22 Nisan’da “yola çıktım” derken kastının Cumhurbaşkanı adaylığı olduğu belli. Son olarak da partisine “benimle birlikte” hareket etme çağrısı yaptı, bütün CHP’den destek açıklamaları aldı. Bu noktadan sonra, “ben değil, ortak adayımız falanca” demesi siyaseten imkansıza yakın zordur.

Peki, Altılı Masa’nın diğer liderleri ne diyecek?

Burada siyasi tarihimizi yüz yıldır zehirleyen zihniyet sorunlarıyla karşılaşıyoruz: Güçlü tek parti iktidarlarının otoriterleşerek yozlaşması… Koalisyonların ise kültürümüzde uzlaşma ve rasyonellik değerleri düşük olduğu için iç çekişmelere sürüklenmesi… Sonuç iktisadi ve sosyal gelişmemizin bütün dönemlerde vasat kalması… AK Parti iktidarı da böyle; hızlı kalkınma ardından kriz ve küçülme adeta bir Türkiye klasiğidir!

SAĞ SEÇMENİN HASSASİYETLERİ

Sağ seçmen, tek parti devrinin travmaları sebebiyle, CHP’ye öteden beri soğuktur. Ecevit ve Kılıçdaroğlu bunu aşmak için açılımlar yaptılar fakat hâlâ sağ partilerin CHP liderine “ortak adayımız” diyerek oy istemesinde zorluk vardır.

Erdoğan bilinen üslubuyla bunu kullanacaktır, “camilerimiz yakıldı” bile demedi mi? (5 Haziran 2022)

Kılıçdaroğlu dönülmez noktada olduğuna göre sorun, bu zorluğun nasıl aşılacağıdır.

Evvela, Ali Babacan’ın şu sözlerini, altına imzamı da atarak buraya alıyorum:

“Herhangi bir vatandaşımızın Cumhurbaşkanı adayı olup olmamasıyla alakalı etnik, mezhebî, dinî inançlarıyla ilgili konuları gündeme getirmekten ben hicap duyarım. Bugünün Türkiye’sinde bunlar artık gündem olmamalı… Artık Türkiye Cumhuriyeti’nin bu aşamayı geçmiş olması lazım.” (23 Mayıs 2022)

Protestan Amerika, Katolik ve İrlandalı J.F. Kennedy’ye oy vermiş, çok da iyi bir başkan seçmişti. Biz de adaylara sadece liyakat, ekip ve siyasi programlarıyla, hukuk, demokrasi ve dış politika konusundaki tavırlarıyla bakmalıyız.

Türkiye mezhep kimliğini siyasi sorun yapacak ‘aşiretçi’ bir Orta Doğu toplumu değildir ama bu faktöre önem veren kitleler vardır. CHP’ye mesafeli duruş da toplumsal bir gerçektir. Altılı Masa bu sorunları nasıl aşabilir?

LİDERLERİN TAVIRLARI

Kılıçdaroğlu’nun diğer liderlerle birlikte ortaya koyacağı program ve bilhassa “yönetim tarzı” bu açıdan son derece önemlidir. Ahmet Davutoğlu şöyle diyor:

“Bir kişi gelecek ve herkesi kurtaracak diye bir şey yok. Bu milleti hep beraber kurtaracağız ve tek bir kişiye öyle bir güç vermeyeceğiz. Geçiş sürecinde de aşırı bir güç kullanımı felaket getirir. Şu anda Cumhurbaşkanı kararnamesi var mesela, öyle değil. Örneğin başbakanlık döneminde olduğu gibi, tüm üyeler imzalayacak, 6 liderin imzası olacak…” (Karar TV, 9 Ağustos 2022)

Sormuştuk; böyle bir yönetim tarzı, ortak aday tespitini kolaylaştırır mı? Cevabı “elbette” olmuştu.

Temel Karamollaoğlu’nun önünde, CHP-MSP koalisyonu örneği var.

DP Lideri Gültekin Uysal desteğini açıkladı sayılabilir.

İYİ Parti lideri Meral Akşener, milliyetçilik fikrini 21. Yüzyılda şehirlere ve demokratik değerlere yönelten bir lider olduğu gibi Millet İttifakı’nın ilk iki mimarından biridir ve muhalefetin mahalli seçim başarısında çok etkili olmuştur.

AĞIR HASARI KALDIRMAK

Kılıçdaroğlu’nun kazanması da, kazanırsa ülkenin iyi yönetilmesi de olası iktidarın ‘Altılı Masa iktidarı’ olarak yapılanmasına bağlıdır.

Mustafa Kemal Paşa’nın, kuvvetler birliğini savunurken söylediği “icra eden daima karar verenden güçlüdür” sözü önemlidir. (1 Aralık 1921) Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilebilse bile böyledir.

Kılıçdaroğlu’nun vebali buradadır: Seçilirse CHP’nin lideri gibi değil, kendi deyişiyle “altı liderle birlikte” yönetme başarısını göstermek zorundadır. İnsafla kabul etmek gerekir ki, diğer partilerin iktisatçılar kadrosu daha dolgun ve tecrübelidir. Unutmamak lazım, Malezya’da altı partili muhalefet sadece ortak programla değil, devlet yönetimin üst kademe kadrolarını da açıklayarak seçim kazandı. Macaristan’da ise göz doldurmayan muhalefet ittifakı seçim kaybetti.

Türkiye’nin önündeki sorunlar, AK Parti iktidarının yığdığı borç dağları, dış politikadaki kopuşlar, kamu kurumlarının erozyonu, hele de yargının hali fevkalade ağır hasarlardır. Kaldırmak için her türlü partizanlığı bırakıp idealistçe, vatanseverce bir enerjiyle reformlar yapmak gerekecektir. Yoksa, yazık olur ülkemize.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (188)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.