Türkiye’nin geleceği fen ve teknoloji liseleridir

Turgay Polat

Türkiye yeni dünyanın yeni ekonomisine uyum sağlamak adına en şanslı ülkelerden birisidir. Bunu iddia ediyorum; çünkü genç nüfusu, dünyaya penceresini açmış gençleri ve yeni dünyayı keşfetmek için yanıp tutuşan bir kuşağı var. Bizim petrolümüz yok, bizim zengin doğal kaynaklarımız yok, bizim bölgemizde huzur da yok. Bizi geleceğe taşıyacak tek şeyin eğitim olduğunu sürekli hatırlatıp yazmaya çalışıyorum. Üstelik bu eğitimi almak için can atan bir nesil de var (burada kastettiğim eğitim şu an ki gibi kapalı okul, öğretmen merkezli 1900’lü yılların eğitimi değil). Bize düşen bu nesli eğitmek ve katma değer yaratan bir nesil ortaya çıkarmak. Bunun için de zamanla yarıştığımızı sakın unutmayalım.

Bu çocukların; yani yeni, yaratıcı, girişimci neslin nasıl ve nerede eğitileceği konusunda sizlere yazılar yazmıştım. Bu neslin eğitimi farklı olduğu gibi okulları da farklı olmak durumunda. İşte bu açıdan bizim sayıları 150’yi aşan fen liselerini düzenlememiz hatta mümkünse yeniden yapılandırmamız gerekiyor. Bir hatırlayalım isterseniz; fen liselerinin neden kurulduğunu, zaman içinde nasıl değiştiğini okudunuz mu bilmiyorum. Ama fen liselerinin tarihçesi, kuruluş amacı ve bugün topluma faydaları konusunda oldukça ilginç bazı verileri sizlere sunmak istiyorum. Yıl 1960, ABD kendince sürekli uzay çalışmaları yapıyor. Soğuk Savaş dönemi bütün çalışmalar sürerken bir sabah ABD’liler uyandığında SSCB’nin sputnik adlı aracı uzaya gönderdiğini gazetelerde okurlar. Tüm dünya en başta da ABD büyük şaşkınlık içindedir. Dünyanın süper gücü yenilmiştir. Bu yenilginin altından kalkılması gerekmektedir. O dönemde hızlı bir karar alınır ve fen liseleri kurulmasına karar verilir. Çünkü onlara göre bu yenilginin sebebi eğitim sistemidir ve çözüm de fen eğitimini yeniden yapılandırmaktır. Müfredatı yapılır; ileri fizik, ileri matematik ve ileri kimya okutan liseler kurulur. Amaç bu liselerden mezun olan öğrencilerin bilimsel projeleri, patent sayılarını, uzay çalışmalarını artırması ve Soğuk Savaş’ın tekrar galibi haline gelmektir.

***

Liseler ABD’de hızla kurulur ama bunun yanında müttefik ülkelerde de kurulur. İşte 1962 yılında ilk olarak Türkiye’de Ankara Fen Lisesi kurulur. Amaç bilim adamı yetiştirmek ve özellikle uzay ve ileri proje eğitimi vermektir. İlk başlarda müfredat tamamen ABD tandanslı yürütülür. Aradan yıllar geçer, Soğuk Savaş biter, ABD kendisine yeni bir alan belirler. Yeni hedef “yaşam için bilim, patent ve marka” üretecek nesiller yetiştirmektir. Ardından “fen ve teknoloji” liseleri kurulmaya başlanır. Artık amaç daha hızlı düşünen, yazılım ve teknoloji bilen, girişimci bilim insanları yetiştirmektir. Eski fen liseleri tarihe gömülmüştür.

Gelin görün ki Türkiye bu değişimi izleyemez. Türkiye halen 1962’de açılan Ankara Fen Lisesi mantığını doğru sayar ve bunların sayısını önce her ile bir tane, sonra da Allah ne verdiyse açmaya başlar. Öğrencilerin hazırlık sınıfı kaldırılır ve İngilizce öğretilmez. Hatta lise son sınıfta okutulan ileri matematik, ileri fizik gibi dersler gereksiz bulunup bunun yerine sınav hazırlık konulur.

Bu kısır döngüyü yıkmak için 2006 yılında Türkiye’nin ilk “fen ve teknoloji lisesi” Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi kurulur. Müfredatı tamamen farklı; genetik, yazılım, robotik, marka, patent, araştırma teknikleri, paradokslar felsefesi, bilim felsefesi, mühendislik bilimine giriş gibi birçoğu dünyanın birçok yerinden gelen hocalar tarafından verilen derslerden oluşuyor. Sıkı durun, toplam 37 patenti var. Birçok öğrencisi MIT, Purdue, Stanford, Cambridge, Boston gibi dünyanın en iyi üniversitelerinden mezun olmaya başladı. Ben her seferinde MEB başta olmak üzere diğer özel kurumların da bu okula benzer ve bu okulun Know-how’ını alarak fen ve teknoloji lisesi açması gerektiğini savundum. Bahçeşehir, fen ve teknoloji liselerini İzmir, Samsun, Diyarbakır, İstanbul Anadolu yakasına da açtı. Ve bugün güzel haber, Doğa Okulları da İstanbul’da iki adet fen ve teknoloji lisesi açma çalışmalarına başlamış. Bu karar için kendilerini kutluyorum. Eminim o okullarda çok başarılı öğrenciler yetiştirecek ve Türkiye’yi geleceğe taşıyacak nesli ortaya çıkaracak.

Şimdi MEB’e sormak lazım fen liselerinin ve içindeki en değerli varlıklarımızın yok olmasına daha ne kadar seyirci kalacaksınız? Ya da yazdığım örneği inceleyip diğer liseleri de bu hale getirecek misiniz?

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.