Yıldızlar geçidi

Yağmur Atsız

Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün yakın ve daha az yakın çevremizdeki bir dizi ülke için bir tür yükselen yıldız; günümüz Türkçesi ile ifade etmek gerekirse „a kind of shooting star“... Bu durum yeni ortaya çıkmış da değil.

Şu meşhur „one minute“ sahnesi, sanıyorum ki, bu gelişmenin başlangıcı olarak kabul edilebilir.

Bu pozisyonu küçümsememek lazım, zira şu sıralar dünya siyaset sahnesinde pek öyle yıldız politikacı denilebilecek şahsiyetler göze çarpmıyor.

Öyle birileri olsa duyardık.

Kötüler ve vasatiler birbirlerine öyle aman aman bir düşmanlık etmezler; hatta gizli veya açık sempati bile duyabilirler. Genellikle müştereken nefret etdikleri hep iyiler, daha iyiler ve tabii en iyilerdir. Frenkler der ki daha iyi iyinin düşmanıdır.

***

Benim sırtımda yumurta küfesi bulunmadığı için bunları rahatça söyleyebiliyorum. Fakat isteyen herkes, fazla zorlanmaksızın nisbeten sıhhatli bir derecelendirmeyi bizzat yapabilir:

İlerigelen, sözüm meclisden dışarı lider konumundaki politikacıları ele alarak o kimselerin programlarını hatırlamaya çalışın! Erdoğan hariç hiçbirinin somut bir ifadesine rastlayamazsınız. Demokratik rejim, özgürlükler, yargı adaleti, ekonomik kalkınma gibi afaqi ve bu bağlamda muz gibi ne niyetine yerseniz o lezzeti verrecek lakırdılardan biraz ötesine bile rastlayamazsınız.

Başkanlık rejimine geçmek gibi Türkiye için hayati önemi haiz bir konuda bile kimin kesin olarak bundan yana, kimin kesin olarak buna karşı olduğunu tesbit edemezsiniz.

Biraz ham, biraz bum, biraz da şaralop…

Benim de aksi gibi bu duruma canım sıkılır.

***

Bir sohbet sırası haziruna ne iş gördükleri sorulmaya başlamış... Herkes bir şeyler söylüyor... Sıra yanyana oturan üç kişiye gelince biri „Ben her şeyi görürüm“ cevabını vermiş. İkincisi ise „Bana gelince ben her şeyi işitirim“ demiş. Üçüncüsünün cevabı „Benim fena halde canım sıkılır“ olmuş.

Bunden gerçi pek bir şey anlamamışlar ama nezaketen kimse üzerine gitmemiş.

Bir müddet sonra o üç kişiden ilki „Bakın bakın, meydanın öbür ucundaki kahvede oturan yaşlıca bey sol gözünü kırpdı“ şeklinde bir bilgilendirme raporu sunmuş. İkincisi tasdiq etmiş „Evet, evet… Gözünü kırparken kirpikleri de nasıl birbirine çarpıp gümbürdedi…“ Bunun üzerine üçüncüleri, masada oturan diğerlerine dönerek „Arkadaşlar, diye sormuş, benim niye durmaksızın canımın sıkıldığını anladınız mı?“

***

Bana öteden beri sorar dururlar:

- Ulan 56 yıldır Almanya’da yaşıyorsun da neden hala ora vatandaşlığına geçmedin? Hatta 12 Eylül rezilliğinde bile... Şimdiye kadar bu suale hep lafı ağzımda geveleyerek ve konuyu değiştirerek cevab verdim. Lakin artık dayanamayacağım; niçin geçmedim biliyor musunuz?

Ben canım sıkılmadan yaşayamam...

Ha, bir de şu var elbet:

Almanya Şansölyesi (Başbakanı) Bayan Angela Merkel şübhesiz üstün yetenekleri olan bir devlet kadını… Ama o bir shooting star değil ki... She is a setting star... Ben canımı sokakda bulmadım...

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.