Türk “whistleblower”ın cenazesindeki çelenkler

Yıldıray Oğur

MİT İstanbul Bölge Başkanı ve teknik istihbarat biriminin kurucusu merhum Mazhar Eymür’ün oğludur. En yakın çalışma arkadaşlarından Hiram Abas’ın bir suikast sonucu hayatını kaybetmesi üzerine onun misyonunu üstlenmiş ve terörle savaşa sahada liderlik etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’ni tehdit eden iki tehlikeye her zaman dikkat çekmiş ve bunlarla mücadelesini ömrünün sonuna kadar yılmadan sürdürmüştür. Bunlardan birincisi resmi görevlerini kendisine kalkan yaparak veya milli değerleri istismar ederek şahsi çıkarları için illegal faaliyetler yürüten yapılanmalar. İkincisi de yine şahsi veya siyasi menfaatleri için ülkesini yabancı istihbarat servislerine satan siyasetçiler, bürokratlar ve askerler. Bilhassa siyasilerin çıkarları için kurduğu kontrolsüz ilişkilerin devlete ve millete verdiği zararlara dikkat çekmiş; yabancı istihbarat servislerinin bu siyasileri kullanarak Türkiye’de istediklerini yaptırdıklarını vurgulamıştır.”

81 yaşında hayatını kaybeden eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür hakkında bu satırlar, atin. org yada uzun adıyla “Anadolu Türk İnterneti” sitesine giren son yazıdan.

Yeni nesiller için artık tasarımı Solitaire dünyasında kalmış bu site pek bir şey ifade etmeyebilir.

https://atin.org/d.asp

Ama 2000 yılında açıldığında Atin.org, ortalıkta bu kadar haber sitesinin, sosyal medyanın, her yerden yağan bilginin, kulisin hatta Kurtlar Vadisi’nin bile olmadığı bir devirde internetteki en heyecanlı sitelerden biriydi.

Çünkü eski ve meşhur MİT yöneticisi Mehmet Eymür, bu site üzerinden bildiklerini, güncel olaylarla ilgili yorumlarını herkese açıklıyordu.

Üstelik bunu ilk kez de yapmıyordu.

İstihbaratçı bir babanın oğlu olan Mehmet Eymür için bildiklerini ifşa etmek, sır tutmaktan daha heyecan vericiydi.

Türkiye’nin en tecrübeli ve güvenilir polis-adliye muhabirlerinden ve şimdi Yeni Şafak’ta özel haberlerin başında olan Erdal Kılınç’ın yazdığı portrede dediği gibi “Hiçbir istihbaratçı Mehmet Eymür kadar tartışılmadı.”

https://www.yenisafak.com/hayat/mehmet-eymurun-uc-donemi-4594944

Tartışılmak bir istihbaratçının en son isteyeceği şey olmalı.

Ama neredeyse Türkiye’nin en tartışmalı yıllarındaki, en tartışmalı operasyonlarında olay yerindeydi Eymür. Mesleği bıraktıktan sonra da site açarak, sık sık röportajlar verip, kitap yazarak, önemli davalarda tanıklık yaparak tartışmaların hep içinde kalmayı sürdürdü.

Kılınç, üniversite öğrenciyken baba mesleği istihbaratçılığa başlamış Eymür’ün MİT’teki hayatını üç döneme ayırmış: “İlki binlerce genç insanın öldüğü sağ-sol olayları, Meşhur Ziverbey sorguları. İkincisi, siyasi konulardan uzaklaştığı “Babalar Operasyonu”, üçüncüsü de ASALA ve PKK’yla mücadelede yapılan operasyonlar.”

Daha 30’lı yaşlarda genç bir istihbaratçıyken, 9 Mart 1971 darbe teşebbüsünün sorgulandığı, işkence merkezine Ziverbey Köşkü’ndeydi.

Hemen ardından İsrail Konsolosu Elrom’u öldürdükten sonra girdikleri hapisten tünel kazıp kaçan ve NATO dinleme üssündeki 3 İngiliz radar görevlisini kaçıran Mahir Çayan ve arkadaşlarına Kızıldere’deki o eve operasyon yapan ekibin içindeydi.

70’lerin sonu, 80’lerin başında CIA için çalışan Albay Turan Çağlar ve MİT Başkan Yardımcısı Sabahattin Savaşman’u yakalayanlardan biriydi.

1982’de ASALA’ya karşı suikastleri organize eden MİT yöneticilerindendi. Bu sırada Abdullah Çatlı, Alaattin Çakıcı gibi isimlerle çalıştı.

1984’de Dündar Kılıç, Behçet Cantürk gibi dokunulmaz mafya babalarına yönelik Babalar Operasyonu da o yapmıştı.

90’larda PKK ile rutin dışı mücadeleler, Yeşillerin devreye girmesi, Öcalan’a Bekaa’da suikast girişimlerinde de başrollerdeydi.

Susurluk skandalının teşhir edilmesinde de yine ön cephedeydi.

Fakat esas olarak bir MİT mensubu olarak adının duyulması ise operasyonlarla değil, ifşalarıyla oldu.

Türkiye’nin 60 darbesini üç yıl önce ihbar eden Samet Kuşçu sayılmazsa Türkiye’nin ilk whistleblower’ı, derin gırtlağı Mehmet Eymür olabilir.

MIT Kontrespiyonaj Dairesi içinde kurulan Kaçakçılık ve İstihbarat Şube Müdürü olarak 1984 yılında Genelkurmay Başkanlığı’ndan alınan izinle Babalar Operasyonu’nu başlatmış. Birçok ünlü kabadayıyı gözaltına alıp sorgulamıştı. Dündar Kılıç, Behçet Cantürk gibi isimlerin siyaset ve bürokrasiyle bağlarını ortaya çıkarmıştı.

Fakat soruşturma mafyanın bir adım ötesine geçememişti.

Bu arada o yıllarda çokça örneği olan banker skandallarından biri daha patlamış, MİT Müsteşarı tecrübeli Eymür’den bir “etüt” yapmasını istemişti.

“Banker Bako Olayı, Polis İçindeki Çekişme ve Yeraltı-Polis-Kamu Görevlileri İlişkileri” isimli etüdü müsteşar vekili Hiram Abas’a teslim etti.

O kurum içi “etüt”ü Türkiye, 14 Şubat 1988 günü Doğu Perinçek’in çıkardığı “İkibine Doğru” dergisinin kapağında gördü: MİT Raporu.

MİT Raporu’nun 125 sayfalık eklerini de Nokta Dergisi yayınladı.

Daha sonra raporu Kenan Evren’in MİT’çi damadı Erkan Gürvit’in basına sızdırdığı iddia edildi.

Etüt ya da rapor kıyamet kopardı.

Çünkü içinde olmayan yoktu.

Bugün artık kimsenin hatırlamadığı, bir Eski Türkiye fotoromanı gibi olan o rapordan birkaç paragraf okuyalım:

https://hafimevzular.blogspot.com/2010/09/1-mit-raporu-banker-bako-olay-polis.html

MGK üyesi, Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin ŞAHİNKAYA: Sarı Avni (Avni MUSULLULU-KARADURMUŞ), Behçet CANTÜRK, Dündar KILIÇ, Fahrettin ASLAN ile inşaat ve ihale mafyasıyla ilişkilidir. ŞAHİNKAYA ’nın bu alandaki ilişkilerine ait , Ankara Sıkıyönetim 4 no.lu Mahkeme Başkanlığı’nda ifadeler , teyp tapeleri ve teyp bantları bulunmakta olup, Selahattin DELİDERE isimli bir silah ve uyuşturucu madde kaçakçısının konuştuğu (Diyarbakır’da) bir teyp bandında adıgeçene Sarı Avni’nin yurtdışında bir villa aldığından bahsedilmektedir.

Tahsin ŞAHİNKAYA’nın İstanbul Emniyet Müdür Muavini Mehmet AĞAR ile yakın irtibatı olup Mehmet AĞAR, adı geçenin "terzi - elbise temizliği" dahil her nevi özel işiyle uğraşmaktadır.

Eski Genel Kurmay Başkanı Necdet ÜRUĞ: Adı geçenin, İstanbul 1. Kolordu Komutanı olduğu devrede Şükrü BALCI-Fahrettin ASLAN-Hamsi Fuat lakabıyla tanınan Beşiktaş Askerlik Şubesi Başkanı Alb. Fuat DİNÇER ve eski MİT görevlisi Nuri GÜNDEŞ kanalıyla bazı irtibatları olmuştur.

İrtibatları arasında Topal Yaşar lakabıyla tanınan silah-uyuşturucu kaçakçısı Yaşar YAMAK bulunmakta olup, bu şahıs bilahare N. ÜRUĞun tavsiyesiyle MİT tarafından eleman olarak kullanılmış, ancak herhangi bir faydası olmamıştır.

ÜRUĞ’un kadınlara düşkün olduğu ve 1981 yılında Fahrettin ASLAN’ın İstanbul Sheraton Oteli’nde özel bir odada kalan N.ÜRUĞ’a Emel SAYIN’ı getirdiği bu tarihte Emel SAYIN’ın Fahrettin ASLAN’ın oğlu ile evli olduğu söylentiler arasındadır.”

İstanbul Valisi Nevzat Ayaz: Polislikten gelme Nevzat AYAZ, Başkomiser olduğu tarihte İstanbul Emniyeti’nde tescil Amirliğine bakmış, bu sebeple gazino, kahvehane ve benzeri yerlerin ruhsatlarının verilmesinde Fahrettin ASLAN ve diğer yeraltı adamlarıyla ilişkiler kurmuştur. Birçok olayın arkasında olan Vali AYAZ, Şükrü BALCI ile sınıf arkadaşı ve yakın dosttur.

Fahrettin ASLAN’la ilgili uyuşturucu madde kaçakçılığı soruşturması sürdüğü tarihte, Fahrettin ASLAN’a plaket vermek ve bunu basın aracılığı ile yansıtarak F.ASLAN’ı onurlandırmak suretiyle himaye eden Vali AYAZ, eski Genel Kurmay Başkanı’nın Sayın Cumhurbaşkanımıza müspet empozeleri ile bugüne kadar yerini muhafaza etmiştir.

İstanbul Emniyet Müdür Şükrü BALCI: Gayri müslimlerden baskı suretiyle para toplama işinde de adıgeçen Vali AYAZ’ın, kendisini bu görevden almak istediğini bildiği ÖZAL Hükümeti’ne sempatisi yoktu.

MİT İstanbul Şefi Nuri GÜNDEŞ:

“(1) Başak Grubu sahipleri Ertan SERT ve Turan ÇEVİK’ten himaye edilmelerine karşı 60 milyon TL aldığı.

(2) Aynı tarihlerde eski MİT Müsteşar Yardımcısı Nihat YILDIZ’ı Başak Holding’e soktuğu

(3) Başak Holding’in 300 milyonluk bir borcunu banka müdürüne baskı yapıp ertelettiği,

(4) Erdoğan DEMİRÖREN’in Arşimidis işini kapattırdığı,

(6) Dündar KILIÇ ve Fahrettin ASLAN’dan hediye aldığı ve menfaat temin ettiği, hususları yer almaktadır. Bu ilişkilerde Cengiz ABAOĞLU daima yer almıştır.”

DYP’li Hüsamettin Cindoruk:

Yeraltı dünyasının avukatlığını ve bu meyanda Of’luların (Osman CEVAHİROĞLU) ve Dündar KILIÇ’ın avukatlığını yapmış olan Karadeniz’li (Samsun) Hüsamettin CİNDORUK, eski Ortaköy Şifayurdu sahibi banker Fikri ERDÜŞ (ölü) ile de iltisaklıdır. H. CİNDORUK’un BAKO, ilişkisi avukat sanık münasebetlerinden doğmayıp H. CİNDORUK’un yeraltı ilişkilerinden kaynaklanmaktadır.

Fikri ERDÜŞ’ün 1981-82 yıllarında Kuruçeşme’de kendine ait gümrük depoları mevcut olup bu depolara Dündar KILIÇ ve Of’lu Osman’da ortakdırlar.

O zamanki MİT İstanbul Daire Başkanı olan Nuri GÜNDEŞ’in de Hüsamettin CİNDORUK ve Dündar KILIÇ’la yakın irtibatı bulunmaktadır. Nuri GÜNDEŞ zaman zaman Teşkilatın imkanlarıyla Hüsamettin CİNDORUK’un özel korumasını da yaptırtmıştır.”

Rapor yayınlanır yayınlanmaz kıyamet koptu.

Hükümet sarsıldı. Hiram Abas istifa etti. İçinde yöneticilerinin adının geçtiği Genelkurmay, Emniyet, DYP ayaklandı.

Açıklamalar, davalar açıldı. Emel Sayın-Necdet Uruğ ilişkisi gibi iddialar günlerce manşetlerden düşmedi.

Tabii raporu hazırlayanın Mehmet Eymür olduğu da ortaya çıktı.

Deşifre olan Eymür MİT’ten ayrıldı.

Bir süre buz işi yaptıktan sonra 1994’de yeniden Öcalan’a suikast planı için göreve çağrıldı. 1996 yılında MİT’in Terörle Mücadele Dairesi’nin başındayken Askar Simitko, Lazım Esmaeili adlı iki İranlı ve MİT’çi Tarık Ümit’in öldürülmelerini araştırırken Mehmet Ağar ve Abdullah Çatlı’ya ulaştı.

Susurluk kazasına 1.5 ay vardı.

Hazırladığı rapor 22 Eylül 1996’da yine Perinçek’in Aydınlık dergisinde kapaktan çıktı: “Yeni MİT Raporu: Ağar ekibinin cinayetleri”

Artık MİT raporlarının adı Birinci ve İkinci MİT raporu olmuştu.

Rapor şöyle başlıyordu:


“Emniyet Genel Müdürlüğü'nce PKK ve Dev Sol'a karşı faaliyetler için kullanılıyor görüntüsü ile özel bir suç ekibi teşkil edilmiştir. Tehdit, gasp, haraç, uyuşturucu kaçakçılığı, cinayet gibi suçların içinde olan bu grup genellikle eski ülkücülerden teşekkül etmiştir. Grup doğrudan Emn. Gn. M d . Mehmet Ağar'a bağlı olup, Em. Gn. Müdür Müşaviri Korkut Eken tarafından sevk ve idare edilmektedir. Grup üyelerine Em. Gn. Md.lüğü'nce "Polis" hüviyeti ve "Yeşil Pasaport" verilmiştir. Bahsi geçen grup, teröristlere karşı faaliyetlerde bulunma görünümünde Almanya, Hollanda, Belçika, Macaristan ve Azerbaycan'a gidip gelmekte, uyuşturucu kaçakçılığı yapmaktadırlar. Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkanlığında görevli polis memurları Ayhan Akça, Ziya ve Semih, bu grupla birlikte çalışmakta ve aynı zamanda grubun himayesini sağlamaktadır.

Ağar'ın suç ekibinde bulunanlar

Grubun başlıca isimleri şunlardır:

1. Abdullah Çatlı. 1977 Ülkü Ocakları Derneği Ankara Şubesi Başkanı, 1978 Ülkü Ocakları 2'inci Başkanı, 1978 Ankara Bahçelievler'de 7 TİP'linin öldürülmesi olayı sanığı, Mehmet Ali Ağca'nın kaçışına yardım, 1982 cinayetten aranma, 1984 eroin ve silah ticaretinden aranma, Papa suikastinin planlayıcısı olduğu, idama mahkum, uyuşturucu kaçakçısı. Mehmet Özmen (veya Özbey) adına kimlik taşımaktadır. Polis kimliği ve yeşil pasaportu vardır. Bordo Audi bir otomobil kullandığı bilinmektedir.”

Ve şöyle bitiyordu:

“Netice itibariyle bu eylemler devlet üniformasının koruması altında yürütülen uyuşturucu kaçakçılığı çok büyük meblağlardaki çıkar ilişkileri ve cinayetler zincirinin bir halkasıdır. Önlenmediği takdirde bu ekibin gelecekte siyasi cinayetlere de tevessül etmesi mümkün görünmektedir.”

https://zarveinat.blogspot.com/2012/12/ikinci-mit-raporu.html

1,5 ay sonra Susurluk Kazası oldu. Ve rapordaki suçlar ve isimler teşhir oldu. Dönemin bütün bilgilerinin kaynağı da Eymür’ün MİT raporuydu.

Mehmet Eymür, daha sonra eski MİT mensubu olarak whistleblowerlık yapmaya devam etti.

Susurluk Komisyonu’nda bildiklerini anlattı, Ergenekon Davası’nda tanıklık yaptı, fail-i meçhuller davasında önce gözaltına alındı sonra tanıklık yaptı, kitaplar yazdı, röportajlar verdi. 15 Temmuz öncesin katıldığı bir yayında yazın çok sıcak ve zor geçeceğini bile söylemişti.

Atin. org sitesine 2021’e kadar makaleler girmeye devam etti. Cevaplar verdi, polemikler yaptı.

Bildiklerinin hepsini anlatacak kadar fırsatı olmuştu, ne kadarını anlattığı ise meçhul.

Ama yine de o klişe bu örneğe tam oturmuyor. Mehmet Eymür için sırlarıyla gitti diyemeyiz.

Devletin mafya ve suç örgütleriyle kirli ilişkilerini teşhir eden iki rapor yazmış eski MİT yöneticisinin ülkenin iki büyük organize suç örgütü liderinin çelengiyle uğurlanması son 50 yıllık hukuk ve demokrasi malulü Türkiye tarihinin kısa bir özeti gibiydi.

Ve bu özet bir sır değil.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (16)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.