‘Gürgen vardım yanına Gürgen değil imişsin’

Yusuf Ziya Cömert

Başlığı bir türküden aldım.

İlk dinlediğimde çok gülmüştüm.

Gürgen geldim yanına/Gürgen değil imişsin

Başımıza gelir bazen. Uzaktaki ağacın ne olduğunu tahmin ederiz. Yanına yaklaşınca bakarız başka bir ağaç.

Türkü bizim yöreden. Ağasar’dan.

Bizim yörede (Karadeniz’in hemen her tarafında olduğu gibi) Türküler manilerden oluşur.

İlk iki mısraı çoğu zaman devamıyla alakasızdır. Türkücü asıl söyleyeceğini son iki mısrada söyler.

“Seni benim bilirdim

Benim değil imişsin.”

Ne kadar güzel, ne kadar temiz bir yanılgı...

Her yanılgı bu kadar sevimli olmuyor.

Yahu nereden çıktı şimdi “Gürgen geldim yanına, gürgen değil imişsin?”

Tuhaf bir yerden.

Trump “Suriye’den çekiliyoruz” dedi. Gerçekten şaşırtıcı bir açıklamaydı bu.

Fakat yanına yaklaşınca başka bir şeye dönüştü.

Sadece biz yaklaşınca değil, aynı olguya yaklaşınca Trump da kazın ayağının öyle olmadığını gördü.

(“Gürgen geldim yanına, gürgen değil imişsin” bizim Suriye politikamızdaki temel yanılgıya da uyarlasak olur. Arap Baharı sanıyorduk, meğer değilmiş.)

Trump kişisel olarak Suriye’de asker bulundurmayı anlamsız buluyor olabilir.

Ama her zaman söylendiği gibi, bu sıralar -hem de Cumhuriyetçiler’in iktidarında- Pentagon’la Beyaz Saray arasında tam bir uyum yok.

‘Hem de Cumhuriyetçilerin iktidarında’ diyorum çünkü Obama döneminde bile Pentagon’un çizgisi Cumhuriyetçilerden kalmaydı. Pentagon Obama’ya uymuyordu, Obama’yı kendisine uyduruyordu.

Trump’ın kafası değişik çalışıyor.

Bazen içinden geçeni ‘pat’ diye söylüyor.

İçinden geçen şey Amerika’nın gerçeklerine uymayınca “Ben tam olarak öyle demedim” diyebiliyor.

Nedir Amerika’nın gerçeği?

‘Biz Suriye’de PYD’yle çalışıyoruz.

PYD’yi zaten biz destekledik, biz silah verdik, biz güçlendirdik.

Şimdi PYD’yi Türkiye’nin insafına bırakıp Suriye’yi terk edemeyiz.’

Dikkat ederseniz, Trupm’ın “Suriye’den çekiliyoruz” dediği noktadan her gün biraz daha uzaklaşıyoruz.

Öte yandan, Trump’ın “Suriye’den çekiliyoruz” lafını piyasa ‘satın aldı.’

Yani laf söylenince, ilgili taraflar söylenen lafa uygun pozisyonlar almaya başladılar.

Türkiye, planladığı operasyonu muvakkaten erteledi.

PYD, herhalde ‘ehven-i şer’dir diyerek Münbiç’i rejim kuvvetlerine teslim ettiklerini ilan etti.

İlan etti ama, Münbiç’te kimse rejim kuvvetine rastlamamış.

Derken, Rusya da Münbiç’te devriye gezmeye başladı.

Oralarda devriye gezmek, boşalacak olan yeri doldurmaya müsait konumda bulunmak anlamına gelir.

Türkiye de oralarda devriye geziyor.

Türkiye de, boşalacak alanı -eğer boşalırsa- doldurmaya müsait konumda bulunmak istiyor.

Üstelik Türkiye, Trump’ın sürprizinden önce bir operasyon hazırlığı da yapmıştı.

Hazırlıklar hazır.

Fakat saha boşalacağına gitgide kalabalıklaşıyor.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu dün “Eğer ABD savsaklarsa biz kendi güvenliğimiz için operasyonu yaparız, kimseye de sormayız” dedi.

Sormaz mıyız gerçekten?

Bilmiyorum, belki biraz sorarız. En azından haberleşiriz. Mesela Rusya’yla.

Dikkatimi çeken bir şey daha var.

Teorisyenlerimiz nedense Trump’ın lafına bir kulp takmadı.

‘Amerika’nın oyunu’ falan demedi.

Belki ileride, Suriye faslı bittiğinde derler.

Bitmiş filme senaryo yazmak daha kolay olur.

Yani, Trump’ın ‘Suriye’den çekiliyoruz’ lafı ‘ABD’nin bir oyunu’ değil mi?

Değil.

Sadece Trump’ın kişiliğinden, yönetim tarzından kaynaklanan çelişkili bir durum.

Bir şeyin ‘oyun’ olmadığını düşünmek ukala piyasasında saflık, safdillik değil mi?

Öyledir ama, her gördüğüne ‘oyun’ demek de bir çeşit salaklıktır.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.