Naci Ağbal’ın Covid’le alakası

Yusuf Ziya Cömert

Bunu belki daha önce anlatmışımdır ama yine anlatayım.

Temel, İngilizce öğrenmek için kursa yazılmış. Derslere devam etmiş. Notlarını güzel tutmuş. Fakat derste aktif değilmiş.

Üç ay sonra hocası Temel’in geldiği seviyeyi merak etmiş. Sormuş.

“Temel, üç aydır İngilizce kursuna devam ediyorsun. Ne anladın?”

“’Come’ yazayisunuz ‘kam’ okiysunuz, oni anladum” demiş.

“Fakat ‘gel’ olduğuni nasil anlayisunuz, oni anlamadum.”

İnsanların, bir şeyi anlamaları şaşırtıcı olabilir.

Ama, basit, anlaşılır bir şeyi anlamamaları daha şaşırtıcıdır.

Basit, anlaşılır olan şey şu:

Covid 19 virüsü kalabalıkta bulaşıyor. İnsanlar birbirlerine yakın olduklarında bulaşıyor. Maske takmadıkları zaman bulaşıyor.

Sokağa çıkmak serbestken çok, kısıtlama uygulanınca az bulaşıyor.

Bir hafta kısıtlama yapıyorsun, hastalığı kapanların sayısı azalıyor. Kısıtlamayı gevşetiyorsun, hoop, yeniden yükseliyor.

Hepimizin gördüğünü devlet yetkilileri de görüyordur muhakkak.

Buraya kadarını, Temel gibi ben de anladım.

Fakat gördüklerini niye uygulamadılar, onu anlamadım.

Sadece ‘lebaleb’ kongreler değil çelişki.

Aklı başında sağlıkçılar salgını hiç olmazsa yavaşlatmak için ciddi bir kısıtlama gerektiğini söylüyor.

Biz, Avrupa ülkelerinin vaz geçtiği ‘sürü bağışıklığı’ yöntemini devlet politikası olarak benimsemiş gibi davranıyoruz.

Sağlık Bakanlığı, Bilim Kurulu devreden çıktı da salgın yönetimi tamamen mi siyasileşti?

Şöyle mi akıl yürütüyor yetkililer?

Kısıtlama uygularsak, vakaların arttığını itiraf etmiş oluruz. Çalışanlar işlerine gidemez. Ekonomi daha da yavaşlar. Çalışanlar işe gitmeyince kaldırdığımız kısa çalışma ödeneğini ödemek zorunda kalırız. İyisi mi bırakalım, olduğu gibi kalsın.

Kalmıyor ki olduğu gibi. Korona aldı başını gidiyor.

Kısa çalışma ödeneğinin bütçeye maliyeti 2 milyar lira.

Ödememenin bir kalemden tasarruf anlamına geldiğini kabul edelim.

450 milyar dolar dış borcu olan bir ülkede Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınması en basit hesapla (dolar başına bir liradan) 450 milyar liraya mal oldu.

Bu tasarrufla, Naci Ağbal’ı göndermenin maliyeti 448 milyar liraya düştü!

Bunun doğru bir finanslama modeli olmadığı derin düşüncelere dalmadan da anlaşılabilir.

Covid 19 aşısı da salgınla baş etme konusunda sonuç veren bir uygulama.

Salgının ilk zamanlarda başı çeken ülkelerden İngiltere’de dibe vurdu salgın.

Amerika’da Trump, Bolsonaro ile yarışıyordu. Yarış at başı gidiyordu.

ABD’de nüfus 328 milyon. Covid’den ölenlerin sayısı 552 bin.

Brezilya’da nüfus 211 milyon, Covid’den ölenlerin sayısı 322 bin.

İki ülkede de nüfusun binde birinden fazlası Covid’den ölmüş.

Biden gelince 100 günde 100 milyon aşı kampanyası başlattı, derken kampanyayı 100 günde 200 milyona çevirdi, vakalar düştü. Bolsonaro Brezilya’da kendi başına kaldı.

Bolsonaro, sağlık politikasıyla ilgili eleştirilerden rahatsız. Ülkede kendisine karşı savaş başlatıldığını söylüyor. Aşıya da güvenmiyor. “Eğer bir timsaha dönüşürsen bu senin problemin” diyor.

Güzel espri. Ama kim gülecek?

Türkiye’nin aşı tedariki konusunda dünyada 6. Olduğu söyleniyor.

Doğrudur.

6.’lık da bizim durumumuzdaki bir ülke için kötü bir mevki sayılmaz.

Fakat Türkiye’de başka türlü bir sorun var.

Yetkililerin açıkladığı aşı takvimiyle aşıların fiili tedarik takvimi senkronize değil.

Ben 11 Aralık’ta aşı geliyor diye yetkililerin ağzından işittim.

Gelmedi.

Sonradan geldi, fakat dedikleri kadar gelmedi.

Yerli aşı Nisan’da hazır dediler, o da olmadı.

Neden emin olmadıkları bir takvimi açıklıyorlar?

Bunu da anlamadım.

Acaba, aşı pazarlığı yaparken Çin’le başka pazarlık yaptılar da orada mı sorun çıktı?

Başlangıçtaki takvim gerçekleşseydi belki biz de kendi Covid sorunumuzu aşıyla çözmüş olurduk.

Aşı ucuz bir şey değil. Çin aşısının dozu 50 dolar. On milyon doz 500 milyon dolar. 50 milyon doz 2,5 milyar dolar.

Biontech daha ucuz, 19,5 dolar. Johnson and Johnson 10 dolar.

En ucuzu Astra Zeneca. 3-4 dolar.

Ucuz etin yahnisi yavan olurmuş. Demek ondan Astra Zeneca’nın dedikodusu çıktı.

Hangi aşıyı seçerseniz seçin, maliyeti Merkez Bankası Başkanını değiştirmekten daha yükseğe baliğ olmaz.

Ne alakası var, diyebilirsiniz.

Var alakası.

Hepsi bu ülkenin insanıyla ilgili. Hepsi bu ülkenin parası.

 

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.