Neretva Irmağı’nı okşayan şiir

Yusuf Ziya Cömert

Kamil Eşfak Berki’yi ‘müstakim’ bir insan ve ‘müstakim’ bir şair olarak tanıyorum.

Vakitlerimin çoğunu Cağaloğlu civarında bilhassa Piyerloti Caddesi ile Çatalçeşme Sokağı arasındaki bölgede geçirdiğim yıllarda neredeyse günaşırı karşılaşırdık.

Hemen her defasında bizim gündemimiz açısından önemli bir konuda fikir beyan ettiğini hatırlarım.

Sultanahmet tarafından Cağaloğlu’na girerken bir ara sokaktaydı Binbirdirek Yayınları.

Sonra İstiklal’de Aznavur Pasajı’nda sahaflık yaptı. Aznavur Pasajı’ndaki mekanına sadece birkaç defa gidebildim.

Şimdilerde, bazı cumartesileri Üstad Sezai Karakoç’un sohbetlerinden istifade için Diriliş Yayınları’na gittiğimde görebiliyorum.

Ben maalesef seyrek gidiyorum. Her gidişimde gördüğüme göre, Kamil Eşfak Berki hiç ihmal etmiyor.

Bu anlattıklarım ‘müstakim’ kelimesinin ardındaki gerçekliği bir ölçüde izah ediyordur.

Nedir o gerçek?

Diriliş.

Ay Işığı ve Kervan Berki’nin ilk şiir kitabı. (Yazı Yayıncılık 1989)

İlk şiirleri 70’lerde Eskişehir’de çıkan kıymetli bir dergide, Deneme’de yayınlandı. Daha sonra, şiirleriyle, şiir çevirileri ve denemeleriyle Diriliş’te yar aldı. Sonra Yedi İklim, Kayıtlar...

Ay Işığı ve Kervan’ı okuyorum da... Boşa atılmış bir şiir yok. Hepsinde aynı disiplin.

Hayır, ayrı ayrı şiirlerin içindeki disiplinden, bir tür işçilikten söz etmiyorum.

O disiplin var elbette.

Ama burada kastettiğim, şiirin, bir bilince tekabül etmesi.

“Evet madam anladınız zaten biliyordunuz” derken, birisine bir şey söylüyor şiir.

Söylediği şeyin, ‘Ötesini söylemeyeceğim’deki Afrikalı çocuğun söylediği şeyle akrabalığı var.

Hayatın ve mematın gayesini bulmak istersiniz.

O zaman, ‘Öte’leri görmeniz lazım.

“İlk ıslık denemesi gibi çocukluğumuzun/Başlamak ölüme/Sürmek içiçe/Cıvıltılar içinde/Ölüme ve ölümden ötesine”

Bir de ‘Medeniyet.’ Mesela Bursa Sahaflar Çarşısı’nda.

Kubbesinde iri iri terler/Ben Devlet Kütüphanesi’ne girdim/Ben Bursa Sahaflar Çarşısı’ndan geçtim/Akardı dört bir yandan/Ateş yaprakları

“Güvercinler yaprak yaprak/Yüzyıllar bir musluktan damlalar/Derinlerinde patlayışlar/Mürdüm taşlarından”

Ve tarih. Uzak veya yakın.

“Asker Pabuçları”ndaki “Onbeşliler” bir Sarıkamış ağıdı mıdır?

“Onbeşliler gittiler/Çarıkları kaldı karda/Onbeşliler gittiler/Hayal atlarda hayal gelinler/Dolaşıyor sokaklarda”

Diriliş’e özgü duyarlılık, derinleşerek, zenginleşerek devam ediyor Çocuğun Miracı’nda da... (İz Yayıncılık, 2004)

“Aykırı aile çocukları için ay kırı çiyinden şiir”deki ‘uyku’yu hiç unutamam.

“Gelin dostlar bir uyku uyuyalım

Bir uyku uyuyalım dostlar bir

Uyku uyuyalım

Haydi şimdi hep beraber haydi şimdi

Büyük ve kutlu bir uyku uyuyalım kardeşler

İyilikle ve hep taze güneşlerle

Yoz barışlara karşı savaşlarımızla”

Bazen siz de bir ‘Ashab-ı Kehf’ uykusunu özlemez misiniz?

Mesela şimdi, bugün, öyle bir uykuya mazhar olsak, nasıl olurdu?

Mostar Köprüsü’ne Ağıt’ı da unutmam.

Hırvatlar’ın köprüyü top ateşiyle yıktığı günlerde yazılmıştı.

Ayrıca, benim de çok emek verdiğim Kayıtlar’da yayımlanmıştı.

Bu şiir bir medeniyet şiiridir.

Mostar Köprüsü yeniden inşa edildiğinde açılışına gitmiştik. Orada çok andım Kamil Eşfak Berki’yi. Keşke o da orada olsaydı, ama kimin aklına gelecek? İmkanı olanlar hassas değil, hassas olanların imkanı yok.

“Gökkuşağını

Gökkuşağını parçaladılar

Üstünde nişanlılar buluşur

Üstünde şairler karşılaşırdı

Mostar Köprüsü’ne ateş açtılar”

Okurken, şimdi bile tüylerim diken diken olur.

“Mostar Köprüsü yapılırken

Bütün Mostar çocukları sokulup bakmıştı

Balkonlardan kızlar gül fırlatmıştı

Taşı taşa içten içe bağlayan baş kalfa

Keçi kılını yumurta akıyla karmıştı

Seher vaktinde eğilip ırmağı okşamıştı

Avrupa’nın en güzel köprüsüne ateş açtılar”

Şiirin tamamını buraya alsam olurdu. Değerdi. Yine de eğer baskısı bitmediyse kitaba ulaşmanız daha iyi.

Ben müsaadenizle tadında bırakayım.

Şunu da eklemeden edemiyorum.

Şiirin sonuna doğru süpermarkette ‘eli yağlı salamlara seğirten’ kadın...

Bana mı öyle geldi? Ay Işığı ve Kervan’daki ‘Madam’ı çağrıştırıyor. Tabii ki ‘madam’ daha derin. Tabii ki salamlı kadın daha boş...

Son cümle.

Benim yazabildiğimden daha fazla bir şairdir Kemil Eşfak Berki.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.