Siyaset ‘guru’su?

Yusuf Ziya Cömert

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kimin kazanıp kimin kaybedeceği şu saatte şehrin göreceği veya görmeyeceği hizmetten bağımsız bir nitelik taşıyor.

Her iki taraf için de İstanbul seçimi giderek bir ‘namus meselesi’ne dönüşüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Ak Parti’nin olabilecek en kötü bir şekilde kaybettiği 2019 seçiminin rövanşını almak istiyor.

Olabilecek en kötü şekil.

İmamoğlu ya da CHP seçimde hile yaptı diyorsun.

İspatlayamıyorsun.

Memleket siyasetine “Hiçbir şey olmadıysa bile kesinlikle bir şey oldu” diye bir saçmalık armağan ediyorsun.

En önemli parçası bu saçmalık olan uydurma tezlerle, yargıyı da kullanarak seçimi iptal ettiriyorsun.

Tekrarlatıyorsun.

Vicdanı olan herkesin vicdanını harekete geçirip 13 bin civarında olan farkı 800 bine çıkararak seçimi kaybediyorsun.

Bir seçim daha kötü kaybedilemezdi.

Nedir bu seçimde Ak Parti’nin avantajı?

Yerel seçimlerle ilgili yürütülmesi adetten olan bir mantık var.

İktidar Ak Parti’de. Dolayısıyla şehri ilgilendiren projeler Ankara’da bir engelle karşılaşmaz.

İstanbul halkı da menfaatini bilir, daha iyi hizmet almak için iktidarın adayına oy verir.

Bu mantığın her zaman aynı sonucu vermediği tecrübeyle sabit.

Bazen doğru çıktığı da tecrübeyle sabit.

Ama sadece bu mantığa dayanarak seçimi alamazsın.

Başka artılar da ilave etmen lazım.

İstanbulluların hem rağbet edeceği hem de itimat edeceği bir aday mesela.

Ak Parti’nin aday havuzunda böyle isimler var.

Kararı tek yetkili ve tek seçici Cumhurbaşkanı Erdoğan verecek.

Türkiye’nin açık ara en usta ve en tecrübeli siyasetçisi Erdoğan’dır. Nasıl bir ismi aday göstereceğini herkesten iyi bilir.

Ak Parti’nin bir diğer avantajı muhalif seçmenin karamsarlığı.

Bu karamsarlık eğer kalıcı hale gelirse Türkiye zamanla iktidar partisinin mütebaki seçimleri her defasında daha ezici bir çoğunlukla kazanacağı muhalefetsiz bir ülkeye dönüşebilir.

Adı konmamış bir tak parti rejimine…

İmamoğlu’nun da avantajları var.

Erdoğan gibi onun da siyasi sezgileri son derece hassas.

Polemiklerden kaçmıyor, polemiklerin üstüne gidiyor.

Siyasi girişim kapasitesi ve siyasi manevra potansiyeli yüksek. Bunu CHP’deki değişim organizasyonu sırasında da gördük.

İyi Parti’nin seçime tek başına girme kararı seçilme şansını azaltan bir faktör.

İmamoğlu buradaki kaybını seçmenin genel merkezden bağımsız olarak sandıkta yapacağı ittifakla telafi edeceğini düşünüyor.

Bu yüzde yüz mümkün olabilir mi?

Olmaz.

İyi Parti’nin adayı da birkaç puan oy alabilir ve bu birkaç puan İmamoğlu’nun kaybetmesi için yeterli olabilir.

Aynı şey DEM tabanı için de geçerli.

Ak Parti İstanbul’u kaybetsin diye DEM seçmeni İmamoğlu’na oy verebilir.

Hepsi mi?

Hayır, bir kısmı.

O ‘bir kısım’ İmamoğlu’nun seçimi kaybetmesine sebep olabilir mi?

Olabilir.

İstanbul seçimlerinin konuşulduğu ortamlarda Dem ile Ak Parti arasında Dem’in kazandığı belediyelere kayyum atanmaması konusunda bir uzlaşma çalışması olduğuna dair bir rivayet dillendiriliyor.

Gerçek midir?

Henüz bilmiyoruz.

Gerçekse böyle bir uzlaşmanın da seçime etkisi olur.

Peki, CHP’nin son kurultayında kaybeden taraf İmamoğlu’nun İstanbul seçimini kaybetmesine yatırım yapar mı?

Türkiye siyasetinde bu tür davranışlar vakayı adiyedendir.

İmamoğlu’nun bu ihtimali de hesaplarına dahil etmesi gerekiyor.

Bütün bu faktörleri alt alta koyup topladığımızda İmamoğlu’nun işinin -kim olacaksa- Ak Parti’nin göstereceği adaydan daha zor olacağı sonucuna varabiliriz.

Bu şartlara rağmen bu seçimi de kazanırsa İmamoğlu’nun bir siyaset ‘guru’su olduğunu teslim edebilirsiniz.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (15)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.