Merkez'in verileri Mart'ta cari açığın 5,55 milyar dolar olduğunu, 12 aylık cari açığın ise 24,2 milyar dolar olarak kaydedildiğini gösterdi. Bu istatistikler Mart'ta 2012'den sonra en yüksek cari açık rakamlarını verirken konuyu değerlendiren Eski TCMB Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fatih Özatay "Cari işlemler hesabında kötüleşme devam ediyor. Yılın ilk çeyreğinde 18.1 milyar dolar cari açık verdik. Son dört çeyreğin toplam GSYH’sine oran olarak yüzde 2.2’lik bir cari açıkla karşı karşıyayız. 2012’den bu yana görülmemiş yükseklikte" dedi.
'KÖTÜLEŞME DEVAM EDİYOR'
Cari işlemler hesabında kötüleşmeye devam ettiğini belirten Fatih Özatay, yetkinreport.com'da yer alan yazısında, "Cari açık, döviz, enflasyon: Ankara’da neyin telaşı?" başlıklı yazısında "Cari açığın bu denli yükselmesinde enerji fiyatlarındaki sıçramanın önemli bir rolü var" dedi.
Özatay, hükümetin eylül ayından beri başlayan faiz indirimleriyle, cari açığı azaltarak dolar bollaşmasını sağlamak ve doların düşüşüyle enflasyonu dizginlemek hedefini hatırlattı.
'KARAR ALICILAR PANİKLERSE...'
Faiz indirimlerinin dolarda yarattığı yükselişe savaş ortamında artan özellikle enerji ve emtia fiyatlarındaki yükselişin eklendiğini ve enflasyonun yüzde 70'e fırlayarak durumun sürdürülemez bir hal aldığını ifade eden Özatay, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Böyle bir ortamda –ortama gelinmesinde her ne kadar çok önemli bir rol oynadıysalar da- karar alıcıların paniklememesi gerekiyor. Paniklerlerse, panik kararlar alınıyor. Bu kararlar kulaklara kar suyu kaçırabiliyor. Sürdürülemez durumun sürmesi açısından büyük bir risk bu.
'DÖVİZ TALEBİ YÜKSELİYOR'
Son zamanlarda açıklanan bazı kararlar döviz işlemlerinin bir yandan giderek kontrol altına alınmaya çalışıldığı diğer yandan bankalara ve onlardan da Merkez Bankası’na -ne olursa olsun- biraz daha döviz gelsin amacıyla hareket edildiği izlemi veriyor. Üstelik bu kararlar bir paket olarak –tutarlı bir bütün olarak ve tek seferde- açıklanmıyor. ‘Şu gün şu, bugün de bu’ şeklinde açıklanan kararlar belirttiğim izlenimi daha da güçlendiriyor. 'Bir telaş mı var?' sorusunu akla getiriyor. Olduğundan / olacağından daha fazla döviz talebi yükseliyor.
Bunlar yetmiyormuş gibi bir de yeni düşük faizli konut kredisi paketi açıkladık. Sanki başımıza bu gelenlerin temel nedeni faiz indirimi değilmiş gibi yapmayı sürdürdük. Bu satırlar yazılırken dolar kuru 15,60 düzeyine çıktı. Risk primimiz 700’ün üzerinde. Ekonomi politikası oluşturanlar ile uygulayanlar belki üzerlerinde biraz düşünürler de bu sevimsiz gidişatın önlenmesi açısından bir yararı olur istedim. Ahretliğimi kurtarma yazısı anlayacağınız…"