‘Müslüman bir toplum’ tanımına ne kadar uyuyoruz?

Mustafa Çağrıcı

RAMAZAN YAZILARI

Mâtürîdî’ye göre Müslüman toplumun niteliği olarak zikredilen vasat ümmet, ‘aşırılıklardan korunarak inancında, ahlâkında, her türlü davranışlarında dürüstlük ve adalet çizgisinde sebat eden toplum’ demektir. Sonuçta Müslüman toplum, insanlar hakkındaki şahitliğine Allah’ın değer verdiği, dürüst, âdil, ölçülü, uyumlu ve sağduyulu bir toplumdur. Buna göre zamanımızda ‘Müslüman’ diye anılan toplumların, Kur’an’ın ve Kur’an’dan beslenmiş olan kültürün ‘Müslüman toplum’ tanımına ne kadar uyduğunu sorgulamak gerekir.

Dünkü yazımda Bakara suresinin “İşte böylece, siz insanlara şahit olasınız, peygamber de size şahit olsun diye sizi vasat bir ümmet yaptık” anlamındaki 143. ayetinin metninde geçen ‘ümmeten vasatan’ (vasat/orta ümmet) ifadesinin bütün tefsirlerde ‘adaletli toplum’ şeklinde açıklandığını belirtmiştim. -Bu müfessirlerden biri de itikadda mezhep imamımız Ebû Mansûr el-Mâtürîdî’dir (ö. 333/944). Mâtürîdî et-Teʾvîlât adlı tefsirinde ayetteki ‘vasat ümmet’ hakkında şu önemli açıklamayı yapar:

  • “Vasat ‘adalet’ demektir. Yüce Allah İslam ümmetini adaletli kıldığını haber veriyor. Adaletli demek, ‘şahitliğe layık olan, şahitliği makbul sayılan’ demektir… Burada Allah İslam ümmetini adaletle nitelemiş ve şahitliğe ehil görmüştür. Buna göre Müslüman toplum bir görüşte birleşir ve onun doğruluğuna şahitlik ederse o görüşü kabul etmek ve yaptıkları şahitliğe uygun hüküm vermek gerekli olur.”
  • Mâtürîdî’nin yaptığı açıklamaya göre anılan ayette Müslüman toplumun niteliği olarak zikredilen vasat ümmet, ‘aşırılıklardan korunarak inancında, ahlâkında, her türlü davranışlarında dürüstlük ve adalet çizgisinde sebat eden toplum’ demektir. Ondan dolayı da yetkililerin, o toplumun üzerinde mutabık kaldığı kararlara ve dolayısıyla şahitliğine değer vermeleri, güvenmeleri ve uygulamaları gerekir. Bu Müslüman toplumun ortak kararı (icma) hüküm kaynağı kabul edilir.
  • Sonuçta Müslüman toplum, insanlar hakkındaki şahitliğine Allah’ın değer verdiği, şu halde şahitliğine güvenilen dürüst, âdil, ölçülü, uyumlu ve sağduyulu bir toplumdur ya da öyle olmalıdır.
  • Kaynaklarımızda verilen bilgilerden çıkan sonuca göre, burada sunulan tanıma uymayan bir toplum, uyumsuzluğu oranında Müslüman toplum olma niteliğini de yitirir.
  • Buna göre zamanımızda ‘Müslüman’ diye anılan toplumların, Kur’an’ın ve Kur’an’dan beslenmiş olan kültürün ‘Müslüman toplum’ tanımına ne kadar uyduğunu sorulamak gerekir.

***

Yukarıda sunulan ayetten, bilgi ve değerlendirmelerden çıkan bir sonuç da Müslüman toplumun insanlar hakkında ‘şahit olması’dır. Onun bu şahitliğini, ‘başka kesimler ve toplumlar karşısında edilgen değil etken olması, başkaları tarafından tanımlanan, hakkında hüküm verilen değil, gerektiğinde kendisinin tanımlayan, hüküm veren konumda olması’ şeklinde anlamamız gerekir.

Kanaatimce bir Müslüman toplum ayette ‘şahitlik’ kavramıyla işaret edilen bu etken konumunu ve ‘vasat’ kavramıyla işaret edilen adalet, doğruluk ve dürüstlük gibi temel erdemlerini kaybettiği ölçüde ‘Müslüman ümmet’ olma niteliğini kaybeder.

Söz konusu ayetteki ‘’şahit olma’nın anlamına dair tefsirlerde gördüğüm açıklamaların bende oluşturduğu bir kanaat de şudur:

İslamî literatürde ‘şâhid’ kavramının ‘kanıt’ ve ‘örnek’ anlamında da kullanıldığı bilinmektedir. Şu halde ‘şâhid’ kelimesini bu bağlamda, ‘gerçek insanlığın nasıl olması gerektiğine dair fiilî yahut canlı şahit, örnek ve kanıt’ şeklinde açıklayabiliriz. Buna göre gerçekten Müslümanlık değeri taşıyan bir toplum, belirtilen anlamıyla ‘âdil toplum, şahit ve örnek toplum’dur.

***

Sonuç olarak yukarıdaki ayeti şöyle yorumlamak uygun gözükmektedir:

Allah Muhammed ümmetinin, din ve dünya konusunda her türlü aşırılıklardan uzak, itidalli, adaletli, dengeli; ahlak, akıl, ilim ve hikmet gibi evrensel hasletlerde öncü ve örnek, hüküm ve kararlarında isabetli, edilgen değil etken bir ümmet olmasını istemiştir. Kitabı ve Peygamberi aracılığıyla onlara böyle bireyler ve toplumlar olmanın ölçülerini de vermiştir.

Din ve dünya işleri hususunda doğru, adaletli ve en üstün örnek, ölçü ve önder Hz. Muhammed (a.s.) olduğu için, konumuz olan ayetin devamında onun da Müslümanlar hakkında bir şahit, yani en iyinin ölçüsü, örneği ve kanıtı olduğu ifade edilmiştir.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (87)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.