19 yaşında Can İncir

Ömer Erdem

Hayat bulanık su gibi. Sadece yanımızdan akıp gitmiyor. İçinde biz de geçip gidiyoruz. Akışın hızı bazen o kadar artıyor ki akmakta olduğumuzu bile unutuyoruz. Modern zamanların en belirgin göstergelerinden birisi kaotizmdir. Kaotik olan iyi ile kötüyü değil değerli ile kıymetsizi de içinde taşır. İnsan ancak yüksek bilinç ve uyanık idrakle olup bitenin etkisinden bir nebze olsun kurtulabilir. Akılla korunmuş, sanat ve felsefe yanında moral değerlerin incelikleriyle örülmüş bir insan uyanıklığı insanı kaotizmin sonu gelmez girdabından koruyabilir. Bu uyanıklık olmadığı sürece olup biten hemen her şey kitlenin anlık ilgi derecesine göre değer bulup değişecek bugün tutulan yarın unutulacaktır. Oysa insana ait olan ve insanca kalan hiçbir değer zerre derece değişmemiştir esasta, dün öyle olan bugün de böyledir. Sadece insanın uyanıklık katsayısına bağlı öncelikler farklılaşmıştır.

Geçen hafta sosyal medyada bir haber hızla dolayıma girdi. 19 yaşında Can İncir adında bir genç kuryelik görevini yerine getirirken bir otelin piyanosunun başına oturdu ve herhangi bir eğitime dayanmayan özel yeteneğiyle tuşlara basmaya başladı. Her farklı ve özel olan şey ilk bakışta kendisini belli eder. Bu fark bir sosyal medya malzemesi olarak kaçınılmaz şekilde yankılandı. Paylaşıldı. Duyuldu. Aslında kendi içinde pek çok öyküyü barındırıyordu. Genç bir insan kuryelik yapıyordu. Oysa eğitim çağındaydı. Bir otele sipariş götürmüştü ve muhtemelen başka bir sosyal sınıf statüsündeki otel ve simgesel piyano zaten onun uzağındaydı. Bu haliyle kendisi gibi milyonlarca gencin içindeki başarı ve statü atlama isteğini barındırıyordu. Ama o bir kuryeydi. Kurye patron ile tüketici arasında geçici bir süre ikame edilmiş bir ara elemandı. Fakat bir şey oyunu bozuverdi. Can İncir’in içindeki sanat yeteneği bir meyveden yükselen koku gibi etrafı sarıverdi.

Eğer olay burada kalsaydı, Can İncir’in hikayesi hızla başka bir öyküyle yer değiştirecek tekrarlar içinde başka bir tekrar olacaktı. Mesele müzik ve piyano olduğundan olacak bir vesileyle ülkemizin nadide piyanistlerinden Gülsin Onay’a kadar ulaştı konu . Salt bir sanatçı olarak nitelik örneklerine pek az rastladığımız Gülsin Onay henüz genç adamın yeteneği, eğitimi, isteği konusunda habersizdi. Sadece sanatın ve sanat insanının o kritik eşikte açığa çıkan düzenleyici dili onun şahsında rol aldı. Böylece sanatçı duruşu Can İncir’i sadece bir aktüalite nesnesi olmaktan çıkarıp başka bir düzeye taşıdı. Bütün ideolojik, politik ve medyatik hesap ve tutumların dışında, insanca ve pek insanca bir davranıştı bu. Sahiplenmenin en üst derecesiydi. Özneyi atlamadan onun temsil ettiği değere şuurlu bir bakıştı. Asıl bunu yapmalıyız, içimizdeki meçhul yetenekleri harcanmadan fark etmeli ve onlarla değer istikametinde yürümeliyiz demek istemişti sanki topluma.

Sanatçı, toplumsal düşünceyi ve kollektif bilinci beklenmedik zamanda ve en nazik diliyle uyandıran kişidir. Antidemokratik toplumların bilinçli şekilde sosyal, ekonomik, psikolojik, dinsel hatta ırksal siperlere yatırıldığı tekrarlanagelen bir görüntüdür. Sosyal medya veya farklı platformlarda her gün köpürtülen ve birer izlenceye çevrilen sıradışı insan halleri ( kadın cinayetleri, aile içi şiddet, özel hayat ilişkileri vs vs) toplumun düşünme yetisini elinden almak içindir. Can İncir’in hikayesinde olumlu bir yüzle beliren toplumsallık aslında diğer öykülerde akıl dışı sahnelere bürünmekte ve toplumun altı gün gün oyulmaktadır. İnsanlar çılgınca eğlenirlerken yarın güneşin doğacağını unutabilirler. Gün ışıdığında ise her şey yerli yerine oturur.

Sonuçta Can İncir’in bir sanatçıya dönüşüp dönüşmeyeceğini bilmiyoruz fakat Gülsin Onay’ın tavrını yerinde okumak, yaşadığımız hayatın sadece dokusunu değil asıl birlikte yaşadığımız hayatın düşünsel değeri ve kollektif şuurunu kavramamıza da ışık tutuyor. Sanat evet hem merhamet, hem incelik hem de mutlak değer duygusu. Taşıdığı değerin ağırlığı kadar gösterdiği istikametle de birleştirici. Daha ne olsun. Sanat ve sanatçı ne söylesin.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.