1967 yılında Konya- Bozkır- Harmanpınar’da doğdu. İlk ve orta okulu burada tamamladıktan sonra Bozkır Lisesi’nden mezun oldu. Üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde aldı. Burada akademik çalışmalarda bulundu. İlk gençliğinden itibaren edebiyata derin ilgi duydu. İlk şiiri Diriliş Dergisi’nde çıktı. Şair arkadaşlarıyla Kaşgar dergisini kurdu. 1996’da basılan ilk kitabından bu yana toplam on iki şiir kitabı çıkardı. Deneme kitaplarını okurlarla buluşturdu. Şiir, şair ve edebiyatın değişik meseleleri başta olmak üzere hayatın ve kültürün hemen her ayrıntısına odaklanan deneme ve eleştiriler kaleme aldı. Cahit Zarifoğlu, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Attila İlhan ve Oğuz Tansel ödüllerine değer görüldü. Nisan ve Atlas’ın babası.
Edebiyatı ne yapalım ya da edebiyatla ne yapalım?
Son birkaç on yıl edebiyatla ne yapalım sorusunun değil edebiyatı ne yapalım görüntüsünün içinde geçmiştir çoklukla Türkiye’de. Adına...
‘İn niz beguzered, k’afto ta perasi, bu da geçer ‘ ya hu!
Hattat Kazasker Mustafa İzzet Efendi bir saksafon resmetmiştir aslında o ölümsüz istifiyle desem nice kaşın hiddetle kalkacağını tahmin ederim....
Bildimse ne bildim…
Çoğu güzel şey arayarak değil kendiliğinden karşımıza çıkar. Belki kaç kez gelip geçmişizdir onun önünden. Ya dalgınızdır ya da kafamızda...
Pornografik illüzyon ya da tanrıların arabaları
Geçtiğimiz haftalarda özel üniversitelerin birinde bir buluşma gerçekleştiği haberi paylaşıldı. Çok izlenen kuşak programları katılımcılarından...
Birkaç gözlem birkaç öneri…
Cağaloğlu, Küçük Sokakta on iki adet kitap evi faaliyete başladı. Yayıncı geçmişleri de olan kitapçıların çoktan sönüp gitmiş semtin...
Kötülük kendiliğinden mi gelir?
Çok sevdiğim bir çiçek var. Adı diken gülü. Euphorbia Milii yanında dikenler tacı diye de anılıyor. Beyaz sarısı gömlek düğmesi benizli,...
Yarın var mı?
Bazı tuzu kurular ve kainatın kilitli kapısını çilingir marifetiyle açtığını vehmeden ebedi kurtulmuşlar hemen cevap vereceklerdir. Tanrının...
Fikirler, düşler ve ötesi…
Bir fikre bağlanmak bir düşün peşinden gitmek sonra da ideallerin şafağına ram olmak çekici gelmiyor bugünün insanına. Hemen her şeyin sonucunu...
Kasımpatı saltanatı…
Bizim kasımpatı bu yıl uyanmadı. Umutla beklemiştim. Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca sektirmeden geri gelmiş bütün saltanatıyla balkona yayılmıştı....
Adalet, refah ve ölçü...
Dileyen başlığı hukuk, gelişme ve düzen, dileyen hak, eşitlik ve ahlak hatta hukuk, iktisat ve eşitlik diye de değiştirebilir. Adalet bir ülkü...
Olmayan nedir bunca olup biten arasında?
Söz her yerde, alabildiğine, tıka basa, ekranlarda, radyolarda, çarşı pazarda, sokakta, tren garlarında, uçak anonslarında, dersliklerde, mahkeme...
Lakin ama fakat şöyle ki!
Bütün dünyada pop kültürün yıkımlarını yaşıyoruz. Kapitalizm ve ona eş mesleklerin icadı pop kültür esasında üretmeye ve onu fütursuzca...
Diyarbakır ve Savur’dan serpintiler…
Geçen hafta sonunu Diyarbakır’da geçirdim. Şehirlerin kendisine has çekimi vardır fakat her gittiğimde Diyarbakır başka bir çehresiyle gözükmüştür...
Yetmiş bin, 70.000! Yazı ve rakamla değil sadece... Ötesi...
Barışı kim istemez? Kimin yüreği savaş savaş diye atar? Hem nerede görülmüş herhangi bir savaşın insana rahat getirdiği? Hangi savunma amacı...
Amaçsızlıktan açık amaca*
Sohbetlerimiz asla bir amaç doğrultusunda gerçekleşmedi’ diye yazar Borges, Diyaloglar 1 için yazdığı sunuşta. Böylece, gerçek bir yazı adamına,...
Esersizlerin gürültüsü
Kendimi tutamayıp kavak ağaçlarını misal verecektim onları tasvir için geri durdum. Tamam dedim meyve vermez kavaklar, baharda yazda, güzde kışta...
İnsanın gücü hakikatin gücü…
Hak, hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük, kardeşlik gibi onlarca kavram ayaklar altında daha bir ezildi 21.yy’ın başlamasıyla. Oysa onlar adına...
Eşitlik ilkesine ne oldu?
Eşitlik ideali diyecektim ilkin sonra vaz geçtim. Ne de olsa ideal içinde imkansızlığı da barındırıyor. Bir şey olmadığı zaman idealleştirilir...
Göz nuru…Gözümün ufku…
Emek ile beraber göz nurunun anılması boşuna değil. Eski zamanlar emeksiz, gayretsiz hayatta kalmanın daha imkansız olduğu devirlerdir sonuçta....
Domates çocuklara ateş eder mi?
Çocukken kadınların bahar başında güzden sekilere sakladıkları tohum keselerini özenle açışlarını sonra fidanlıkta yetiştirilecek fideler...
‘Her şey çalışıyor: Asıl tekinsiz olan da bu…’*
Efsanevi söyleşi bu kez Almanca aslından, Kaan H. Ökten’in duru Türkçesi ile okurla buluştu. Daha çok Heidegger’in üniversite rektörlüğü...
Bağımsız insanın kayboluşu...
Yalnızlık Tanrıya mahsus’ demiş eskiler. Bu sözle bir başınalığın, özgür kişiliğin yüceliğini dillendirmedikleri muhakkaktır. Hatta...
Kardeşlerin Kabil’i
Anthony Sattin, ‘Göçebeler, Dünyayı Şekillendiren Gezginler’ kitabında ( YKY. 24.1.2025. Çev: Nurettin Elhüseyni) ilginç bir yorumda bulunur....
‘Yeşil yaprak arasında kara tavuk kızıl burun mu gitti’
Nasrettin Hoca’nın satışa çıkardığı sarık latifesini hatırlamakta yarar var. Hoca sarığı sarmaya başlamış fakat ucu bir türlü gelmiyormuş....
Başkasının aklı ya da bulutlar…
Bir köşeciğin kertikli hüznü nicedir kimsenin ilgisini çekmiyor. Yalağı çatlamış, kurnası, alınlığı hoyratça sökülmüş tarihi çeşme...
Yahya Kemal, Daima…*
Yahya Kemal, Ahmet Haşim ile beraber modern şiirimizin iki asil kurucusundan birisidir. Bu vasıf doğu- batı kültürel salınımı arasında özgün...
On binlerin dönüşü…
Sabun çiçekleri geride kaldı. Tozlu böğürtlenler, kara tavuklar, dalında didiklenmiş incirler, sabah sessizliğinde bir ordu homurtusu kadar ses...
Başkasının bahçesinde gülmek ya da bahçe biziz gül bizdedir
Bir kere bizim bahçe tarumar oldu ya bir kere suyun neşesi kaçıp toprağın teni bozardı ya! Bir kere güneşin şavkı atından düştü ay nazara...
Dijital ci(e)nnet…
Çocukluğumda henüz dijital kelimesi yoktu fakat fen tabirini sıklıkla duyardım. Öyle bir şeydi ki bu fen dedikleri bizi gaflet ve cehalet uykusundan...
Mekana kısılmak veya denize nazır bir gözlemevi
Coğrafya kaderdir sözü her fırsatta dile dökülür ve çoklukla içinden bir türlü çıkamadığımız sorunları vurgulamak için söylenir. Taşımaktan...
Meyvesiz yaz…
Namrun Yaylası’nda her yaz altına oturup kitap okuduğum, yazı yazıp kuş sesleri dinlediğim bir elma ağacı var. Kimi geceler yanında durup yıldızları...
Deniz düşünceleri…
Deniz güneşle birlikte ilk uyanan varlıktır dersem kimse şaşırmasın. Hatta o güneşten de önce uyanır fakat çalkalanıp durmaktan, gerinip...
Niçin yanıyoruz ya da bitmeyen cehennem...
Modern zamanlar daha bir planlama işidir ve planı programı yapılmayan her gelişme sonunda felaket getirir. Her yıl yaz geldiğinde Ege’den Akdeniz’e,...
Gökten yağan un on gram saçlarımda…
Dedem çocukluğumda beni de değirmene götürürdü. Giderken bağımızdan üzüm yolmak ve merkeplerin meraklanıp semere yüklenmiş çuvallardan...
Yarının geçmişi…
Pilea çiçeğine Çin Para Çiçeği ismini de koymuşlar nedense. İlkin pek anlam veremiyorsunuz bu yavru fil kulaklı bitkiye hangi sebeple bu ismin...
Çok sıcaklar az gölgelikler…
Sıcak da soğuk da s harfiyle başlar dilimizde fakat asla birbirlerine benzemez. Tek benzeş yan soğuğa düşenin sıcağı, sıcağa kalanın soğuğa...
Barışırken de vatan olmak...
Ölüm sadece eski dünyada değil modern zamanlarda da hep yüceltildi. Halife, Kral,Hükümdar, Komutan, Führer, Mareşal vasıtasıyla yüzbinlerce...
Eskişehir spor, eski şehir spor…*
Haydar Ergülen bilmez benim Eskişehirdr 1980’lerin ortasında yaklaşık bir yıl yaşamışlığım vardır. Kalabak Suyu, Has Hamamı, Lüle Taşı...
‘Düşüncelerin Gün Batımı’na Zeyl*
Emil Michel Cioran’ın ne cinsten bir yazar ve düşünür olduğunu okurlar yakından bilirler. Sadece biyografisinin çarpıcılığıyla bile ilginç...
Özgürlüğün şeffaf sınırı, vicdanın derin yarası...
Terörist İsrail devleti değil bina iskeletlerini çökertmek yıkıntı köşelerindeki el izlerini bile sildi Gazze’de. El izi başka ize benzemez....
Tiflis’te birkaç gün...
Bu mevsim dayanılmaz sıcak değil nadir görülür şeker gibi bir hava vardı. Çoktan çiçekten kesilmişti ıhlamurlar fakat eski Tiflis sokaklarını...
Kim güvende?
Gelip duvarına çarptığımız zaman bize gösterdi ki insan güvenli değilse hiç kimse ve hiçbir yer güvende değildir. İnsanın tekinsizliğini...
Ben zeytinden yanayım...
Anadolu'da kesilen her bir zeytin ağacı bu ülkeyi inkar etmek, senin varlığının derinliğini istemiyorum demektir. Köksüzlüğü anlatmak isteseydim...
Sahipsiz kötülük
Konuşulup yazılanlara bakarsanız hemen herkes iyilik yapmak ve onu çoğaltmanın derdinde. Çöp misali her gün sokağımıza yığılan kötülüğü...
Tek ayak üstünde durmak ya da gül kokusu...
Sınıfa girdiğimde tahtanın önünde arkadaşımı görünce şaşırmıştım. Biraz sert biraz emir dolu çokça da memnuniyetsiz bir ‘gir!’ sesi...
Türkiye’nin bir şehri var mı?
Türkiye’nin şehri hangisidir diye sorsaydım cevaplar birbirini izlerdi kuşkusuz. İstanbul, Ankara, İzmir değil sadece, Bursa, Adana, Konya, Antalya,...
Turuncu kurşun kalem boş ve temiz beyaz kağıt...
Ben turuncu kurşun kalem dedim ya siz dilerseniz onu siyaha sayın. Veya koyu yeşile, kırmızıya, limon sarısına yetmedi zambak moruna. Eskidendi...
Şimdi bugün bayram mı?
Havada bir kara sinek dolaşıyor. Bir gün önce Binyamin Netanyahu’nun bahçesindeki korkuluktaydı. Saatleri gittikçe kısalan uykusunda bir sincap...
