Gençleri çökertmek…
Tarık Buğra 12 Eylül öncesi dönemin kaotizmini ve gençlik harcama yöntemlerini yansıtmak için ‘Gençliğim Eyvah’ romanını yazmıştı....
Esrarengiz İstanbul*
İstanbul önüne sıfatları koymaya başladığınızda nefesiniz kesilir. Aziz, güzel, sevgili, biricik, eşsiz, kadim, köhne, eski, inci, altın,...
Biz düşünmezsek…
Orhan Veli’nin Böcekler şiirindeki ‘ Düşünme/ Arzu et sade! /Bak böcekler de öyle yapıyor’ mısraları yanlış anlaşılmaya kurban gitmiş...
Sistem yoksa insan var
Binalar, duvarlar, araçlar, yollar, makinalar, paralar, propaganda aygıtları, medya platformları yapılabilir ve yönlendirilebilir hemen her şey...
Varlığı sevilip konuşulmayan ‘şey’e isim aramak...
Bir kişinin ismini hatırlayamadığınızda karşınızdakinden yardım istercesine ‘şey ne yapıyor?’ hani o var ya? diye sorarsınız. Şey, çağrışımların...
Trenle yolculuk eden adam...
İşte yan yana boy atmış yaprakları sonbahar kehribarı kavaklar…Sis sadece duman değil titreşimli ve buğulu bir zaman alayı gibi yayılıyor...
Sezai Karakoç aralıkları…
Diriliş mimarı Sezai Karakoç üç yıl önce bugün dünyadan göçtü ve arkasında pek çok aralık bıraktı. Telaşlanmayın, aralıktan kastım...
İş esasa gelip dayandığında…
Esasın egemenliği yoktur ve o daima arayışın ve yaratıcılığın sütüyle beslenir. Müsebbipler şikayetçi olmaya başladıklarında ise işin...
Sandalye ve ceket ya da…Kalk gidelim…
Koltuk, sandalye, iskemle, tabure, oturak bunların her biri farklı bir işlev görüp anlam değeri taşısa bile insanla yan yana geldiklerinde değişik...
‘Şiir yardım edecek kadar güçlü müdür?’
Şiir yardım edecek kadar güçlü müdür?’ sorusu, şair Seamus Heaney’den yükselir. İrlanda’nın bu büyük şairinin izlerini Türkçe çevirilerden...
Çok şey olurken olmayan az şeyler…
‘Görmüyor musun?’ diyor adam, kolunu ok gibi ileri uzatmış, işaret parmağıyla uzakta bir yeri gösteriyor. Denizin ufkunda zaferden dönen bir...
Klasik olana dönüş…
“Gençleri seviyorum, fakat canım şiir okumak isteyince Bâkî Efendi’yi açıyorum,” der Tanpınar, “Yeni Edebiyat Cereyanına Dair” başlıklı...
Kötülüğün kamusal onayı…
Alışkanlıklarımız zamanla kanıksamaya en sonunda ise duyarsızlığa dönüşür. Bireysel alışkanlıkların toplumsal alışkanlıklarla örtüşmesi...
Hastane bahçesinde bir an…
Uzun zamandır böylesi bir sakinlik yaşamamıştım. Sadece kaslarım, damarlarım, kemiklerim değil tüylerim bile sanki uyuşmuş dünyada başka...
‘Elde kalem’ kitaplara dalan adam*
Tim Parks, dilimize çevrildiği zamandan beri ilgiyle okuduğum bir yazar. Ne yazık ki edebi değerine karşılık hak ettiği ilgiyi görmedi bu süreçte....
Fotoğrafı delen bakış…
İlk gençliğinden beri uzaktan tanırdı onu. Yüz yüze tanışmaları için ise bir süre zaman geçmesi gerecekti. Öğrenci evlerinde kitapları...
Yaşar Kemal- Enis Batur / Roman-Şiir
Geçen hafta sosyal medyada bir paylaşım yapıldı. Enis Batur’un bir kitabından veya yayınlanmış metninden alınan yazılı görselde, Yaşar...
Haksızların büyük zaferi mi?
Gazze’de çocukların, kadınların hunharca katledilmesi, soykırımı gölgede bırakan zulümler işlenmesi gözlerimizin önünde olup bitiyor. Sadece...
Hayat Serpintileri ya da Mahmut Yesari*
Öteden beri popülerlik diye bir hastalığı var edebiyat ortamımızın. Günün havasına, güncelin çağrısına kapılmak, şu veya bu yönden estirilen...
Kılıç çiçeğinin söylediği...
Üç boy Paşa kılıcı çiçeği güneşe karşı çekilmiş silah gibi ışıyordu balkonda. Doygun sonbahar ışığı dokularındaki ebrumsu dalgayı...
Bazı Günlerin Sonu*
Yeni bir yazarla buluştuğumuzda farklı sürprizler karşılar bizi. Etraf birbirine benzeyen o denli ses ile doluyken ilkin sürprizciliğiyle ayrışır...
'Dalga boyu' hayat ya da Murat Yalçın...
Metinsellik edebi eserde amaç değil sonuç vasfı kazandıkça görünmez olur ve hele öykü gibi hayatla mutlak bitişik ve dilin en kısa aralığında...
Herkese ait mekanlar yalnız şahsa özgü nazarlar…
Mekan denilince daha çok yapılar anlaşılır. Ev bir mekandır, kulübe, lokanta, çadır da öyle. Oysa mekan ile alan hatta uzay arasında zincirleme...
Türkçeyi düşünmek veya Semih Tezcan okumak…
19. yüzyılın özellikle başlarından itibaren zihniyet dünyamıza dahil olan meselelerden biri de milliyetçiliktir ve karakteri itibariyle dışarıdan...
‘Sorumluların’ büyük sorumsuzluğu ya da...
Ya da, evet ya da dilimizin o pek yerindeki kelimeleriyle söyleyip derece derece sayarsak, sorumluların büyük yüzsüzlüğü, pişkinliği, körlüğü,...
Aile cehennemi ve çocuklar...
Türkiye bir aile cehennemidir ve anne ve babadan başlayarak halka halka bölgeye ve sosyo-ekonomik katmanlara göre ateş değişikliği gösterir. Ataerkil...
Mizahsız dünya…
Türkçe salınımlı bir dildir ve bu sebepten her tür anlam kaymasına rahatlıkla uğrayabilir. Dildeki yapı değişiklikleri kadar anlam yükleri...
Gelen değil gidendir Eylül!
Kıyıya ramak kala başını uzatan kayalık, dalganın altında bir belirip bir kayboluyor. Bunun bir kayalık olduğunu bilmesek denizin dibinden türlü...
Çok övgü hiç eleştiri yaşasın şenlik devirleri...
Övgüler çoğunlukla duyguların çocuğudurlar. Yerinde ve zamanında ölçüyle yapıldığında hayat verirler. Ne var ki hiçbir övgü sonsuza değin...
Alın çatındaki terleme
Alın varlıklar arasında insana karakter veren beden bölgelerinden biridir. Kimi maymun türlerinde ve memelilerdeki alın, insanınki kadar karakteristik...
Kulakların kuyusu…
Geçmiş dünya kulakla daha çok ilgiliydi. Gerçi geçmiş diyorum fakat onun bittiği zamana kesin bir çizgi çekemiyorum. Ses, her tür ses, ebediyen...
Vakitsiz dünya…
Gecenin en ucundan sabahın ilk ağzındaki zamana değin durmaksızın inip kalkan uçaklar var dünyanın pek çok yerinde. Gideceğiniz şehire, ülkeye,...
‘Yasak Kelime’
Tatar Çölü yazarı Dino Buzzati’nin ‘Yasak Kelime’ adında bir hikayesi var. Yeni taşındığı şehirde henüz birkaç ay geçirmişken bir...
Tekrar ve yeniden oyun meselesi…
Burada uzun uzadıya S. Freud, Melanie Klein veya W. Winnicott’ın çocuk ve oyun hakkında ileri sürdükleri ufuk açıcı görüşlerin detayına...
Çene meselesi…
Türkçe zaman içinde bazı kelimeleri öylesine kendisine benzetir ki ondaki bu yeteneğe hayret eder durursunuz. Şimdi mesela kimse çenenin Farsça’dan...
An gelip çattığında…
Bir anda, bir anlığına olup biter hayat sütünün taşması. Fakat durun, taşmak telaş vermesin, taşmayan aşamaz değil mi ne engeli, ne sebebi?...
Şiirsel tefekkürden gelen bilgi
Kadim dünyanın tecrübeden gelen bilgisini mutlak şiirsel bilgiye indirgemek tam doğru yorum olmayabilir fakat modern dünyanın bilgisinin hayattan...
Yeryüzünden ne olarak geçeriz? Biter mi bu fingimento?
‘Toplama Kampı’ teriminin ilk kez İngiliz- Boer savaşı sırasında, Britanyalılar tarafından icat edildiklerini okurken gözüm sol dizimde ilerleyen...
Yandan tutmak ya da şiirde kalmak…
İbrahim Kiras’ın ‘Bugünkü dünyada şiire yer yok mu?’ sorusunu bir saklı cevap diye okuduğumuzda önümüze çıkabilecek tablo üzerine biraz...
Bugünkü dünyada şiire yer var mı?
Yayın yönetmenimiz İbrahim Kiras, geçen Cumartesi günkü yazısında ‘Bugünkü dünyada şiire yer yok mu?’ sorusu eşliğinde günümüz dünyasında...
Türkiye Fransa gibi coğrafi bir varlık mıdır?*
Yahya Kemal’i Fransa’da öğrenci iken en çok etkileyen ‘Fransız milletini bin yılda Fransa toprağı yarattı’ sözüdür. Albert Sorel ile...
İki an bir anda birden...
İkinci bir ânı ilkinin beklenmedik şekilde beni alt üst etmesine borçluyum. İlkini zihnimde evirip çevirip de yerli yerine oturtmaya çalışırken...
Karşı Roman ya da Ali Ayçil’in Kurtları...*
1960’ların sonlarıyla 1970’lerin ortası arasında doğan bir kuşak var. Şair, öykücü, denemeci ve romancı sayısı azımsanamayacak durumda...
Yakup’un Kitapları ya da Olga Tokarczuk
Hep böyle oluyor, nitelikli şeyler sessizce ve birdenbire hayatımıza giriveriyor. Başlangıçta İngilizce yazıp çizen dünyanın yaygın iktidarı...
Kim şair oldu?
Erdem Bayazıt’ı 5 Temmuz 2008’de kaybetmiştik. Son zamanlarında yaşadığı hastalıktan dolayı hayli ıstırap çekmişti. O günlerin yakından...
Hikayeden satmak…
İnsan için öykücü beyin denilmesinin oldukça haklı yönleri var. Diğer canlılardan ayrılan özelliğiyle kendisini korumaya aldığı kadar dili,...
Ne dereceye kadar ne ve nasıl yazılabilir?
Göç Temizliği’ sadece Adalet Ağaoğlu kitapları arasında ayrıksı bir yerde durmaz edebiyatımız için de özgün olduğu kadar örnek bir metin...
Neşesizlik...
Her alanda görüldüğü gibi edebiyatımızda da bir neşesizlik hüküm sürüyor. Çokçasına göre bunun sebebi ekonomik gerekçelere dayanıyor....