Bahçeli’nin ortağını sürece ikna etme vakti…

Aslında herkes bir gerçeğin farkında: Türkiye’nin birikmiş pek çok sorunu var ve değişmekte olan dünyanın önüne sunduğu fırsatlardan yararlanabilmesi için mutlaka bunlardan kurtulunması gerekiyor.

Sorunlarını geride bırakmış bir Türkiye, siyasilerin her fırsatta vaat ettikleri türden, dünyanın en itibarlı ülkeleri arasına ilk sıralardan girecektir.

Bugünkü sorunlu Türkiye bile, işte görüyorsunuz, pek çok alanda konjonktürün yararını görüyor.

Sağlıksız da olsa ekonomik olarak büyüyor, kişi başına milli geliri artıyor…

Bir de sorunsuz hale dönüşse ülkemiz, o büyümeden ve gelir artışından yalnızca küçük bir kesim değil, çalışanıyla emeklisiyle bütün vatandaşlar nimetlenecek… Gençler kolayca iş bulabilecek, yaşlanmadan evlenebilecek, bol çocuklu mutlu aileler oluşabilecek…

Gerçek ortada: Ülkemizin birikmiş sorunlarının çözülmesi şart…

‘Terörsüz Türkiye süreci’ boşuna başlamadı. MHP lideri Devlet Bahçeli de, durduk yere değil, herhalde temel gerçeğin farkında olduğu için, süreci başlattı…

Çözüme en ciddi, köklü ve çözülmesi en zor sorundan başlanmış oldu.

Sürece ad olarak ‘Terörsüz Türkiye’ denildi, ama biz aslında daha geniş bir perspektiften bakarak, ona, ‘Sorunsuz Türkiye süreci’nin başlangıcı gözüyle de bakabiliriz.

Peki de, süreç beklendiği gibi gidiyor mu?

Taraf olanlar mutlu-mesut görünseler bile yolda kasisler peydahlandığını gören gözler görebiliyor.

Süreci başlatan MHP genel başkanı Devlet Bahçeli, üç gündür, Türkgün gazetesinin manşetlerini süsleyen görüşleriyle sürecin çerçevesini taraflara bir kez daha hatırlatıyor.

Okuyunca onun böyle bir hatırlatma ihtiyacını neden duyduğunu anlayabiliyorsunuz.

Kendi partisine yakın çevrelerden sürece gelen itirazlara fazla kulak verilmesinden yana görünmüyor MHP lideri; şöyle bir cümlesi yer alıyor mülakatta: “Terörsüz Türkiye hedefini istismar eden sözde milliyetçi geçinenleri de ademe mahkum ediyoruz.”

‘Cumhur İttifakı’ adına çizdiği genel çerçeve de şu:

“Türkiye’nin egemenlik hukukunu, Cumhuriyet’in kurucu ve kuruluş felsefesini zafiyete uğratacak hiçbir yanlışın içinde Cumhur İttifakı olarak yer almayız, alamayız, almayacağız.”

Değerlendirmelerinde DEM Partililerin nasibine düşecek ayrıntılar var: Suriye’deki yapılanma konusundaki uyarıları gibi olanlar daha çok sürecin devamı sırasında ele alınıp çözüme kavuşturulacak konular; Kuzey Irak Kürt bölgesinin (eski) lideri Mesut Barzani’nin Peşmerge kıyafetli ve uzun menzilli silahlı korumalarına dönük eleştirileri gibi olanlar da çözümle ilgisi bulunmayan ayrıntılar…

Kendisi aralarında görüş ayrılıkları olduğuna dair yorumlara kızıyor kızmasına ama, verdiği mülakatta daha çok Cumhur İttifakı’nın büyük ortağının dikkatle okuması gereken bölümler de az değil.

Şu cümleleri sözgelimi:

“Terörsüz Türkiye, muasır ve müreffeh Türkiye’nin muştusudur. Terör sorununu çözeceğiz, bölücülük damarını kesip atacağız. Siyasi, ekonomik ve hukuksal reformlarla toplumsal ahenk ve adaleti inşallah tam manasıyla inşa edeceğiz.”

Cümle ile ifade edilen, yapısöküm uzmanlarına ihtiyaç bırakmayacak kadar açık.

PKK terörünün ortadan kaldırılmasıyla iş bitmiyor Bahçeli’ye göre, onunla birlikte atılacak başka adımlar da var.

Siyasi reformlar gibi…

Ekonomik reformlar gibi…

Hukuk reformları gibi…

Ona göre, Türkiye toplumsal ahenk ve adalete, terörün sona erdiğinin örgüt tarafından ilan edilip gereğinin yerine getirilmesi ve reformların hayata geçirilmesi ile kavuşmuş olacak…

Zaten toplumun yarıdan fazlasının, yaralarına tuz basma pahasına, sürece destek vermesinin sebebi de, aslında ‘Terörsüz Türkiye’ sürecinin sonunda sorunlardan arınmış ve o sayede de çağın önüne getirdiği fırsatları rahatça kullanan bir ülke hedefine ulaştıracağı umududur.

İyi de, siyasi, ekonomik ve hukuki reformlar gündemde bile değil…

Sürece sahip çıktığı ve her partiden üyelerden oluşan komisyon ile sürecin sahibi konumuna geldiği için, TBMM’nin reformları gerçekleştireceği beklentisi var; bunu biliyoruz.

Biliyoruz da, o alanda önemli adımlar atılacağına dair en ufak bir işaret alamıyoruz.

Hem de süreci başlatan Devlet Bahçeli’nin daha önceleri seslendirdiği uyarılara rağmen…

Hakkında hem Anayasa Mahkemesi’nin, hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları, hem de Avrupa Konseyi’nin tavsiyeleri olduğu halde Selahattin Demirtaş hala cezaevinde…

Osman Kavala da öyle…

Bir videosunda sarf ettiği her anlama çekilebilecek bir cümlesi Cumhurbaşkanını tehdit olarak algılanan gazeteci Fatih Altaylı tam da bu zamanda cezaevine gönderildi.

Galiba Bahçeli’nin dolaylı ifadeler yerine, sürecin çerçevesini ortağı ile doğrudan konuşması gerekiyor…

YORUMLAR (6)
6 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.