Dilin gücü veya güçlünün diline düşmek
Kimse güçlünün o zevkten genişleyerek iştahla açılan ve gösterdiği şeyi karartıp solduran diline düşmesin. Elinde sopası, yüzünde kaş...
Kahraman mı yoksa insan mı?
Modern zamanlar pek çok miti yıktı. İnsanın akli tecrübe yönünden eksik ve kolektif şuurdan beri olduğu devirlerde işler daha çok mitleştirmeler...
19 yaşında Can İncir
Hayat bulanık su gibi. Sadece yanımızdan akıp gitmiyor. İçinde biz de geçip gidiyoruz. Akışın hızı bazen o kadar artıyor ki akmakta olduğumuzu...
Devletin cumhuriyeti yada yüzüncü yılında bazı kısa cumhuriyet sahneleri…
Sadece çalışkan olanları değil temiz giyinenleri de seçtiler. Kızlı erkekli yaklaşık yirmi kişilik liseli olduk. İyice tembihlendik. Tıraşlar...
Kültür Tüccarı…
Halı alıp satan adam genç bir kızın halı dokurken her bir ilmeğe attığı aşk acısını düşünmez. Uzun ve maharetli parmaklar her düğüm...
Beklemek…
O sadece beklemeyi bekliyordu. Godot’nun beklediği türden bir bekleyiş değildi yaşadığı. Kelimenin tam anlamıyla beklemenin kendisini bekliyordu....
Neyi değiştirelim?
Saatimizi değiştirdiğimizde zamanı da değiştirmiş mi oluruz? Bir ırmağın denize döküldüğü noktaya kadarki her yeri aynı isimle anılırken...
Çekip gitmek...
Kim bilir nice insan hangi sıklıkla tekrar edip duruyor çekip gitmek isteğini. Çalıştığı yerden çekip gitmek istiyor mesela. Oturduğu evden....
İktidarlar gürlerken edebiyat gümler mi?
Daha baştan, yola koyulurken kendiliğinden ayrışır doğaları gereği siyaset ile edebiyat. Tarih göstermiştir ki en uzun süreli ve güçlü iktidarlar...
Sevmek mi düşünmek mi?
Sevgi tabiatı gereği duyguya, düşünce ise akla dayanır. Başlangıçta duygu vardır ama hiç bir duygunun sonsuza kadar yaşaması mümkün değildir....
Ya da ağlamayan çocuğa meme vermemek…
Gözlerini kısıyor ve ağzında memnuniyet şapırtısıyla ‘Ağlamayan çocuğa meme verilmez, bilmiyor musun’ diyor. Bu bir soru değil aslında...
Göstererek var olmak…
İki çok yakın arkadaş birlikte ava çıkmışlardı. Avın en kızışmalı anında biri diğerine seslendi; ‘Benden ayrı düşme. Her halde kendini...
Aşağının dili yukarının havası
İlkin gökyüzünün maviliği ile yarışan kehribar yapraklı kavakların hışırtısı çağırıyor beni. Neşeli bir halaya girmişçesine sabahın...
Az şeylerin çokluğu…
Şimdi de böyle bir tehlike var. Daha doğrusu bozucu, yok edici bir akımdan moda tabirle trendden söz edilebilir. Uzaktan her şeyi bürüye bürüye...
‘Saf ve sabit’
Her iyi şair saflaşmanın peşindedir. Kolay değildir yine de bu istek. Bazen biçime yönelir şair bazen ise söyleme. Şekil ve öz birleştiğinde,...
Zerzevan Kalesi’nden bakarken..
İnsan dahil hemen her canlının bir sarı renk hali mutlaka vardır. Can, derman azaldığında, öz çekilip hüzün bürdüğünde içi, sarı saklandığı...
‘Çok mutluyum çok gururluyum’
2022 Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Fransız yazar Annie Ernaux; ‘çok mutluyum çok gururluyum’ demiş özetle, ne düşündüğünü...
Bir burnun önündeki duvar...
Burnunun önünde sıva gözenekleri iyice belirginleşen duvar yükseliyordu. Usta biri yapmamıştı belli ki sıvayı. Kum iyi elenmemiş, çimento...
Sessiz fakat çok değerli...
N. Ahmet Özalp, sessiz fakat değerli insan tipinin tam karşılığıydı. Sessiz nitelemesinden sonra fakat uyarısını bilerek yapıyorum çünkü...
İnsanın çok az yaptığı bazı iyi şeyler üstüne...
Bir bardak gerçek demlenmiş çay ne kadar çok az bulunuyor artık. Aşkla içilecek çayın yetiştirilip harmanlanmasından kullanılacak suya, havadan...
Düşünce aslında her an her yerde...
'İnsan düşünen bir hayvandır’ nitelemesi bize âdeta düşünmeyi bıraktırmıştır, denebilir. İnsan hep düşünen bir hayvandır; öyleyse...
Kolay düşman icat etmek…
Cellat ile ona görev veren güç sahibi ezelden beri ortaktırlar. Güçlü kutsal elini cellat ile aynı seviyede gösterip lekelemek istemez yine de....
İkinin ortası bir değil...
Avazı çıktığı kadar bağırıyor: ‘Ağaç çürümüş, ağaç çürümüş!’ Onunla yarışırcasına karşılık veriyor diğeri: ‘Buraya...
Sabahlar kimin?
Gece üzerine çok yazılıp çizildi. Resim, sinema, edebiyat bir vesileyle onu mutlaka yokladı. Sanki gizli bir gece korkusu var insanın ruhunda ve...
On altıncı yüzyılı çalmak...
Ejderhanın gözlerini bilmiyorum. Asya kaplanınkini de. Bir timsahın upuzun kapalı gözlerine ise hiç denk gelmedim. Kuzular bir an da olsa nasıl...
İki benzemezin sonsuz çıkmazı…
Zıtlıklar çoğunlukla birbirini çeker fakat bu çekim, insan ırasını yoklatacak sonsuz bir ontolojik çıkmazı da açığa vurur. Merhamet ve şiddet...
Havaalanı boşluğu
Hayatta ‘havaalanı boşluğu’ diyebileceğim bir alan var ki ismini başındaki hava kelimesinden değil, onu işleten zihniyetten alır. Böylece...
Son akşam inerken…
Bu son akşam için değil fakat asıl burada yaşanan şu sayılı günler gelsin diye nice vakit geçmişti. Bir yıl, sayıyla üç yüz altmış beş...
Yapraklar âlemi
Önde geniş, keskin damarlı, yeşili doygun ve diri kiraz yaprakları dalgalanıyor. Uca, yukarıya doğru daha incelip körpeleşen dallar güneşin...
Şehirliler nerede?
Market kasalarının önünde yanık tenli erkekler. Burunları kabile adına çıkılan avdan az önce dönmüş gibi geniş. Telaşlı kadınlar, çekingen...
Sevmek neden zordur?
Bütün çağlar boyunca içi en fazla oyulan kavram ‘sevmek’ olmalı. Her fırsatta ağaca duvara, kile tablete, deriye kemiğe, havaya suya bile...
Üzümün diyalektiği alıcın çenesi ekmeğin sabrı...
Çarşı pazarda dolaşıyorum. Üzüm yetmiş, kiraz elli, peynir ortalama yüz otuz lira. Zeytini, inciri, kayısıyı anmıyorum bile. Onlar da kolayca...
Dünyanın herhangi bir sabahı...
Deniz kırlangıçları erken saatte salvo yapıyorlar. Sanki vaktin kanatlarını iki yandan tutmuşlar, onu ölümsüz bir şenliğe götürüyorlar....
Kalp atışlarıyla Mevlana İdris...
Mevlana İdris Zengin sıklıkla görüşemesek de en yakın dostlarımdan birisiydi. Bazı sevgiler böyledir, onlar sayılarla değil kalplerin birbirlerine...
Güzel şeylerin uzaklığı...
Kadıköy’den Kabataş’a vapurla geçerken Refik Halit’in Haydarpaşa çayırlığı hakkında yazdıklarını hatırladı. Normal şartlarda yirmi...
Tiflis’in ortası
Puşkin, Erzurum Yolculuğu’nda Tiflis’ten de bahseder. Sıcak ve şifalı suları yanında iklimine de gönderme yaparak Tiflis isminin sıcak yer...
Yapacak bir şey yok! Mu?
Kalın, kocaman, uzun saplı bir boya fırçası geride koyu ve kapkara parlak bir iz bırakarak ilerliyor. Yazdığı cümlenin ilk harfindeki keskin...
Uzaklardan...
Eskiden uzakların tadı vardı. Gidilmemiş yerde yaşardı sevilenler ve merak edilenler. Vakit uzadıkça, mesafeler arttıkça içten içe çoğalırdı...
Bir dakika
Bir, sadece bir dakikayı yaşatacağım sana. Bu zor olmayacak. Alnına değen sevgi sıcaklığında bir el düşün. O elin sıcaklığından hissedersin...
Akıl için akıl...
Her şeyi bilip görmek için akıl bir başına yeterli olmayabilir ama insanın önünde ondan daha ileri bir seçenek yok. Duygularımızın güzelliği...
İnsanın dört halinden biri: Aşk
Aşk, köken itibariyle sarmaşığa ve bir şeye ölesiye dolanmaya, bağlanmaya karşılık gelir. İster bir kadına, ister bir erkeğe veya yüce bir...
İnsanın dört halinden biri: Eylemek
Ağaç topraktan aldığı güçle yukarı doğru uzar. Rüzgar boş durmaz onun dallarına dokunur. Biraz ileride, deniz en ölgün halinde bile hareket...
İnsanın dört halinden biri: Sözün hakkını vermek
Eğer ‘Oku!’ hitabının bir öncesini düşünmezseniz bir şeyi tam olarak kavramış sayılmazsınız. Hitap, buyruk, nida, kökenden ‘söz’...
İnsanın dört halinden biri: Yoksulluğu düşünmek
Olmanın hâlleri var. Olmayı olgudan hayata taşıyan, varlığın, onu duyma şuurudur. Süreklidir oluş. Tekrar değildir ama kendisini gerçekleştiremediği...
Güneşin şehri Van
Nicedir içlenirdim. Dağ zirvelerine yığılmış kar beyazlığına dalıp faniliğin değil varlığın içinde kaybolmak isterdim. Uçak İstanbul’u...
Belkide beklemek...
Kurduğu hayal değildi. Neredeyse dört yol ağzında, ihtimallerin kesiştiği yerde, upuzun bir belki kelimesinin üstünde oturuyordu. Her nesil kendisine...
Toprak meselesi
Toprağı terk ederek kurulmuş hayatın matah bir şey olmadığının anlaşılması yeni bir durum değil. Modern zamanlar ve onun örgütlenme biçimleri...
Sessizliğin seviyesi
Anlatırken o anı tekrar yaşıyor gibiydi. İkimiz de kimden bahsedildiğini çok iyi biliyorduk. Biraz peltek diliyle cümleleri özenle seçiyor böylece...
