Yarının geçmişi…

Pilea çiçeğine Çin Para Çiçeği ismini de koymuşlar nedense. İlkin pek anlam veremiyorsunuz bu yavru fil kulaklı bitkiye hangi sebeple bu ismin verildiğine. Sonra, onun yerini sevip yavaş yavaş kendi içinde gönenip adeta bir iç koloni ruhuyla büyüdüğünü görünce anlıyorsunuz. Hele soğan erkeği gibi tohum direkleri çıkarıp kendi dibinden pıtrak pıtrak can bulduğuna şahitlik ettiğinizde aranız daha bir sıkı fıkı oluveriyor. Haydi gel, bak ben kendimi kendi içimde doğurup çoğalttım bir parçamı saksımdan ayır başka saksıya koy. Göreceksin bir süre sonra o da aynısını yapacak. Damarlarını bir duygu efekti gibi saklayan büyüdükçe yeşilin doygun maneviyatına bürünün yapraklar göz kadar gönül de doyurur bizde. Sonra da düşünürsünüz bu çiçeğin yarınında hep geçmişi barınır. Tıpkı hayatın geleceğinde dünün dokusunun yaşaması gibi olup biter her şey. İnsana buradan bir pay bir işaret düşer gibidir. Hayat zaten bir sürekli çağrışımlar silsilesidir.

Pilea’ya ‘para çiçeği’ ünvanını layık bulanlar içten içe bir çoğalma, zenginleşme imasında da bulunurlar belli ki. Hatta para parayı çeker cinsinden bir görüş bile köklendirirler. Halk zihin kumaşını hangi iplikle ve ne tür desenle dokuyacağını bilir. Lakin, dünyamızın gidişinde de Pilea’nın huyuna benzer bir kötücül çoğalma nicedir almış başını gidiyor. Bitkiler, hayvanlar kendi tabiatları içinde masumdurlar. Biz sadece insan denilen karmaşık varlığın hallerini değerlendirmek için onlara başvururuz. Haklarını ödeyemeyeceğimiz gibi onları da varlıklarından sapıttığımız doğrudur. Umulur ki onların cins çoğulluğu uzun vadede insana da kurtuluş olur. Kötülüğün yarının geleceği adına attığı adımlar tez vakitte iyilik tarafından çelmelenir.

Ne olup bitmektedir böyle, dünyanın son üç asırdır kültür, medeniyet adına dönüp baktığı, gıpta ettiği ülkelerde kötülük gittikçe para çiçeği misali çoğalma eğrisi çizmektedir. Gelecek on yıllar içinde kötülüğün pek çok koldan ülkeleri, insanları, kültürleri saracağını, kötülerle iyiler arasında değil, kötülerle kötüler arasında çatışmaların artacağını hissetmek kehanet değil artık. Kapitalizmin kimi dinlerle kol kola girip şu veya bu ülke görüntüsüyle düşman üretmesi, komşusuna göz koyması, insani değerler adına hemen hiçbir öncelik taşımaması üzerinde düşünmeyi mecbur kılıyor vicdan sahiplerini. Para ve silah gücünün yanına nüfus üstünlüğünü de koyan en doğudan en batıya, en eski kültürden en yeni küresel güçlere değin odaklar, el birliğiyle kötülüğün gerekçelerini büyütüyorlar. Şu anda, dünya ölçeğinde, kimsenin güvenle dönüp bakabileceği küresel bir güç yok. İspanya, İrlanda, Güney Afrika hatta İtalya gibi duyarlı ülkeler sadece ses çıkarabiliyorlar. O kadar.

Yarının geleceğini en erken sezen belki eski güneş batmayan imparatorluk İngiltere olmuştu. Avrupa Birliği’nden ayrılarak kötülerin gelecekte yaşayacakları kapışmadan kendi hesapları doğrultusunda kenara çekilmişti; sanki bugün olup bitenleri kurgulayan kendisi değilmiş gibi. Rusya, Hindistan ve Çin üçlüsünün her biri ilkin kendi eteğindeki en zayıfı yutma görüntüsü taşıyorlar. Ukrayna, Pakistan ve Doğu Türkistan menzil içinde bulunuyor. Fransa’nın Afrika içindeki şımarıklığı hâlâ ayakta dururken Çin, Afrika’da plantasyonlarını genişletme derdinde. Amerika ile bir tül perde gibi birbirine çekilmiş İsrail, içerden görüp dışardan saklanma kurnazlığında.

Ben böyle düşünürken Euphorbia familyasından, dikenler tacı, diken gülü adıyla şöhret bulmuş başka bir çiçek içime düşüyor. O da dışarıdan bakınca tam da dünyanın şimdiki hali gibi sert, dikenli hatta acımasız. Kolaylıkla bir yaban sayabilirsiniz. Ne var ki hayatın ve doğanın bitmeyen umut müjdesi onun varlığında gülümser. O güzelim pembe kırmızısı, kokulu kavunun açık turuncusu, dolgun pembesi çiçekleri bir saltanat jesti gibi çıkıverir. İçten içe şöyle dersiniz: Yarının geleceği, şimdinin kötülerinin şamatasıyla doluymuş gibi gözükse de her insan her ulus içindeki iyilikle, para çiçeğini de diken gülünü de büyütüp çoğaltmayı bilirler, iyiden iyiye, özellikle bilmelidirler.

YORUMLAR (4)
4 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.