Şemsi Paşa’yı sevme hakkı

Ömer Erdem

Bazı muhterislerin bıyık altından güldüklerini görür gibi oluyorum. Bunca önemli olay onca büyük proje varken, bazı şair, yazar, yönetmen, gazeteci, akademisyen ve mimarın Şemsi Paşa Camii hakkında konuşuyor olmalarını, tivit atmalarını küçümsüyor gibiler onlar. Ülkemizde her fırsatta kültürden, medeniyetten dem vuranların kitlesi ise oportünist bir sessizlikle dur bakalım ne olacak havasına bürünmüş durumdalar. Bir estetik fragmanı olan Şemsi Paşa Camiine yapılanların sembolik manasını çözemiyorlar. Goebbels’e atfedilen bir söz vardır; ‘kültür deyince benim aklıma tabanca geliyor’ diye, kitlelerin de ikide bir kültür ve medeniyetten dem vurmaları beni ürkütüyor. Kitlesel güce erişmiş her tür güç istenci içinde saklı bir yıkım histerisi de barındırır. Susarak yıkmak denilen bir yol vardır bu yüzden. Her taraftan muhterisler ve güce tapanlar için Şemsi Paşa meselesi basit görünebilir. Küçük, sıradan bir olay diye düşünülebilir. 

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yönetimi Ak Parti elindeyken bir yıkım projesi başlatılmış ve Mimar Sinan’ın yalı camii karakterli bu zarif eserinin önüne dubalar çakılmaya başlanmıştı. Üsküdar Meydanı düzenleme projesinin bir devamı diye sunulan bu vandallık, duyarlı üç beş şair, yazar ve sanatçının itirazlarıyla durdurulmuştu. Fakat dubalar çakıldığı yerde hala duruyordu. İlginç olan Üsküdar Belediyesi’nden dişe dokunur bir itiraz yükselmemişti. Kültür ve medeniyet söylemini dilden düşürmeyenler, Üsküdar’ın ‘Kabe Toprağı’ olma vasfını her fırsatta dile getirenler burada suskunlaşmışlardı. Bu bağlamda, Üsküdar Belediyesi’nin sicili ünlem ve soru işaretiyle doludur. Hakeza,  Kültür Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da bu hususta konuşması gerekir. 

Şimdilerde birdenbire gördük ki bu yıkım projesi ölmemiş. İskelet dirilmiş. Bir el çabukluğu ile güzelim caminin önüne bir takma diş gibi seyyar iskele oturtuluvermiş. Tek Parti dönemi CHP’sinin oldu bittilerini hatırlatan bu kurnazlık, ahlaktan yoksun olmakla önceki projenin hizasına gelmiş görünüyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu son günlerde sıklıkla şehrin iki büyük sorununun deprem ve susuzluk olduğunu vurguluyor. Doğrudur, aktüel olarak yerindedir bu tespit. Ancak İstanbul’un asıl sorunu özellikle 1950’lerden sonra hızlanan bir sürekli talana tabi olmasıdır. Şehrin her bakımdan kimliği ve kişiliği inşaat aşkıyla yok edilmiştir. Elde kalan özgün ve sembolik değeri yüksek eserlere uzanan her tür inşaat tırnağı, ruhumuzu törpülemekte, korkularımızı canlandırmakta, bir bıçağın kemiğe değmesi misali canımızı yakmaktadır. 

Bir şehri sevme hakkı o şehrin minik parçalarını sevmeye bağlıdır. İnsan küçük şeyleri seve seve büyük olana varır. Bu bazen yaşadığı ev, bazen gelip geçtiği sokak, bir heykel, bir müze, bir cami, bir türbe, bir ses, bir tat hatta bir rüya olabilir. Benim için İstanbul’u sevmek Üsküdar ile başlar. Üsküdar ise Şemsi Paşa Camiidir mesela. Her ne kadar şimdi burada sayamayacağım sebeplerden dolayı ‘Üsküdar’dan göçmüş’ ona yapılan vandallıklardan dolayı büyük hayal kırıklıklarına uğramış olsam dahi hala ona bağlıyım. Belki bu talan ve inşaat iştahı bitmedikçe sembolik olarak bir daha buluşmayacağız. Benim gibi pek çok insan şehre karşı benzer duygular taşıyor muhakkak. 

Şehri, semti yönetenlerin temel sorumluluğu mekanlarla insanlar arasındaki ruhsal bağları korumaktır. Şehrin parçaları bir bir söküldükçe insanın onunla kurduğu bağlılık zayıflar. Kültürel semboller ruhumuzu ören yapı taşlarıdır. Bu yüzden herhangi bir tarihi yapının duvarına bir çivi çakmakla Şemsi Paşa’nın önüne metal geçit yapmak arasında fark yoktur. Kendisini tamamlamış ve zamana karşı direnmiş her eser estetik bir bütünlüktür. Biz o bütünlükle tamamlarız kendimizi. 

Geleneksel Osmanlı Mimarisinin minyatür bir şaheseri olan bu ‘kuşkonmaz’ isimli yapı, aynı zamanda önünde durana bir sonsuzluk ufku da çizer. Caminin deniz tarafındaki kapısına sırtını verip de boğazın dalgalı suyuna dalan kişi faniliğin yalın derinliğini hisseder. Bu hissin arasına konulacak her madde zamanı yaralamakla kalmaz bu şehri sevme hakkımızın arasına maddi bir tahliye ızgarası koyar. Yapmayın. Hatıramıza saygı duyun. 

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (10)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.