Meselenin köküne inmek

Salih Cenap Baydar

Ekşi sözlükte “Kod Yazmaya Başlayacaklara Tavsiyeler” başlığı altında “brandt” isimli bir sözlük yazarı tarafından yazılan (minik müdahalelerle iktibas ettiğim) şu satırlar, yazılımcılar arasında tebessümlerle karşılanmıştı:

“Bootstrap diye bir şey var, bunu kullanarak çok rahat web sitesi yaparım ben dedim. Bootstrap dersleri izlerken HTML öğrenmem gerektiğini anladım. O dersi kapattım HTML derslerine baktım. Sonra CSS öğrenmem gerektiğini anladım. CSS derslerini izledim. İşin back-end kısmını hiç düşünmemişim, PHP öğrenmem gerektiğini anladım. PHP derslerini izlerken aslında lise düzeyinde bile olsa biraz matematik bilmenin yararlı olacağını anlayıp matematik dersleri izlemeye başladım. PHP’de karşılaştığım hataları çözemeyince İngilizce kaynaklara baktım. Hiçbir şey anlamadım. İngilizce öğrenmem gerektiğini anladım. İngilizce derslerine baktım. Ne sıfatı biliyorum, ne zamiri biliyorum @#$%&!... Kod yazayım derken gittim ortaokul kitabı alıp Türkçe derslerine bakmaya başladım. Allah belasını versin. Alt yapınız b.k gibiyse başlamayın arkadaş. Ama pes etmedim bu yıl bitmeden bu işi çözeceğim!..”

Bootstrap, her gün ziyaret ettiğimiz web sayfalarının, hem bilgisayarlarda hem akıllı telefonlarda ve tabletlerde doğru ve güzel görüntülenebilmesi için yazılımcılarca kullanılan araçlardan biri. Web sayfaları HTML denilen bir işaretleme diliyle oluşturuyor. Bu sayfalarda yer alan renklerin, yazı tiplerinin, gölgelerin, bölümlerin konumlandırılmaları gibi görsel düzenlemeleri yapmak için CSS denilen standartlara göre yazılmış kurallar kullanılıyor. Ama web siteleri basit bir vitrinden ibaret değil. Arka tarafta bilgileri alıp kaydeden ve istenildiğinde kullanıcıya özel olarak getiren bir başka yapıya ihtiyaç var. Buna back-end deniyor. PHP, back-end geliştirirken başvurulan bir yazılım dili. Aslında orada veritabanı, güvenlik, ölçekleme, loglama gibi başka katmanlar da var ama sanırım bu kadarı, yazılım yapmak için farklı katmanlarda, çok çeşitli araçlara hâkim olmak gerektiğini anlamak için kâfi.

Akıllı insanlar bir problemi tanımlayıp çözmek istediklerinde o problemi, onu doğuran sebeplerle birlikte ele alırlar.

Çünkü bir problemi gerçekten çözmek için meselenin köklerine inmek gerekir.

Yukarıdaki satırları yazan kişi bunu yapmış.

Kafası fazla çalışmayan, derinlemesine analiz kabiliyetinden mahrum tipler, problemin semptomlarını geçici olarak gidermeyi başardıklarında problemi çözdüklerini sanırlar.

Eğer bir bölgede sıtma salgını varsa, bunun sebeplerinden biri sivrisineklerin çokluğu olabilir.

Sivrisineklerin çoğalmasının sebebi ise sulak araziler ve bataklıklar olabilir.

Bataklıkların sebebi ıslah edilmemiş dereler ya da zararlı haşerata karşı doğru ilaçlarla mücadele edilmemesi olabilir.

O yetersiz mücadelenin sebebi parasızlık, cehalet ya da umursamazlık olabilir.

Bu liste böyle uzar gider.

Eline bir sineklik geçirip sesinden rahatsız olduğu bir sivrisineği odasının duvarına yapıştıran kişi problemi çözdüğünü düşünüp rahat bir uykuya dalsa da aslında çözülen hiçbir şey yoktur.

Ülke ve millet olarak ciddi ve köklü problemlerimiz var.

Asırlardır ihmal edile edile, halı altına süpürüle süpürüle, palyatif tedbirlerle geçiştirile geçiştirile büyümüş, kangrenleşmiş problemler.

O problemlerin artık göz ardı edilemeyeceği, ertelenemeyeceği, ötelenemeyeceği bir noktaya doğru ilerliyoruz.

Birçok kimse hala anlık, günü kurtaran hamlelerle, taktiksel çözümlerle, kıvrak manevralarla yolumuza devam edebileceğimizi zannediyor.

Bu zanna kapılanlar fena halde yanılıyorlar.

Ne kadar ertelersek erteleyelim, ne kadar kaçınırsak kaçınalım, problemlerimizin kökünde yatan sebeplerle eninde sonunda yüzleşeceğiz.

Kültürel alışkanlıklarımızdan zihniyet kalıplarımıza, en eski kabullerimizden en kökleşmiş inançlarımıza kadar problemlerimizin temelinde yer alan ne varsa masaya yatırmak zorundayız.

Eğer problemlerimizin kökeninde yatan gerçeklerle cesaretle yüzleşemezsek tarih sahnesinden silinir gideriz.

Bir şey olmaz demeyin!

Tarih kitabının tozlu yaprakları böyle silinip gitmiş milletlerle dolu.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (17)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.