“Daha iyisini görsem oyumu ona veririm”

Semra Alkan

Hayat pahalılığı başta olmak üzere birçok konuda devasa sorunlar yaşanıyor. Tek tek olumsuzlukları saymayacağım zira olanlar hâlihazırda hepimizin dilinde… Ki en son Isparta’da yaşananlar gün gibi ortada… Koca bir şehrin kara kışta elektriksiz kalması, bir anlamda donması… Ve tedbirlerin bir an önce alınmaması ve kalabalıkların bir başına bırakılması…

Açıkçası, Isparta’dan uzakta olsam da, ta İstanbul’dan, en derinden hissettiğim çaresizliktir, yalnızlıktır, perişanlıktır.

Gerçekten merak ediyorum, böylesi zor dönemlerde yetkililer vatandaşın yanında olmayacak da ne zaman olacak?

Diğer taraftan İran’ın yaptığı kesinti nedeniyle organize sanayi bölgelerindeki elektrik kesintisi geçen hafta en çok konuştuğumuz meseleler arasındaydı. Önceliğimiz “üretim” deniyor. Ve fakat biz üretimi konuşacağımıza elektrik kesintileri sebebiyle üretimde yaşanan sıkıntıları konuşuyoruz.

En çok da el yakan elektrik, doğalgaz faturalarını ve artık takip bile edemediğimiz zam haberlerini konuşuyoruz.

Böyle giderse, kalabalıkların “enerji uzmanı” olması an meselesidir.

Konuyla ilgili kişiler işini tam olarak yapmayınca, önceden tedbirler alınmayınca, plan, program gibi temel kavramlar unutulunca; bize düşen ekonomist olmak, enerji uzmanı olmak… Bu sıraya “teknoloji uzmanlığı” da girse fena olmaz. Böylelikle, etrafımızdaki son gelişmeler konuşulur, teknoloji firmalarının trilyon değerleri üzerine tartışmalar yapılır. Böylelikle, teknolojinin, girişimcinin, yapay zekânın ve asıl bilginin önemi daha iyi anlaşılır. Kim bilir?

***

Şimdi bu kadar olumsuzluğa rağmen iktidardan kopan oyların muhalefete yöneldiğini pek de görmüyoruz. Zira bu konuyla ilgili kalem oynatmaya bugünkü yazıda devam etmek isterim. Yaklaşık bir buçuk ay önce Üsküdar’da konuştuğum Sivaslı amcamızın söylediği bazı can alıcı cümleleri tekrar hatırlayarak başlayalım. Tabi bu cümleler sadece Sivaslı amcanın yorumlarını değil sahadaki genel yorumları da yansıtıyor.

Sivaslı çiftçi amcamız şunları söylemişti:

“Bir baba evladını batağa sokar mı hiç? Eminiz ki Erdoğan da ekonomiyi bu bataktan kurtaracak. Zaten bu yaşananlar Erdoğan’dan kaynaklanmıyor bence… Yakında seçim olacak. Erdoğan kendisine niye tuzak kursun ki? Seçime kötü bir ekonomiyle gitmek ister mi? Dolayısıyla, bunu Erdoğan çözecektir. ”

Anlaşılan o ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan, takipçileri tarafından bir “baba” gibi görülebiliyor. Yeri geldiğinde sert ama bir o kadar da kendilerine yakın. Sahanın deyimiyle; ‘bizden biri gibi’…

Şimdi bu konuyu biraz detaylandıralım:

Den Hartog ve diğerlerinin (1999) çalışmasında, farklı kültürel özeliklere sahip toplumlarda farklı liderlik prototiplerinin ortaya çıktığı belirtilmektedir. Bu noktada; Japonya ve Çin gibi güç aralığının yüksek olduğu kültürlerde, bir liderin etkili algılanabilmesi için güçlü ve otoriteryen olması gerekmektedir. Diğer taraftan, Avustralya ve Hollanda gibi güç aralığının düşük olduğu kültürlerde ise, etkili bir lider, eşitlikçi ve katılımcı olmak durumundadır. Türkiye’de liderliği kültürel açıdan inceleyen çalışmalarda da yüksek güç aralığı ve toplulukçu kültürlerde babacan liderlik tipinin daha başarılı olduğuna işaret etmektedir. Bir anlamda babacan liderler kalabalıklar ile yakın ilişkiler kuran ama belirli bir mesafeyi de koruyan, onları bir baba gibi koruyup kollayan ama karşılığında sadakat ve itaat bekleyen tatlı-sert liderlerdir.

***

“Onun döneminde mal sahibi oldum, çok şükür. Evet, şimdi ekonomi kötü… Sürekli zam geliyor. Ama eski günlerin hatırına biz Erdoğan’ın ve asıl devletimizin yanındayız.”

Buradaki ‘asıl devletimizin yanındayız’ cümlesi de çok kritik bence… Erdoğan, hâlihazırda Cumhurbaşkanı ve Ak Parti’nin Genel Başkanı. Görünen o ki, Cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte bir alamda devletin kendisi olarak da görülüyor. O yüzden Sivaslı amca Erdoğan’ın yanındayız ve asıl devletimizin yanındayız diyor. Burada, Erdoğan’ın otoritesinin altı kalın kalın çiziliyor, gücüne güç katılıyor sanki…

***

Geçen hafta Sancaktepe’de Ak Partili seçmene son yaşananlarla ilgili neler düşündüklerini sordum. Özellikle iki örneği belirtmek isterim:

Öncelikle Ordulu esnaf bir kardeşimizin söylediklerine bakalım…

“Şu an yaşadığımız zorlukların üstesinden Erdoğan’dan başkası gelemez. Her adam böyle bir yükün altından kalkamaz. Elektrik, doğalgaz faturaları çok yüksek, buna bir çözüm bulunmalı. Ki bulunacaktır. Birde bu kadar sıkıntı varken muhalefet bu işin içinden çıkamaz.”

Tam da bu noktada, MetroPoll’ün Ocak 2022’deki araştırmasında “Muhalefet yönetmeye hazır mı?” sorusuna verilen cevap çok dikkat çekicidir. Şöyle ki: “Muhalefet yönetmeye hazır mı?” sorusuna yüzde 46 “Evet”, yüzde 47,1 “Hayır” cevabı verilmiş. Yani bu kadar yaşanan olumsuzluğa rağmen, seçmene muhalefetin ülkeyi yönetmeye hazır olduğuna dair güven tam olarak verilememiş.

***

Şimdi de başka bir esnaf kardeşimizin söylediklerine bakalım…

“Aman aman… Dünyada, etrafımızda bu kadar sıkıntı var. Memleketimiz için, bizler için “Reis” başımızda bir 5 yıl daha bulunsun. Aslında ondan başka kimse yok. Daha iyisini görsem oyumu ona veririm. Koltukta 20 yıldır oturuyor. Yenisi gelsin, ama yerini dolduracak kimse yok. Ondaki dirayetli duruşu gösteremezler. O yüzden yine Erdoğan diyoruz.”

Yani deniyor ki, Reis giderse bizler de memleketimiz de daha zor duruma düşebiliriz. Yani bu cümlenin altında ciddi korkular yer alıyor. Ve burada Erdoğan’ın yerine gelebilecek henüz bir alternatifin de olmadığının altı çiziliyor.

Gelinen bu noktada, şu ana kadar ortaya çıkan korkuların nasıl giderileceğinin muhalefet tarafından derinlemesine analiz edilmesi önemlidir.

Bir de muhalefet blokunun yapacağı en büyük yanlış “Erdoğan karşıtlığı” üzerinden kurgulayacağı strateji olacaktır. Muhalefetin basit, anlaşılır, umut veren bir dil kullanması gerekir. Sadece sorunların altının çizilmesinin yerine çözümlerin belirtilmesi ve bu çözümlerin kararlı bir şekilde uygulanabileceği duygusunun kalabalıklara hissettirilmesi önemlidir.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (43)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.