27 Nisan 2007'de Genelkurmay Başkanlığı tarafından gece yarısı yayınlanan ve hükümetin Cumhurbaşkanı'nın 'laik' ilkeler doğrultusunda geçmesi için yayınlanan bildiri tarihe "e- muhtıra" olarak geçti. AK Parti hükümeti, darbeci kesimlerin alkışlayarak destek verdiği "e- bildiri"ye çok sert şekilde cevap vererek hem demokrasi tarihine geçti hem de TSK'nin gerçek görevini hatırlattı.
Genelkumay Başkanlığı tarafından yayınlanan bildiri internet ortamında kamuoyuna aktarıldığı için "e- bildiri" olarak adlandırıldı. Bildiride " 27 Nisan 2007'de TBMM'de yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce Türkiye'de ' laiklik karşıtı' ve 'din bezirganlığı' olarak nitelendirdikleri olayların gelişiminin vahim derecede olduğu ve bunun rejime meydan okuma olarak değerlendirilmesi gerektiğini ve TSK'nın yasalar ile kendine düşen görev ve yetkileri kullanmaktan çekinmeyecektir" denilerek hükümet uyarılıyordu.
Son darbe girişiminin elektronik metni "e-muhtıra"da yer alan çarpıcı detaylar ise şu sözlerle aktarıldı: “Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur."
Seçimlere gitmeden önce yaşanan Cumhuriyet mitingleri adı altında darbe çağrısı yapan mitinglere de açıkça destek veren Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt; 12 Nisan'da Cumhurbaşkanı'nın Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Başkomutanı olması sıfatı ile bu seçimlerin kendilerini de yakından ilgilendirdiğini belirtmiş ve seçilecek Cumhurbaşkanı'nın cumhuriyetin temel ilke ve kuralları ile Atatürkçülüğün gereklerine özde bağlı olması gerektiğini bir toplantı düzenleyerek kamuoyuna açıklamıştı.
Bu darbe girişimine dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt kendi yazdığını 2009 yılında katıldığı bir TV programında açıklamış fakat bunun bir muhtıra olmadığını da sözlerine eklemiştir.
TBMM'de 27 Nisan 2007 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi 1. turunun gerçekleştirildiği günün akşamı yayınlanan bildirinin ardından dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ı aramış fakat kendisine ulaşmamıştı. 28 Nisan 2007 günü ise hükümet bildiriye çok sert bir yanıt vermiştir.
Darbe girişimine en sert yanıt..
Açıkça darbe girişimi olan ve 27 Nisan 2007'de saat 23:20'de Genelkurmay'ın internet sitesi konulan bildiriye AK Parti hükümeti sert bir yanıt verdi. Türk demokrasi tarihine geçen adımı Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek basın açıklaması yaptı.
Ayrıca Türk siyasi tarihinde eşine rastlanmayan bir tavır ortaya koyan Recep Tayyip Erdoğan başbakanlığındaki AK Parti hükümeti, daha önceki askeri müdahalelerin ardından hükümetlerin takındığı tavırların aksine muhtırayı sert bir tepkiyle karşıladı. Cemil Çiçek konuşmasında Genelkurmay Başkanı'nın resmi olarak Başbakan'a bağlı olduğunu, görevleri itibarıyla Başbakan'a karşı sorumlu olduğunu belirtti. Hükümetin bildiriye karşı demokrasiye sahip çıkması kamuoyunda büyük destek gördü...
Yaşanan darbe girişimin ardından TBMM'de 27 Nisan 2007 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi 1. turunda toplantı yeter sayısı olan 367 sayısına ulaşılamadığı gerekçesiyle CHP tarafından Anayasa Mahkemesi'ne yapılan itiraz başvurusu 1 Mayıs 2007 tarihinde haklı bulunarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 1. turu iptal edildi. Anayasa Mahkemesi'nin bu kararının ardından AK Parti adayı Abdullah Gül Cumhurbaşkanı adaylığından çekildi.
Yaşanan darbe girişimi ve Anayasa Mahkemesinin Cumhrbaşkanlığı seçimlerinin 1. turunu iptal etmesinin ardından dönemin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 24 Haziran ya da 1 Temmuz tarihinde erken seçime gidileceği açıklamasını yaptı.
Dönemin ana muhalet partisi CHP ise her zaman olduğu gibi darbeci tavrından vazgeçmemiş ve TSk'nin darbe girişimlerini şu sözlerle desteklemişlerdir.Dönemin CHP Genel başkan Yardımcısı Onur Öymen muhtıradan bir gün sonra yaptığı açıklamalarda şunları söyledi: “Genelkurmay’ın tesbitleri bizim tesbitlerimizden farklı değildir. Altına imzamızı atarız. ‘Ne mutlu Türküm diyene’ sözünü kimse küçümseyemez ve bunu küçümseyenleri devletin düşmanı sayarız. Türkiye’yi Atatürk düşmanlarına teslim etmeyeceğiz.”
Dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal: “Bu tablonun değişeceğini meydanlar gösterdi. Müdahaleye uğrayan yönetimlere halk sahip çıkmadı. Halkımız devlet organlarıyla çatışanlara sahip çıkmaz. Bu ortamda mağduriyet yok dayatma var. Anayasa Mahkemesi 367 kararını onaylamazsa ülke çatışmaya gider.”
Dönemin CHP Genel Sekreteri Önder Sav muhtıranın ardından Anayasa Mahkemesi’nin verdiği 367 kararından sonraki yaptığı açıklamada “Gözümüz aydın, Türkiye’nin gözü aydın” sözleriyle anti- demokratik bildiriyi destekledi.
Partiler kadar iş dünyasında da yankı bulan darbe girişimine dönemin TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ da sahip çıktı: “AKP toplumda git gide artan ve TÜSİAD’ın da paylaştığı laik rejimi koruma kaygısını yeterince dikkate almıyor. Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasıyla yaratılan fiili durum demokratik teamüllere uygun değil. Laikliği ve demokrasiyi korumak için bir an önce genel seçimlere gidilmeli.”