RUKEN ÖZALP
İsrail'in 7 Ekim'de Filistin bölgesine başlattığı saldırıların ardından devam eden çatışmalar ve güvenlik endişelerine rağmen, Türkiye'den Kudüs'e düzenlenen turlar belirli değişikliklerle de olsa sürüyor. Savaşa rağmen Kudüs turları organize eden rehber Kubilay Özdemir, KARAR'a verdiği röportajda, değişen güzergâhları, ziyaretçilerin bölgeye olan ilgisini ve Filistinlilerin Türk yöneticilere yönelik duygularını anlattı. Özdemir, özellikle Türkiye-İsrail iş birliğine dair çıkan haberlerin Filistinliler arasında bazı kırgınlıklara yol açtığını ancak genel sevgide bir azalma olmadığını vurguladı.
GÜZERGÂH DEĞİŞTİ: İSRAİL’E THY VE PEGASUS UÇUŞU YOK
Savaş öncesinde Tel Aviv üzerinden gerçekleşen Kudüs turları, hava sahasının kapanması nedeniyle artık Ürdün üzerinden yapıldığını söyleyen Kubilay Özdemir, süreci şu şekilde anlattı:
“7 Ekim’den önce Tel Aviv’deki Ben Gurion Havalimanı'na iniyor, oradan Kudüs'e geçiyorduk. Ancak savaş sonrası THY ve Pegasus uçuşlarını durdurdu. Biz de Ürdün üzerinden Queen Alia Havalimanı'na inmeye başladık. Oradan karayoluyla sınırı geçiyoruz. Girişlerde zaman zaman 7-8 saate kadar bekletilebiliyoruz. Bu rotada Batı Şeria, El Halil, Eriha ve Kudüs programlarımızı sürdürüyoruz.”
Özdemir, güzergahtan çıkarılan Yafa bölgesi için şunları söyledi, “Yafa’da çok sayıda Osmanlı eserleri ve mescitler var. Ancak sahil hattı olduğu için bombardımanlara daha açık. Tel Aviv de İsrail’in en pahalı şehirlerinden biri. Hem güvenlik hem de maliyet açısından Yafa’yı programa dahil etmiyoruz. Talep olursa Hayfa, Akka gibi kuzey bölgelerine yöneliyoruz.”
VİZE SORUNU HAFİFLEDİ
Bir dönem vize sorunları yaşandığını ancak artık sürecin daha kolay işlediğini belirten, Özdemir, “Yerel acenteler ‘Turizm olmazsa olmaz’ diyerek bastırdı. Şu an vize süreci daha rahat ilerliyor,” açıklamasını yaptı.
Ziyaretçi sayılarında savaşın ilk döneminde ciddi bir düşüş yaşansa da ilginin yeniden canlanmaya başladığını söyleyen Özdemir, “Yılda ortalama 30-40 bin Türk Kudüs’e giderken bu rakam 4-5 bine düştü. Yine de soran çok oluyor; ‘Oraya nasıl gidiyorsunuz?’ diye. Aslında Kudüs doğrudan savaşın içinde değil hiçbir zaman olmadı. Sadece ara sıra baskınlar ve gaz bombalarına maruz kalıyoruz ona da alıştık’’ dedi.
‘TÜRKİYE’NİN SAVAŞTA PASİF KALMASI BEKLENMİYORDU’
Özdemir, Türkiye'nin İsrail'le olan ticari ilişkisinin Filistinliler üzerindeki etkisini şu sözlerle anlattı:
“Türkiye-İsrail iş birliğine dair çıkan haberler sonrası Filistinlilerin Türk ziyaretçilere karşı tutumlarında bazı kırgınlıklar oluşsa da, hâlâ Türkleri seviyorlar ama Ankara'nın bu kadar pasif kalacağımızı beklemiyorlardı. ‘Türkler bu değil’ diyorlar. Ama ciddi manada hâlâ sevgi var.”
SAVAŞIN GÖLGESİNDE BİR ZİYARET
Mescid-i Aksa’ya girişlerde ise zaman zaman Türk gruplarına zorluk çıkarıldığını belirten Kudüs rehberi Kubilay Özdemir, “Bazen grupları içeri almıyorlar kapıdan geri çevirebiliyorlar. Bu aslında yeni değil, geçmişte de benzer sorunlar yaşanıyordu.” şeklinde konuştu.
‘GÜVENLİK YOK, İSRAİL YAPMAK İSTERSE YAPAR’
Ziyaretçiler için herhangi özel bir güvenlik önlemi alınmadığını vurgulayan Özdemir, İsrailli askerlerin tavırlarının genellikle olumsuz olduğunun altını çizerek şunları dedi, “Askerler iyi davranmıyor. Zorbalık yapıyorlar. Güvenlik önlemleri alınmıyor. İsrail bir şey yapmak isterse zaten yapar, dolayısıyla önlem de çok anlamlı olmuyor.”
“İSRAİL’İ RAHATSIZ ETMEYE DEVAM ETMELİYİZ”
Kubilay Özdemir, Kudüs ziyaretlerinin turistik bir geziden çok daha fazlası olduğunu vurgulayarak, “Bu sadece bir tur değil. Orada büyük bir insanlık suçu işleniyor. Osmanlı'nın izleri hâlâ canlı. Kudüs, Osmanlı’dan 108 yıl önce çıktı ama hâlâ en çok Osmanlı’nın ruhunu taşıyor. 2-3 günlük ziyaretlerle bile olsa Kudüs’ün boş bırakılmaması lazım. Mescit-i Aksa’da namaz kılmak bile İsrail’i ciddi manada rahatsız ediyor.” yorumunda bulundu.
KUDÜS BİLİNCİ OLUŞTURULMALI
Kubilay Özdemir, Kudüs’ün yalnızca bir coğrafya değil, İslam dünyasının kalbi olduğunu vurgularken, özellikle genç kuşakların bilinçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Bu bağlamda şunları söylüyor:
“Mescid-i Aksa’nın ne olduğunu, Kudüs’ün neden önemli olduğunu önce biz bilmeliyiz. Kudüs bilinci oluşmadıkça ne orası korunur, ne de Filistinli mazlumların sesi duyulur.”
