Almanya'nın başkenti Berlin’de düzenlenen Uluslararası Uygur Kadınları Diyaloğu’nun ardından 80’den fazla Uygur ve kadın hakları örgütü ile 130’un üzerinde aktivist, akademisyen ve siyasetçinin imzasıyla “Uygur Kadın Hakları ve Özgürlüğü İçin Berlin Deklarasyonu” yayımlandı. Deklarasyon, Çin’in Doğu Türkistan’da Uygur kadınlara yönelik uygulamalarını “soykırım niteliğinde devlet politikaları” olarak nitelendirerek uluslararası topluma acil eylem çağrısı yaptı.
Berlin’de 14 Kasım 2025’te açıklanan deklarasyon, Uygur kadınların maruz bırakıldığı sistematik hak ihlallerini belgeleyen en kapsamlı sivil toplum metinlerinden biri olarak değerlendiriliyor. Belgenin imzacıları arasında dünya genelindeki Uygur örgütlerinin yanı sıra kadın hakları platformları, insan hakları savunucuları ve akademisyenler yer aldı.
“UYGUR KADINLARA YÖNELİK ZULÜM, ÇİN’İN SÖMÜRGECİ POLİTİKASININ BİR SONUCU”
Deklarasyonda, 2016 sonrası Çin’in Doğu Türkistan’da yürüttüğü politikaların, özellikle kadınlara yönelik ağır hak ihlallerini derinleştirdiği vurgulandı. Metinde, zorla kısırlaştırma, zorunlu kürtaj, RİA (spiral) uygulamaları, ailelerin parçalanması, toplama kamplarında cinsel işkence, kültürel kimliğin hedef alınması ve Uygur kadınların Han Çinlisi erkeklerle zorla evlendirilmesi gibi uygulamaların “uluslararası hukuk açısından soykırım niteliği taşıdığı” belirtildi.
Belgede ayrıca, en az bir milyon Uygur çocuğunun ailelerinden koparılarak devlet kurumlarına yerleştirilmesi, kadın akademisyen ve entelektüellerin uydurma suçlamalarla uzun hapis cezalarına çarptırılması gibi uygulamalar da “toplumsal yapıyı yok etmeyi amaçlayan sistematik bir devlet stratejisi” olarak tanımlandı.
GÖZETİM TEKNOLOJİLERİYLE BASKI ARTIRILIYOR
Deklarasyon, Çin’in teknolojik gözetim araçlarını Uygur kadınlara yönelik baskının merkezine yerleştirdiğini belirterek biyometrik veri toplama, algoritmik risk puanlaması ve yaygın dijital izlemeyi “bedenlerin, doğurganlığın ve günlük yaşamın kontrol altına alınması için kullanılan mekanizmalar” olarak tanımladı.
Sürgündeki Uygur kadınlara yönelik tehdit ve tacizlerin de “sınır ötesi baskı” olarak devam ettiği vurgulandı.
ULUSLARARASI TOPLUMA 8 MADDELİK ÇAĞRI
Deklarasyon, devletlere, BM’ye, kadın örgütlerine ve teknoloji şirketlerine yönelik kapsamlı bir eylem çağrısı içeriyor. Başlıca talepler şöyle:
1. Zorlayıcı doğum kontrolü ve doğum oranı baskısının soykırım olarak tanınması
Devletlerin, düşen Uygur doğum oranlarını “soykırımın temel unsuru” olarak kabul etmesi ve buna karşı diplomatik–hukuki önlemler alması isteniyor.
2. Birleşmiş Milletler’e bağımsız soruşturma mekanizması kurulması çağrısı
Toplama kamplarında sistematik işkence, kaybolan çocuklar ve cinsel şiddetin araştırılması için özel bir uluslararası mekanizma talep ediliyor.
3. Küresel kadın hareketlerine çağrı
Uygur kadınların maruz kaldığı ihlallerin, “bu çağın en kritik kadın hakları sorunu” olarak ele alınması isteniyor.
4. Gözetim teknolojilerinde suç ortaklığının son bulması
Devletler ve teknoloji şirketleri, Uygur halkını izleyen teknolojilerdeki rollerini sona erdirmeye çağrılıyor.
5. Zorla çalıştırmaya karşı tedarik zinciri yaptırımları
Zorla çalıştırmanın dahil olduğu ürünler için sıkı ithalat yasakları ve şirketlere yaptırım mekanizmaları öneriliyor.
6. Sığınma ve aile birleşimi süreçlerinin kolaylaştırılması
Sürgündeki Uygur kadınların korunması için demokratik ülkelere sorumluluk çağrısı yapılıyor.
7. Çin’in Doğu Türkistan’daki sömürgeci politikalarının tanınması
1949 sonrası uygulanan politikaların “sistematik sömürgeleştirme” olarak tanınması isteniyor.
8. Uygur Kadın Ağı’nın güçlendirilmesi
Küresel bir savunuculuk platformu olarak Uygur kadın örgütlerinin uluslararası işbirliğini artırması hedefleniyor.
“UYGUR KADINLARININ HAKLARI ANCAK ÖZGÜR VE BAĞIMSIZ DOĞU TÜRKİSTAN’DA TANINABİLİR”
Deklarasyonun sonunda, Uygur kadınlarının haklarının korunmasının aynı zamanda kültürel varoluş, aile bütünlüğü ve ulusal kimliğin devamı için hayati olduğu vurgulandı. Belge, “Uygur kadınlarının hakları ancak özgür ve bağımsız bir Doğu Türkistan’da tam anlamıyla güvence altına alınabilir” ifadeleriyle sona eriyor.
GENİŞ KATILIMLI İMZACI LİSTESİ
Deklarasyon, dünya genelinde onlarca Uygur kurumunun yanı sıra Türkiye, Avrupa ve Kuzey Amerika’dan kadın örgütleri, akademisyenler, aktivistler ve parlamenterlerin de yer aldığı geniş bir imzacı listesi içeriyor. Türkiye’den iki milletvekili ve Kadın Dernekleri Federasyonu da imzacılar arasında bulunuyor.
