Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, TBMM’de düzenlenen grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü anarak başlayan Arıkan, öğretmenlere yönelik statü ve hak farklılıklarının “süratle giderilmesi gereken bir adaletsizlik” olduğunu belirtti.
Arıkan, kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmen ayrımının öğretmenler odasında yan yana duran eğitimcileri farklı kategorilere ayırdığını söyleyerek, özel sektör öğretmenlerinin taleplerini de yeniden dile getirdi. Atanamayan öğretmenler, mülakat mağdurları ve KHK’lı öğretmenlerin mücadelesini desteklediklerini ifade etti.
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE AYNI ZAMANDA ADALET TALEBİDİR”
Konuşmasının ana bölümünde “Terörsüz Türkiye” sürecine değinen Arıkan, Saadet Partisi’nin hem Türkiye’de hem dünyada barış ve adalet için mücadele eden bir hareket olduğunu belirtti. Partisinin ırkçılık, mezhepçilik ve bölgecilikle yan yana gelemeyeceğini vurgulayan Arıkan, bölgede barışın ancak “kan dökerek değil, dil dökerek ve ter dökerek” mümkün olacağını söyledi.
Komşu Suriye’deki çok katmanlı yapıdan örnek veren Arıkan, bölgede farklı toplulukların ABD ve İsrail ile temas hâlinde olduğunu, “kadim komşuların birbirleriyle masaya ancak bu iki aktör aracılığıyla oturduğunu” ifade etti.
İKTİDARA 5 MADDELİK ÇAĞRI
Arıkan, Milli Dayanışma ve Demokrasi Komisyonu’nda yer almalarının nedenini “barış ve adalet arayışı” olarak açıklarken, hükümete şu çağrıyı yaptı:
“Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarını tanıyın.”
“Kürt Meselesinin çözümünde somut adımlar atın.”
“Kayyım uygulamasına son verin.”
“KHK, harp okulu öğrencileri ve barış akademisyenleri dahil tüm mağduriyetleri giderin.”
“Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Can Atalay’ın özgürlüklerini iade edin.”
Arıkan, bu adımların atılması için “ada seferlerine” gerek olmadığını vurgulayarak, “Türkiye’nin gerçek bir hukuk devleti olması için hangi adaya gitmek gerekir?” diye sordu.
“İMRALI KONUŞULURKEN ÜLKENİN GERÇEK SORUNLARI GÖRÜNMEZ HÂLE GELİYOR”
Saadet lideri, sürecin yürütülme biçimini eleştirerek şunları kaydetti:
“İmralı konuşulurken Türkiye'nin ekonomik krizi, gelir dağılımındaki uçurum, yoksulluk ve çürümüş düzen sessizce rafa kaldırılıyor.”
Arıkan, artan eşitsizlik, işçi ve üreticilerin yaşadığı zorluklar, gıda zehirlenmeleri, genç işçilerin güvencesiz çalıştırılması, bankaların tüketici kredilerinden elde ettiği kârlar ve zenginleşen azınlıkların servet artışına dikkat çekti.
“HALK SAĞLIĞI SİSTEMİ ÇÖKTÜ; DENETİMSİZLİK FELAKET GETİRİYOR”
Son bir haftada yaşanan gıda zehirlenmelerini, Böcek Ailesi’nin alüminyum fosfit nedeniyle yaşamını yitirmesini ve cezaevinde meydana gelen toplu zehirlenme olaylarını örnek gösteren Arıkan, “Bu vakalar münferit değil; denetimsiz bırakılan kamu yönetiminin ve ehliyetsiz kadroların sonucudur” dedi.
“BU ÜLKENİN ÜCRETİNİ JP MORGAN MI BELİRLEYECEK?”
Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantıları öncesinde iktidarın yaklaşımını eleştiren Arıkan, uluslararası piyasa analizlerinde dile getirilen yüzde 20–25 zam beklentilerine atıf yaparak:
“Bu ülkenin asgari ücretini Mehmet Şimşek mi belirleyecek, Morgan Stanley mi? Türkiye'nin ücret politikası Londra’daki lobilerin değil, Anadolu’daki esnafın ihtiyacına göre belirlenmelidir” ifadelerini kullandı.
Arıkan, dört talebi sıraladı:
Komisyonun demokratik bir yapıya kavuşturulması
Asgari ücretin insan onuruna yaraşır seviyeye yükseltilmesi
İşveren üzerindeki vergi yükünün makul seviyeye çekilmesi
Asgari ücret altında hiçbir çalışanın çalıştırılmaması
“HALKIN YAŞADIĞIYLA İKTİDARIN ANLATTIĞI ARASINDA UÇURUM VAR”
Kabine üyelerinin ekonomik tabloya, dış politikaya ve sosyal politikalara ilişkin açıklamalarını eleştiren Arıkan, bunların toplumun gerçekleriyle örtüşmediğini savundu.
“İnsanımız geçinemediği için ışık hızında tutuklanırken, bakan anlatılarında vadiler dolusu hazine akıyor” dedi.
Arıkan, ülkedeki çürümüşlüğün sistemsel olduğunu savunarak şunları söyledi:
“Biz bu ülkeye yeniden adalet, yeniden liyakat, yeniden ahlak ve yeniden üretim hâkim olsun diye mücadele ediyoruz. Türkiye’yi bu kokuşmuş düzenden çekip çıkaracağız.”
İSRAİL VE ATEŞKES İHLALLERİ: “497 İHLAL, 342 KAYIP”
İsrail’in 10 Ekim’den bu yana yürürlükte olan ateşkesi yüzlerce kez ihlal ettiğini söyleyen Arıkan, Batı Şeria’daki zorla yerinden etmeleri hatırlatarak, “Tek bir insanı haksız yere öldürmeyi tüm insanlığın ölümü sayan bir inancın mensuplarıyız” dedi.
“TRUMP’TAN BARIŞ GÜVERCİNİ ÇIKMAZ”
BM Güvenlik Konseyi’nin kabul ettiği yeni “Barış Planı”nın uygulanması için kurulacak kurulun başına Donald Trump’ın getirilmesinin öngörülmesini eleştiren Arıkan, bunun “tilkiyi kümese bekçi yapmak” olduğunu söyledi.
“Trump’ın Ukrayna için önerdiği toprak terki yaklaşımı barış değil, zorla sınır değiştirmedir” ifadelerini kullandı.
Pakistan ve Malezya temaslarını aktaran Arıkan, İslam dünyasının kendi iç birliğini kurmasının önemine dikkat çekti:
“Bölgemizi ilgilendiren kararlar Washington’da değil Ankara’da alınmalıdır.”
Konuşmasını bu sözlerle sonlandıran Arıkan, Türkiye’nin ve dünyanın “adil bir düzen” arayışında olduğunu belirtti.
