İmamoğlu'na verilen İnsan Hakları Onur Ödülü Töreni'nde konuşan Özel: Bizi seven arkamızdan gelsin

İmamoğlu'na verilen İnsan Hakları Onur Ödülü Töreni'nde konuşan Özel: Bizi seven arkamızdan gelsin

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde düzenlenen törende, 2025 İnsan Hakları Onur Ödülü’nün Ekrem İmamoğlu’na verilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, 19 Mart sürecini değerlendirdi. 'Mutlaka kazanacağız' diyen Özel, bizi seven arkamızdan gelsin çağrısında bulundu.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Sosyal Demokrasi Derneği’nin 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle düzenlediği ödül törenine katıldı. Törende, Silivri Cezaevinde tutulan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na 2025 Yılı İnsan Hakları Onur Ödülü verildi. Özel, törende yaptığı konuşmada Türkiye’de yaşanan hak ihlalleri ve siyasi süreçler hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Özel, konuşmasında Ekrem İmamoğlu’nun seçimlerdeki başarıları ve karşılaştığı engellemeleri hatırlatarak, Cumhuriyet’in getirdiği sandıkla seçilmiş kişilere yönelik uygulanan baskılara dikkat çekti. Türkiye’de yargı bağımsızlığının ve adil yargılanma hakkının ciddi şekilde ihlal edildiğini belirten Özel, avukatlara ve tutuklulara yönelik uygulanan baskıları ele aldı. Ayrıca, halka ve partililere demokrasiye sahip çıkma çağrısı yapan Özel, 110 bin kişinin katıldığı Saraçhane eylemi örneğini vererek vatandaşların desteğinin önemine vurgu yaptı.

"EKREM BAŞKAN TÜM ENGELLEMERE RAĞMEN HİZMETLERİNE DEVAM ETTİ"

Özel, törende yaptığı konuşmada, bu yılki ödülün Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirirken, bu kararın kendisini duygulandırdığını da ifade etti. Özel, 2025 yılında, Cumhuriyet’in 102. yılında hâlâ seçimle gelenlerin meşruiyetinin tartışılmasının üzücü olduğunu belirtti. İmamoğlu’nun siyasi kariyerine Beylikdüzü’nde ilçe başkanlığıyla başladığını, ardından belediye başkanlığını kazandığını ve büyükşehir belediye başkanı seçildiğini hatırlatan Özel, bu başarının hazmedilemediğini ve seçimlerin iptal edildiğini söyledi. Ancak İmamoğlu’nun ikinci seçimde 806 bin oy farkla yeniden kazandığını vurgulayan Özel, beş yıl boyunca engellemelere rağmen hizmet ettiğini, kamuoyunda yüzde 60’ları aşan beğeni oranlarına ulaştığını belirtti. Özel, “Bu bir zafer değildir, kazananı biziz, kaybedeni olmayan bir gecedeyiz” sözleriyle o geceyi hatırlatarak, CHP’li belediyelerin bu bilinçle çalıştığını ve halkın güvenini kazandığını ifade etti.

“O SANDIĞIN KENDİLERİNİ GÖTÜRECEĞİNİ GÖRDÜLER”

Özgür Özel, konuşmasında Türkiye’deki siyasi sürece ve Ekrem İmamoğlu’na yönelik baskılara dikkat çekti.

23 yıl önce iktidara gelenler, Cumhuriyet’in armağanı sandıkla bu görevlere gelenler o sandığın kendisini götüreceğini ve Ekrem İmamoğlu’nun kendilerini dördüncü kez yeneceğini görünce, bu sefer yıllar önce bindikleri demokrasi treninden inerek bir sivil darbeye girişmişler. Biz İstanbul’a yapılan bir siyasi atamada, yani buradaki bir bakan yardımcısının İstanbul’a başsavcı sıfatıyla atandığında zaten bir şeyler olacağını anlamıştık, hepiniz anlamıştınız. Sonra 20 yıl öncesinden işe, 20 yıl öncesinden özel hayata, komşuluk ilişkilerine dair başlayan saldırılar, yaklaşmakta olan bir haysiyet cellatlığının işaretlerini gösteriyordu.

Geçen yıl şubat ayında bu durumun bir darbe mekanizması olduğunu öngördüklerini ifade eden Özel, "Ama bu darbe, bu sefer her zamanki gibi birilerinin iktidara yaptığı bir darbe değil. Bugünün iktidarının yarının iktidarına, bugünün Cumhurbaşkanı’nın yarının Cumhurbaşkanı’na giriştiği bir darbe ile karşı karşıyayız. Türkiye bundan çok şey kaybeder. Sakın ha sakın, böyle bir şeye kalkışmayın’ demiştik. Ekrem Başkan kendi cesareti ve kararlılığıyla, partimiz kendi stratejik aklıyla bu üzerimize gelen saldırıya karşı ‘Madem öyle. Korktuğunuz bellidir, Ekrem Başkan Cumhurbaşkanı adayıdır’ der, onu Cumhurbaşkanı adayı ilan edebilirdik.” ifadelerini kullandı.

"CUMHURBAŞKANI YAPTIRMAMAK İÇİN HER YOLU DENİYORLAR"

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik yürütülen soruşturmaların siyasi gerekçeli olduğunu belirten Özel, "Ekrem Başkan’ın aday olduğu gün diplomasının iptali için başvuruda bulundular. Yani açıkça söylemek istiyorum ki rejim neyi hedeflediğini biliyor. Hiç utanması, sıkılması yok. Diyor ki ‘Biz onu Cumhurbaşkanı Adayı yaptırmayacağız. Bunun için her yolu deneyeceğiz." dedi.

31 yıl önce alınmış diplomayı verenlere iptal ettiremediler, İstanbul Üniversitesi’nin İşletme bölümünün yönetim kuruluna. ‘Yedide dördü bulamazsanız, bir gün önceden haberimiz olsun’ demişler. ‘İki garanti, üç belki, dört zor’ cevabını alınca ki önceden buna direnen dekanı da istifa ettirmişlerdi. Bir gece önce, 18 Mart gecesinde görevi ring servislerini düzenlemek, üniversitenin duvarlarını boyamak, çöpleri toplamak, yemekhaneye erzak satın almak olan yani akademik bir görevi olmayan bir kurulu toplayıp yetkisiz bir şekilde diplomasını iptal ettirdiler. Ertesi sabah biraz önce kendisini millete emanet eden Dilek Hanım’ın çektiği cep telefonu görüntüleri varken, kapısına binlerce polisle gittiler, aldılar ve götürdüler. Tarih, 19 Mart. Türkiye’de tutukluluk, gözaltı süresi uygulayabileceği dört gün. Dört gün sonrası, 23 Mart. Bizim ön seçim günümüz. Utanması, sıkılması, çekinmesi yok; meydan okuyor rejim. Diyor ki ‘Biz dün diplomayı iptal ettik. Bugün onu aldık. Dört gün tutacağız, siz bu ön seçimi yapmayacaksınız.’”

"O İLK GECE GELEN 110 BİN KİŞİYE DEMOKRASİ MADALYASI VERECEĞİZ"

Biz çağırdık, onlar yasakladılar. Biz çağırdık, onlar yasakladılar. Tarihi yarımadada metroları kapattılar, otobüsleri yasakladılar. Yedi kilometre ileriden zincirler çektiler. Vapurları bağladılar, köprüleri kaldırdılar. Ama İstanbul Üniversitesi’nin, Cumhuriyet Halk Partililerin, sonra buluştuklarında 5 - 10 bin kişi olan bu iki kitlenin sosyal medya çağrıları ile o gece oranın 110 bin kişi olmasına engel olamadılar.

Sosyal Demokrasi Derneği Demokrasi Ödülü verecek olursak, ben teklif edeceğim ve madalyanın parasını da milletvekillerinden ben toplayacağım. O ilk gece gelen 110 bin kişiye o madalyadan bir tane vereceğim. Emin olun, seçimi kazandığımız akşam Ankara’da 2 milyon kişi sokakta olacak, İstanbul’da 7 milyon kişi sokakta olacak. Ama o 110 bin kişiye çok şey borçluyuz. İlk gece Mansur Başkan, Hüseyin Başkan, il başkanımız, bütün arkadaşlarımız sokaktaydı. ODTÜ’lü öğrenciler bariyerleri yıktılar ve geldiler.

"DEMİRTAŞ VE YÜKSEKDAĞ’IN HALA İÇERİDE "

Özel, Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekerek, mevcut dönemin bu ihlallerin en yoğun yaşandığı dönemlerden biri olduğunu savundu. Geçmişte HDP Eş Genel Başkanlarına yönelik eş zamanlı operasyonları hatırlatan Özel, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın yaklaşık dokuz yıldır cezaevinde bulunduğunu vurguladı.

"İDDİANAMENİN BOŞ OLDUĞUNU GÖRÜNCE CANLI YAYINDAN GERİ ADIM ATTILAR"

“Öyle bir sürecin noktasına geldik ki, biz yaz boyunca ‘İddianame çıksın, biz bu iddianame ile yargılanmayacağız. Bu yalancıları, bu iftiracıları yargılayacağız’ diyorduk. O sıralarda biz meydan okuyorduk, ‘Merak etmeyin, iddianame çıksın birbirinizin yüzünüze bakamayacaksınız’ diyorlardı. İddianame çıktı, biz birbirimizin yüzüne bakıyoruz. Şimdiye kadar yaptığımız, yarın 74’üncüsü yapacağımız eylemlerle 11 milyon kişinin içine de karıştık, yüzüne de baktık, gözüne de baktık. Ama dün bütçe görüşmelerinde iddianameyi savunabilecek bir kişi çıkmadı karşımıza. Bir takım şarlatanlıklar yapılmaya çalışıldı, ellerine yüzlerine bulaştırıldı. Ama şöyle bir şey gördü bütün Türkiye. Örneğin bundan beş gün önce oylama yapıldı, yazın ‘TRT’den yayın istiyoruz’ deyince, ‘Hodri meydan, verin TRT’den, destekliyorum’ diyenler, ‘O destekliyorsa ben de destekliyorum’ diyenler, ‘Canlı yayın’ dediğinizde hep birlikte ellerini kaldırdılar, ‘Aman ha canlı yayın olmasın’ dediler. Erdoğan iddianame çıkmadan bir hafta önce kükrüyordu. İddianame çıktı, arkasında durmuyor. Devlet Bey bu iddianameyi çok kuvvetli bekliyorlardı, kanıtlar olmayınca canlı yayına milletvekillerine oy verdirtmedi. AK Partililer dünden razı bu işler canlı yayınlanmasın diye. Ve şimdi biz yargılama için gün bekliyoruz bir taraftan.”

"İYİ SAVUNMA HAZIRLAYAN BÜTÜN AVUKATLARI İÇERİ ATIYORLAR"

Adil yargılanma hakkı, başta savunmanın özgürlüğünü içerir. İyi savunma hazırlayan bütün avukatları alıp içeri atıyorlar. Bir; o çalışkan ve becerikli, yetenekli, konuya hakim avukattan kurtuluyorlar. İki; görev verilecek yeni avukata gözdağı veriyorlar. ‘Eğer dört elle bu işe sarılırsan, iki elim yakanda, seni de atarım Silivri’ye’ diyorlar. Diğer yandan tanıkların özgürce ifade vermeleri lazım. İnsanları önce alıp içeri atıyorlar olur olmaz bir sebepten. Sonra ona diyorlar, ‘Çocuklar kaç yaşında?’ ‘12 yaşında.’ ‘Baba?’ ‘Ayrıyız.’ ‘Kim bakacak ona?’ ‘86 yaşındaki anneanne.’ ‘Hay Allah ya sen evladının yanına gitsene. Niye gidiyorsun buradan Silivri’ye?’ ‘Nasıl gideyim?’ ‘Bu kağıdı imzalarsan gidersin.’ O kağıtta ne var? Ekrem Başkan’a ve arkadaşlarımıza iftira var. O kağıda imza atmayanlar var, bilhassa kadın tutuklular.

Burada kadın tutuklulara ve onların gösterdiği gerçekten dirence, gerçekten ayrılmamaya ve adalete ve insanlık onuruna saygının önünde bir kez daha eğiliyorum. Beş kadın tutukluya; kimini küçük çocuğuyla, kimini iki kızı, biri yurt dışında biri burada okuyan kızıyla, kimi yaşlı annesiyle, kimi sağlığıyla, kimi çocuğunun sağlığıyla tehdit edildi. Diyor ki ‘Yo ben görmediğimi söyleyemem.’ ‘O zaman sana iyi yolculuklar.’ Yazık sanıyor ki o da Çağlayan’dan Silivri’ye gidecek ‘İyi yolculuklar’ deyince. ‘Sağ olun efendim’ diyor. Silivri’ye gidiyor, ‘Doktora gideceksin.’ ‘Hasta değilim’ diyor, ‘Seyahatin var.’ Çünkü ertesi sabah sevki var. Nereye gidecek? Afyon’a gidecek. Nereye gidecek? İzmir’e gidecek. Nereye gidecek? İzmir’e gidecek. Nereye gidecek? Gebze’ye gidecek. Ailesinden uzak, çocuklarından uzak, 28 kişilik koğuşa 40’ncı kişi olarak. Adli hükümlülerin yanında. Ve aylardır oralarda bu zulümler sürüyor. Şimdi burada bir buna direnenlerin uğradığı hak ihlali var. Bir de direnmeyenlerin attığı imzayla, imzaya muhatap diğer kişilerin uğradığı hak ihlali var.

“BİZİ SEVEN ARKAMIZDAN GELSİN”

“Eninde sonunda başaracağız. Bu başarıldığında bizimle birlikte, Sami Doğan’dan demokrasi ve mücadele madalyası hak edenlerden mi olacaksın? Yoksa ‘O pijamayla evde oturuyordu’ diyeceklerimizden mi olacaksın? Bunun için herkesi, bu zulme ortak olmak istemeyen herkesi her türlü direnişe davet ediyorum. Biz kimseyi gelip de polisle, askerle çatışmaya davet etmiyoruz zaten. Biz meşru meydanlarda kalabalık olmaya davet ediyoruz, çok olmaya devam ediyoruz. 10 bin kişi başka bir şey, 100 bin kişi başka bir şey, 1 milyon kişi bambaşka bir şey. Gitgide güçlenmek, kalabalıklaşmak, günü geldiğinde toplanmak, günü geldiğinde sandığa el uzatan olursa o sandığa uzanan elleri hep birlikte geri püskürtmek için size ihtiyacımız var. ‘Özgür Başkanım seni çok seviyorum. Selam söyle, Ekrem Başkan’a. Onu çok seviyorum.’ Öyle sözle sevme, elle sevme dönemi bitti. Kimse beni öyle sevmesin. Bizi seven arkamızdan gelsin. Teşekkür ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.”

YORUMLAR
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN