[Karar]
YRD. DOÇ. DR. RAMAZAN GÜREL
İslam’ın hem bireysel hem de toplumsal manada hayata geçirmeyi hedeflediği en temel değerlerden birisi adâlettir. Adalet erdemi temelde, “doğruluk, hak ve denge” kavramları merkezinde şekillenen bir değerdir.
Sosyal ahlakı, sosyal yapıyı ve sosyal hayatı ayakta tutan olmazsa olmaz erdemlerin başında adalet değeri gelmektedir. Adâlet, istikrarlı bir doğruluk ile hayat bulan ruhsal denge ve ahlâkî olgunluktur.
Daima her hususta aşırılıklardan uzak olmayı, dengeli ve uyumlu bir hayat tarzını ön görür. Kur’an-ı Kerîm’de adâlet değerinden mahrum olan kişi dilsiz, âciz ve hiçbir işe yaramayan bir köleye benzetilerek böyle birinin, adâlet erdemini kazanım haline getirmiş ve buna bağlı olarak doğru yolu bulmuş olanla bir tutulamayacağı bildirilmiş (Nahl, 76), böylece adâletin bir olgunluk göstergesi, kemal derecesi olduğuna vurgu yapılmıştır. Ayrıca adalet değeriyle takva özelliğine ulaşma arasında sıkı bir bağ olduğuna da ayetlerde dikkat çekilmektedir (Maide, 8). Böylesine yüce bir fazilet olarak Kur’an’da bize tanıtılan adalet değeri, hayatımızın her aşamasında gerek kendimizle gerekse diğer insanlarla ilişkilerimizde göz önünde bulundurmamız gereken en temel değerlerden birisi olmalıdır.
AKLIN GEREĞİ
Bireysel ve sosyal ahlakın ve hayatın vazgeçilmezi olan adalet değeri zedelendiği zaman toplumsal akıl devre dışı kalacaktır. Aklın gereği adaletli olmaktır ve adalet değerini ihmal edenler akla uygun hareket etmemekte, aklın gereğini yerine getirmemektedirler. Adaletin hayat bulduğu toplumlarda barış ve güven filizlenecek, Kur’an’ın öngördüğü huzur ortamı sağlanacaktır.
Yüce Allah, adalet değerini ayaklar altına almanın cezasının ağır olacağını haber vermekte, toplumun üzerine oturduğu temel değerlerden olan adalet konusunda titiz olmamız için bizi uyarmaktadır. Eğitim-öğretime dair uygulamalar bu bilince sahip ve adalet değeriyle şahsiyetini şekillendirmiş bireyler yetiştirmeyi amaçlamalıdır.
