Planlama yok yalanlama çok

Planlama yok yalanlama çok

Savaş gıda güvenliğini stratejik hale getirince başkentler acil kriz senaryoları hazırladı. Türkiye’de ise süreç ‘Felaket kapıda’ uyarılarına rağmen ‘Hiçbir üründe eksiğimiz yok’ yalanlamalarından ileri gitmedi. Ancak şekerde, ayçiçeğinde yaşanan sıkıntılar durumun böyle olmadığını gösterdi. Son olarak buğday ithalatıyla ilgili açıklama kafa karıştırdı. Tarım ve gıda alanında asıl riskin ‘plansız yönetim’ olduğu ortaya çıktı.

Küresel buğday ihtiyacının üçte birini karşılayan Rusya ve Ukrayna’nın üretimi sekteye uğrayınca dünya ‘B planı’ hazırladı. Türkiye’de ise sorunlara savaş riski eklenmesine rağmen gerekli adımlar atılmadı. Üretim maliyetleri fırlayınca 700 bin çiftçi tarlayı terk etti. Hindistan’dan ithal buğday iddiasını ise bakanlık yalanladı ancak CHP’li Ayhan Barut “Özel şirket 55 bin ton getirtti. Üründe ‘Hint sürmesi hastalığı bulundu” dedi.

DEVLETİN 20 YILDIR HANGİ ÜRÜNÜN NE KADAR EKİLDİĞİNDEN HABERİ YOK

Yaşanan tablo karşısında hükümetten gelen ‘Bulduğunuz yere ekin’ çıkışları plansızlığı yansıttı. Hangi ürünün ne kadar ekildiğini gösteren sayımın 20 yıldır yapılmaması devletin bir yol haritası olmadığını ortaya koydu. “5 milyon hektar alan ekilemez halde” uyarıları yapıldı. Günlük çözümlerle gelinen noktada rekolte beklentisinin olmaması, üretimi artıracak önlem alınmaması gelecek yıllara ilişkin endişeleri artırdı.

TARIMDA POLİTİKA YOK İTHALAT ÇOK

Pandemi ve savaşla birlikte başlayan tarım krizi tüm dünyada büyümeye devam ederken, ülkeler bu tablo için şimdiden çalışmaya başladı. Türkiye ise gerçekleşen tüm uyarılara rağmen ‘kendi kendimize yeten bir ülkeyiz eksiğimiz yok’ diyor. İçeride üretimi arttırmak yerine ithalata dayanan politikalar tamamen plansızlığı işaret ederken, maliyetin altında ezilen çiftçi tarladan çıktı. Çözüm ise hala ithalatta aranıyor.

Dünyada yaşanan tarım krizi, ülke ekonomilerini olumsuz etkileyemeye başlarken yeni sorunları da ortaya çıkarıyor. Özellikle Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte başlayan savaş süreci, başta buğday olmak üzere birçok gıda ürününün sevkiyatlarını sekteye uğrattı. Buğday arzları konusunda birçok ülke sorun yaşarken, Çin ve Hindistan’ın ihracat yasakları küresel gıda piyasalarını harekete geçirdi. Dün de Rusya pirinç ihracatını yasaklayacaklarını açıkladı. Öte yandan verilere göre, Türkiye yılda 27.6 milyon ton buğday tüketiyor. Geçen yıl bunun 8.2 milyon tonunu ithal ettiğini paylaşan TÜİK verileri, bu yıl için de 19.5 milyon ton buğday hasadı karşısında en az 8.5 milyon ton buğday bulmamamız gerektiğini ortaya koyuyor. Bu yüzden içerdeki buğday açığı da her ne kadar yetiyor denilse de yetersiz olduğu verilerle açıklanıyor. İçeride üretimi arttırmak yerine ithalata dayanan politikalarla geçtiğimiz ay Hindistan’dan buğday ithalatı yapıldığı iddiaları ortaya atılmıştı. Tarım ve Orman Bakanlığı, Türkiye’nin bu süreçte Hindistan’dan herhangi bir buğday talebi olmadığı belirtildi. Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, ithalatın gerçekleştiğine dair belgeyi sosyal medya hesabından paylaştı. Ekber, özel sektörün Hindistan’dan ithal ettiği buğdayın analizlerinde ‘Hint Sürmesi’ hastalığı çıkınca ülkeye sokulmadığını belirtti.

Türkiye’nin bu krizi en rahat atlatacak ülkelerden biri olduğu görülürken, ülkedeki yanlış tarım politikaları tam tersi bir tablo çiziyor. Son zamanlarda tarımda gittikçe artan ithalat dikkat çekerken, yaşanan sorunlara çözüm ağırlıklı olarak ithalatta aranıyor. Tarladaki maliyet artışları çiftçiyi gün geçtikçe tarımdan küstürürken, üretimi yapan da mazot ve elektrik fiyatlarıyla zaten kâr etmediğini söylüyor. Hayvancılıkta da tablo çok farklı değil. Süt inekleri bile artık kesime giderken, üretici ne et ne de süt fiyatlarından memnun. Yem fiyatlarının durmadığını anlatan üreticiler, neredeyse 250 liranın altında 50 kilogramlık yemin kalmadığını belirtti. Gelinen bu noktada Hükümet’in tarım politikasında aldığı kararlar yetersiz kalıyor.

SORUNLARA ÇÖZÜMLER KISA SÜRELİ

Artan nüfusla birlikte gıda ihtiyaçları da karşılanamamaya başladı. Üretim ve verimin artırılması ve tarımsal üretimlerde yeterlilik düzeyinin yükseltilmesi için destekler çok önemli. Tarımda kullanılan yeni teknolojilerin de üreticiye anlatılması, tanıtılması ve gerekirse imkanı olmayanlara rağmen katkı sağlanması bu desteklerin başında geliyor. Ülke genelinde yaşanan sorunlara kısa süreli çözümler sunan Hükümet yetkilileri, bunun aslında bir çözüm olmayacağının da bilincindeydi. Dalgalanmalar karşısında hemen ortaya ithalat sopası çıkarken, bir dönemde tanzim satış noktalarıyla birkaç ay ucuza sebze satışı yapılmıştı. Tabloya bakıldığında uygulanan tarım politikalarının sadece sorun çözmek değil günü kurtarmak adına olduğu aşikar.

BAKANLIK HİNDİSTAN’DAN İTHALAT HABERİNİ YALANLADI

Tarım ve Orman Bakanlığı, bazı basın ve yayın organlarında yer alan, Türkiye’nin Hindistan’dan buğday ithal ettiğine dair iddialara ilişkin açıklama yaptı. Hindistan’ın, aşırı sıcaklar nedeniyle buğday ihracatını yasaklaması, Ukrayna ve Rusya’dan da buğday alınamadığı için Türkiye’de buğday krizi yaşanacağı ve ekmek fiyatlarının yükseleceğine ilişkin haberlerin de doğru olmadığı ifade edildi. Türkiye’nin bu süreçte Hindistan’dan herhangi bir buğday talebi olmadığı belirtildi, “Buğday ithalatı, büyük çoğunlukla buğday mamulleri ihracatı amacıyla yapılmaktadır” denildi. 2021 yılında 2,44 milyar dolarlık buğday ithalatına karşılık 3,23 milyar dolarlık buğday mamulleri ihracatı yapılarak, buğdayda dış ticaret fazlası elde edildiği vurgulandı. Türkiye’nin Hububat ve baklagil piyasasında dünyanın en önemli ülkelerinden biri olduğuna dikkat çekildi. Açıklamaya göre, 2021 yılında kuru fasulye üretiminde tüm zamanların rekoru kırıldı. Türkiye dünya un ihracatında birinci, makarna ihracatında ise ikinci sırada yer aldı. Türkiye’nin buğday mamulleri üretiminde de başı çektiği, nohut üretiminde dünyada ikinci, mercimek üretiminde de dördüncü sırada olduğu bilgisi paylaşıldı.

ALMADIK DENİLDİ BELGE ORTAYA ÇIKTI

Tarım ve Orman Bakanlığı, Hindistan’dan 50 bin ton buğday ithalatı yapıldığına yönelik iddiaları yalanlamıştı. Bakanlık, Türkiye’nin ayrıca 25 milyar dolar tarım ve gıda ürünleri dış satımıyla net ihracatçı ülke olduğunu belirttiği açıklamada “Ülkemizin Hindistan’dan herhangi bir buğday talebi olmamıştır. Ayrıca Toprak Mahsulleri Ofisi ithalat ihalelerinde Hindistan menşeli bir ürün için teklif de almamıştır” denilmişti. Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, ithalatın gerçekleştiğine dair belgeyi sosyal medya hesabından paylaştı. Yıldırım, özel sektörün Hindistan’dan ithal ettiği buğdayın analizlerinde ‘Hint Sürmesi’ hastalığı çıkınca ülkeye sokulmadığını belirtti.

TMO ÖZEL FARKETMEZ 55 BİN TON ALINDI

HP Adana Milletvekili Ayhan Barut, Çukurova bölgesinde bir buğday tarlasında açıklama yaptı. Daha önce Hindistan’dan buğday ithal edildiğini söylediklerini, ancak AK Parti iktidarının yalanladığını kaydeden Barut, ithalata ilişkin bir belge paylaştı. Belgeye göre Ceyhan’da özel bir şirketin limanında Hindistan’dan ithal edilen 55 bin ton buğday yüklü geminin boşaltma işlemi için beklediğini kaydeden Barut, bu buğdayın da hastalık taşıdığı iddialarının bulunduğunu söyledi. Barut, şöyle konuştu: “Limanda indirilmeyi bekleyen bu buğdayın da ‘Hint sürmesi’ adı altında hastalıklı olduğu söyleniyor. Eğer varsa bu bulaşıcı bir hastalıktır. Yönetmeliğe göre de ülkesine derhal geri göndermesi gerekmektedir. TMO yerine özel bir şirketin aracılığıyla ithalat yaptırılmış olması hiçbir şeyi değiştirmez. Sonuçta bu ülkeye 55 bin ton buğday ithalatı yapılmıştır. Buradaki iç üretimimize en büyük darbedir, en büyük haksızlıktır. Bu hastalıklı ithal buğdayı derhal geri gönderin. Kendi üreticimizi destekleyin.”

31.jpg

‘ŞEKERİN ÇÖZÜMÜ YİNE SINIR DIŞINDA ARANIYOR’

Tarım ve Orman Bakanlığı, önceki gün piyasa dengelerinin sağlanması ve spekülasyonların önlenmesi amacıyla şekerli mamul üreten imalatçılara şeker için tarife kontenjanı açılarak ithalat yetkisi verilmesi için çalışma başlatıldığını açıklamıştı. O açıklamanın ardından ithalatta kota ve tarife kontenjanı hakkında karar çerçevesinde şeker ithalatına 400,000 tona kadar sıfır vergili tarife kontenjanı tanımlandı. Resmi Gazete’de yayımlanan karar kapsamında, kamış veya pancar şekeri ithalatında, 400,000 tona kadar gümrük vergisi sıfır olarak uygulanacak. Karar kapsamında yapılacak ithalat Ticaret Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenecek ithal lisansıyla mümkün olabilecek. Türkiye’de yurtiçi şeker üretimi a ve b kotası adı verilen bir sistemle düzenleniyor ve üreticilere dağıtılıyor. Bu kotalar dışında üretilen ve yurtiçinde pazarlanamayan şekerler c şekeri olarak adlandırılıyor.

‘TEK DOĞRU GİRDİ MALİYETLERİNE ÖNLEM ALMAK’

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, AK Parti iktidarının fahiş fiyatların ve stokçuluğun önleneceği yönündeki açıklamalarının yalnızca dilek ve temennilerde kaldığını, çözümden çok algıyla kamuoyu oluşturmaya çalıştığını vurguladı. Gürer, “Bir tek doğru vardır; üreticinin girdi maliyetlerini düşürüp onun ürününün değer bulmasını sağlayacak şartları yaratmaktır. Nakliyenin maliyetini, mazotun fiyatını düşürmeden, sulama suyunda kullanılan elektrik faturalarını aşağı çekmeden, gübrenin tohumun fiyatını düşürmeden sorunlar çözülmez” dedi. Gürer “Türkiye’nin yılda 12,5 milyon ton yem ithal edildiğini, yemde dışa bağımlılığın ülkedeki hayvancılığı da risk altına aldığını belirten Gürer, bu nedenle gerek çiftçinin gerek besicinin gerekse de süt inekçiliği yapanların refahını sağlayacak, onların kredisini ödeyebileceği gelire dönüştürecek destek verilmezse sıkıntının büyüyebileceği uyarısında bulundu. Büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı hayvan yetiştiricilerinin artan maliyetlere yetişemediğini söylediklerini ifade eden Gürer, özellikle kırsalda küçük aile tipi işletmelerde sıkıntının arttığını ve yem başta olmak üzere girdi maliyetlerini düşürücü acil önlemlerin iktidar tarafından alınması gerektiğini vurguladı” diye konuştu.

‘ÇKS’DEN KAYITLAR SİLİNİYOR, 5 MİLYON HEKTAR TARIM YAPILMAZ HALE GELDİ’

Tarımda son 20 yılda uygulanan yanlış politikalar ile tarım alanları, çiftçi sayısı azalırken Türkiye’nin ithalatçı bir ülke durumuna geldiğini söyleyen Ömer Gürer, çiftçilere, üreticilere, besicilere, süt inekçiliği yapanlara gerçek anlamda fayda sağlayacak destekler verilerek sorunların aşılabileceğini ifade etti. Gürer, AK Parti iktidarlarının çiftçilik mesleğini de kaybolmaya yüz tutmuş meslekler kategorisine soktuğunu da söyledi. Son 10 yılda 1 milyondan fazla çiftçinin tarımdan uzaklaştığını, tarım alanlarının da sürekli daraldığını belirten Gürer, bunun nedeninin, AK Parti’nin ‘yanlış tarım politikalarından kaynakladığını ifade etti. Gürer, “Ziraat Odası verilerine göre ise Çiftçi Kayıt Sistemi’nde (ÇKS) 700 binden fazla kişi kaydını sildirmiştir. Öte yandan tarım alanları da sürekli daralmaktadır. 5 milyon hektar tarım arazisinde artık tarım yapılamaz duruma gelmiştir” dedi.

29-mayis-2022-kapak.jpg

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN