Hükümetin ekonomide izlediği rasyonaliteye aykırı tutum, küresel dalgalanmanın Türkiye’de tsunamiye dönmesine yol açıyor. Faizi düşürme uğruna enflasyona da kura da rekor kırdıran adımların ekonomiyi dış etkilere ne kadar açık hale getirdiğinin son örneği ABD Merkez Bankası’nın faiz politikası oldu. FED’in enflasyona karşı faiz yükseltmesinden Arjantin, Güney Afrika’yla birlikte en çok Türkiye’nin etkileneceği belirtildi.
BORÇLANMA MALİYETİ ARTACAK ENFLASYON YÜKSELİŞİNİ SÜRDÜRECEK
FED’in kararının zaten risk primi yüksek olan Türkiye’nin borçlanma maliyetlerini daha da artıracağı kaydedildi. Uzmanlar, enflasyondaki yükseliş trendinin de tetikleyeceği uyarısında bulundu. Cornell Üniversitesi’nden Eswar Prasad “İki üç yıllık bir zaman diliminde işler zorlaşacak” dedi. Yanlışta ısrarın Türkiye’yi getirdiği nokta, ekonomi politikalarında izlenen yoldan vazgeçilmesinin artık bir zorunluluk olduğunu gösterdi.
FED’İN FAİZ ARTIŞI TÜRKİYE EKONOMİSİNE DARBE VURACAK: ENFLASYONİST BASKI VE RİSK PRİMİ ARTACAK
Dünya genelinde artışa geçen enflasyona karşı merkez bankaları faiz artırarak önlem almaya çalışıyor. Türkiye’de ise yüksek enflasyon, değer kaybeden TL’ye rağmen faiz indirimine gidilerek ekonomi savunmasız hale getirildi. ABD Merkez Bankası’nın faiz artışları Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerine olumsuz yansırken, risk primlerini de artırdı. Reuters’ın yayımladığı analize göre FED’in uzun süreli yüksek faiz politikası kararı, Türkiye ekonomisine hasar verecek ve enflasyonist baskıyı daha da artıracak.

Pandemiyle beraber dünya genelinde enflasyon artışa geçti. Dünya enflasyona karşı faiz silahını kullanarak faiz artırımına gitti. Başta ABD Merkez Bankası (FED) ve Avrupa Merkez Bankası(ECB) sert faiz artışları yaptı. FED Başkanı Jerome Powell, Jackson Hole Ekonomi Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada uzun süreli faiz artış sinayli vermişti. Enflasyonu yüzde 2 hedefine götürecek kısıtlayıcı bir politika uyguladıklarını belirten Powell, “Bir süre kısıtlayıcı politikalara devam etmek gerekli olacak. ABD’de yüksek enflasyon güçlü talep ve arzdaki sorunların sonucu. Yüksek enflasyon yaygın hale geldi. Enflasyonun yüksek kalması, yüksek enflasyon beklentilerinin kemikleşmesi ihtimalini artırıyor” ifadelerini kullanmıştı. FED’in faiz artışları Türkiye gibi dolarla borçlanan gelişmekte olan ekonomileri olumsuz etkiliyor. FED’in faiz artışları gelişmekte olan ekonomilerin borçlanma maliyetini artırırken, risk primlerini de yükseltti. Türkiye tüm bunların yanı sıra rekor seviyeye çıkan enflasyon, TL’deki aşırı kayıplar ve zirveye tırmanan risk primine rağmen faiz indirimine giderek ekonomisini savunmasız hale getirdi. İngiliz Reuters haber ajansı Reuters’ın yayımladığı analize göre, gelişmekte olan ülkeler ABD Merkez Bankası’nın uzun süreli yüksek faiz politikası kararı kapsamında en çok darbe alacak ekonomiler konumunda gösteriliyor. En çok etkilenecek olan ülkelerin başında ise Türkiye geliyor. Kararın, Türkiye ekonomisini vuracağı ve enflasyonist baskıyı daha da artıracağı öngörülüyor. Haberde, New York merkezli finansal analiz şirketi S&P Global’in, Türkiye ile birlikte Güney Afrika ve Arjantin’de finansal kurumların borç verme riskini yüksek ya da çok yüksek olarak sınıflandırdığı hatırlatıldı.
‘ENFLASYONİST BASKIYI ARTIRACAK’
Yüksek faizin, doların gelişmekte olan ekonomi para birimleri karşısındaki değerini yükselterek ithalat maliyetlerini yukarı çekeceği ve enflasyonist baskıyı artıracağı öngörülüyor. Haberde Çin ve Hindistan gibi ülkelerin bu baskıdan etkilenmediği ancak Türkiye ve Arjantin gibi daha küçük ülkelerin açıkça bundan mağdur olduğu belirtildi. IMF baş ekonomisti Pierre-Olivier Gourinchas, “Sınırda olan ekonomilerimiz ve düşük gelirli ekonomilerimizde halihazırda reel yatırım getirileri sorunlu ya da sorunluya yakın seviyelere yükselmiş durumda” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Düşük gelirli ülkelerin yaklaşık yüzde 60’ı ile gelişmekte ve sınırda olan 20 ülke bu durumda. Hâlâ piyasalara erişimleri var ancak borçlanma koşulları kesinlikle çok kötüleşti.”
‘FED İÇİN KRİZ ZAMANI’
New York Üniversitesi Stern İşletme Okulu’ndan Profesör Peter Blair Henry, “FED için kriz zamanı” yorumunu yaparak “Son 40 yılın güvenilirliği tehlikede, bu nedenle gelişmekte olan ülkelerde hasara yol açıp açmadığına bakılmadan ne olursa olsun enflasyonu düşüreceklerdir’’ ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE GİBİ SINIRIN EŞİĞİNDEKİ ÜLKELER HASAR GÖRECEK
Cornell Üniversitesi’nden Ekonomi Profesörü Eswar Prasad, “FED’in faiz oranlarını artırması ve (oranların) yüksek kalması Sri Lanka ve Türkiye gibi sınırın eşiğindeki ekonomilere hasar verecektir” dedi.Prasad, “İki ile üç yıllık bir zaman diliminde işler zorlaşmaya başlayacaktır...FED’in faizleri uzun süre yüksek tutacağı kesinleşirse baskılar hemen hissedilebilir” dedi. Powell, 26 Ağustos’ta yaptığı konuşmada FED’in büyümeyi kısıtlamak için gerektiği kadar faiz artıracağını ve şu anda bankanın yüzde 2 hedefinin üç katından fazla seyreden enflasyonu düşürmek için oranları “bir süre daha” yüksek tutacağını söylemişti. ABD’de enflasyon son 40 yılın en yüksek düzeyinde ve henüz zirveyi görmediği düşünülüyor.
‘YÜKSEK FAİZ, YAVAŞ BÜYÜME’
FED Başkanı Jerome Powell, Jackson Hole Ekonomi Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada eylül ayındaki toplantıda faiz artırımının boyutunun tamamen verilere bağlı olacağını belirtti. Üst üste 4 faiz artırımına gidilmesine rağmen henüz durma vaktinin gelmediğini belirten Powell “Yüksek faiz, yavaş büyüme ve iş gücü piyasasında durulma enflasyonu düşürürken bunlar hane halkına ve şirketlere acı verecek. Bu, enflasyonu düşürmenin talihsiz bir bedelidir. Ancak fiyat istikrarını sağlamamak çok daha fazla acıya sebep olur” ifadelerini kullandı. Fiyat istikrarının ekonominin temeli olduğunu belirten Powell “Fiyat istikrarı olmadan ekonomi kimseye hizmet etmez” dedi. Jerome Powell, Fed’in enflasyonla mücadele için elindeki araçları güçlü bir şekilde kullanmaya devam edeceğini vurguladı. Powell, Fed yetkililerinin son tahminlerinin medyan federal fon oranının 2023’ün sonuna kadar yüzde 4’ün biraz altında olduğunu gösterdiğini ve tahminlerin eylül ayında güncelleneceğini belirtti.
