Görüşler

Adil yargılanmada makul süre

Adil yargılanmada makul süre

Eski Adalet ve Savunma Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, İBB’ye yönelik 19 Mart süreciyle yeniden gündeme gelen adil yargılama ve uzun tutukluluğun hukuka aykırılığını KARAR’a yazdı. ‘Mahkeme önüne çıkarılmadan uzun süre cezaevinde tutulmak, yargısız infaza dönüşür ve zulüm hâline gelir’ dedi.

1.YEREL SEÇİMLERDEN SONRAKİ TUTUKLAMALAR

31 Mart 2024 yerel genel seçimlerinde CHP adayı olarak üçüncü kez İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu, Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında 19 Mart 2025 günü Nöbetçi İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliği kararıyla tutuklandı. 1 Temmuz 2025, bu nedenle görevini yapamadan Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde geçirdiği 100. gündü. O’nun gibi 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde yine CHP adayı olarak İstanbul’un 8, Adana’nın 2 ilçesinde seçilen 10 belediye başkanı da görevleriyle ilgili veya başka suçlamalarla tutuklandı. Başkanlarla birlikte tutuklanan yardımcıları ve yüksek düzeyde belediye görevlileri de var. Hepsi, ayrı ayrı Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde ailelerinden ve avukatlarından uzak cezaevlerine gönderildi. Arka arkaya gelen bu tutuklamalarda CHP’li büyükşehir belediyesi ve belediyelerin hedef alınması, operasyonların siyasî amaçlı olduğunu ve devam edeceğini gösteriyor. Nitekim 1 Temmuz 2025, yine CHP’li eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yolsuzluk ve usulsüzlük soruşturması kapsamında gözaltına alındı.

Tutuklananlarla ilgili duruşmalar henüz başlamadı. Görevli Cumhuriyet savcılarının henüz iddianamelerini hazırlamadıkları anlaşılıyor. Böyle olduğu hâlde gerek Anayasa’nın 19. maddesinin IV., gerek Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100 ve 101. maddelerinde öngörülen koşullar tam olarak gerçekleşmeden tutuklama kararları verildi. Bunlar, insan haklarına aykırı yanlış uygulamalardır. Hele İBB Başkanı ve önümüzdeki Cumhurbaşkanı seçiminde CHP adayı olan İmamoğlu’nun tutuklanması için İstanbul Nöbetçi 10. Sulh Ceza Hâkimliği’nce verilen tutuklama kararında “kaçma ve saklanma ihtimalinin yüksek olduğu” gerekçesinin gösterilmesi, yalnız Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesinin “bir tutuklama nedeni var” sayılabilecek hâllerin başında “Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa” olasılığına yer veren 2. fıkrasına aykırı değil, aynı zamanda genel anlamda “muhakeme” dışı, akla ve mantığa aykırı tutarsız bir iddiadır. Anılan maddelerde öngörülen koşulların gerçekleştiğini gösteren doğru ve yeterli gerekçe yoktur.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Özgürlük ve güvenlik hakkı” kenar başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasına göre “Herkes, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına sahiptir.” Aynı maddenin 3. fıkrasına göre “… kişinin makul bir süre içinde yargılanmaya veya adlî kovuşturma sırasında serbest bırakılmaya hakkı vardır. Salıverilme, ilgilinin duruşmada hazır bulunmasını sağlayacak bir güvenceye bağlanabilir.”
Anayasa’mızın “Kişi hürriyeti ve güvenliği” kenar balıklı 19. maddesinin I. fıkrasına göre “Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.” Tutuklama, bu özgürlüğü kaldıran bir uygulamadır. O nedenle tutuklama kararı verilmesi Anayasa’nın 19. maddesinin III. fıkrası ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100-101. maddelerinde sıkı koşullara bağlanmıştır.

screenshot-13.jpg

2. YARGILAMADA “MAKUL SÜRE”

Tutuksuz veya tutuklu yargılamanın “makul süre içinde” yapılması gerekir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasına göre “Herkes, gerek medenî hak ve borçlarıyla ilgili uyuşmazlıklar, gerek cezaî alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.”

Anayasa’mızın 19. maddesinin VII. fıkrasına göre; “Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir.”

Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin I. fıkrası uyarınca “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

Anayasa’nın 141. maddesinin IV. fıkrasına göre “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir.”

Adil yargılamanın bir unsuru olarak öngörülen “makul süre”, genel olarak bir davanın açılışından, olayda belediye başkanlarının tutuklanmasından kesin karara kadar geçecek süre için kullanılmaktadır. Bu ilkenin gerçekleşmesi için açılacak davaların olabildiğince “süratle”, görevli mahkemelerce duruşma günleri arasına başka dava koymadan sonuçlandırılması gerekir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini 6. maddesi ve Anayasa’mızın 9. maddesi ile 138. maddesinin I. fıkrasına göre “bağımsız ve tarafsız” mahkemelerde hâkimlerin “Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm” vermeleriyle ulaşılabilecek bu sonuç, hukuk dışı uygulamalarla, hatta bazı yargı kararlarıyla sarsılmış olan adalete güven yeniden sağlanabilir; toplumsal barış kurulabilir.

3.TUTUKLU BELEDİYE BAŞKANLARININ DURUMU

Tutuklu büyükşehir belediye ve belediye başkanlarının tutuksuz yargılanmak üzere adlî kontrol altına alınarak serbest bırakılmaları, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 103. maddesine göre ilgili Cumhuriyet savcı tarafından istenebilir; kendileri ve avukatları da aynı istemde bulunabilir. Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı tutuklama veya adlî kontrolün gereksiz olduğu kanısına varırsa şüpheliyi re’sen serbest bırakır; kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğinde şüpheli serbest kalır.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 104. maddesinde de, soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanığın salıverilme istemi üzerine hâkim veya mahkemenin karar vermesi öngörülmüştür.

Bu olanakların değerlendirilmesi gerekir. Yargılamanın amacı, insanları uzun süre cezaevlerinde tutmak değil; “makul süre” içinde hukuka ve adalete uygun karar vermektir. Mahkeme önüne çıkarılmadan uzun süre cezaevinde tutulmak, yargısız infaza dönüşür ve zulüm hâline gelir. O nedenle tutuklu 11 belediye ve büyükşehir belediye başkanı ve yardımcıları ile diğer belediye görevlilerinin en kısa zamanda tutuksuz yargılanmalarına ve görevlerinin başına dönmelerine olanak sağlanmalıdır. Halkamızın beklentisi de budur.

*Prof. Dr. Hikmet Sam Türk, eski Adalet ve Milli Savunma Bakanı.

YORUMLAR
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Bunlar da İlginizi Çekebilir