Görüşler

Bu pazar seçim yoksa oyunuzu açıklar mısınız

Bu pazar seçim yoksa oyunuzu açıklar mısınız

Gazeteci Bilgehan Uçak, anket çalışmalarının sonuçları üzerinden değerlendirmelerde bulunuyor.

MetroPoll, her ay yayınladığı anketinde mahut “bu pazar bir milletvekili seçimi olsa hangi siyasi partiye oy verirsiniz?” sorusunu yöneltmiş, çıkan sonuçlar çarpıcı, üstünde biraz durmakta yarar var.

AKP’nin oyu 25.4, ama beni en çok ilgilendiren tablonun alt kısımları: Saadet, 1.2; Memleket, 1.0; DEVA, 0.7; “diğer partiler”, 1.9.

Kararsızların, protesto oy vereceğini söyleyenlerin ve cevap vermeyeceğini açıklayanların toplam oranı ise 21.3.

Adı anılmaya bile gerek görülmeyen ve “diğer partiler” içinde anılan Gelecek’in Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise Habertürk’te Fatih Altaylı’nın karşısına çıktığında partisinin oyunun 7.5 civarında olduğunu belirtmişti.

Peki, buradaki tenakuzu nasıl açıklayacağız?

DEVA’nın oyu 0.7 olduğu halde ayrı bir başlıkta görüldüğüne göre, Gelecek’in “diğer partiler” arasındaki oyunun bundan da düşük olduğunu tahmin edebiliriz.

Bu durumda, 0.5 puanlık oyuyla siyasi hesaplarda hiçbir etkisi ve yeri olmayacak gibi.

Acaba öyle mi?

Ya Ahmet Davutoğlu temenni ile realiteyi birbirine karıştırarak hayali bir oy oranı açıkladı ya da onun dediği gibi en güvenilir şirketlerden birinin anketi bile hakikati yansıtmıyor.

Yanlış anımsamıyorsam, “128 milyar dolar nerede?” kampanyasının fitilini Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota ateşlemişti.

Ergun Özbudun’la Serap Yazıcı’nın hazırladığı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Modeli” ve “Siyasi Etik Yasası” gibi detaylı açıklanan paketlere her partini olumlu yaklaştı.

***
Cumhurbaşkanlığı seçiminde çıkacak adayın kim olacağı bence tali bir mesele çünkü bu maddeler başta olmak üzere bir ortak deklarasyonla seçmenin karşısına çıkacak.

Yani, kurulduğu günden bu yana salgın ortamıyla boğuşan ve bir türlü istediği ölçüde seçmenle buluşamayan Gelecek, Metropoll’ün anketi yüzde yüz oranında doğru çıksa bile siyasi hayatımızı bence derinden etkiledi.

Burada şunu da söylemek istiyorum.

Anketin metodolojisi de çok önemli.

Metropoll, bu anketleri telefonla arayarak yapıyor ve sorusunu telefondaki insanlara yöneltiyor.
Türkiye’nin bugünkü ortamında doğrudan “ben muhalefet partilerine oy vermeyi düşünüyorum” diyecek insan sayısının, oy vereceklerden daha az olacağını varsayabiliriz.

Çünkü bu tercihinizi açıklamanın size hiçbir getirisi olmayacak ama götürüsü olmayacağının garantisini de kimse veremez, daha geçenlerde sokak röportajından sonra gözaltına alınan vatandaşların haberlerini gazetelerde okuduk.

Dolayısıyla, Metropoll’ün anketini önemsiyor, Metropoll’ün hiçbir şekilde manipülatif davranmayacağını, bilgi saklamayacağını düşünüyorum ama telefonla arananların akıllarından geçenleri filtresiz söyleyeceklerine de doğrusu ya pek ihtimal veremiyorum.

Ama bu önermenin tersi pek geçerli değil, iktidara oy verecek insanlar bu tavırlarını özgürce açıklayabilirler.

Bu durumda, 21.3’lük kesimin kahir ekseriyetinin oyunun nereye gideceğini bilmesek de nereye gitmeyeceğini biliyoruz.

Gelecek’in oyu, “ihmal edilebilir” düzeyden daha yüksek çıkabilir.

İyi de, bu Davutoğlu’nun söylediği orana ulaşabilir mi?

***

Saadet’in 1.2’lik “kemik oyunun” uzunboylu değişeceğini düşünmüyorum çünkü son seçimlerde de 1.34 almışlardı.

Bülent Arınç, Küçük Erbakan adlı hatıratında Necmettin Erbakan’ın “bir yerde iki Refahlı varsa biri aday olur, öteki de ona oy verir” sözünü sıklıkla hatırlatıyordu.

O gelenek, eğer Oğuzhan Asiltürk ele geçirmezse, bunu siyasi parti olarak mı kalacak yoksa abinin elinde şekillenen bir hamur mu olacak diye de okuyabiliriz, gene bu civarda bir oy alır.

TİP’in biraz kıpırdanabileceğini ama Fatih Erbakan’ın, Mustafa Sarıgül’ün, adını anımsayamadığım Musul Konsolosu’nun adını anımsayamayacağım partisinin siyasete değil de mizaha kafa yoranların ilgi alanına gireceğini düşünüyorum.

Böylece, geriye üç parti kalıyor: DEVA, Gelecek ve Memleket.

Ama türleri farklı, ilk ikisi, iktidarı kaybetmesi kuvvetle muhtemelen olan bir partiden ayrıldılar; üçüncüsü ise “dostlarıyla birlikte” de olsa bir şekilde iktidara gelme umudu hiç olmadığı ölçüde kuvvetli olan bir partiden koptu.

Muharrem İnce’nin bütün dediği, özünde, “ben sizden daha Atatürkçüyüm”den başka bir şey değil.

Oysa, karşısında bu malın gerçek sahibi var ve, olur olmaz ayrı konu ama, ilk kez iktidar ihtimali böylesine parıldıyor.

Seçmen iktidara gelmesi muhtemel Atatürkçü parti dururken neden kendini bir maceranın içine atsın?

İnce’nin oyu CHP seçmeninden gelecek çünkü ve açıkçası ben seçim yaklaştıkça Memleket Partisinin oy oranının 1.0’in bile altına düşebileceğini öngörüyorum.

Sadece Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanı olma ihtirasını tatmin etmek için kurulmuşa benzeyen Memleket’in bence Türkiye siyasetinin geleceğinde hiçbir yeri, etkisi ve ağırlığı olmayacak.

DEVA ile Gelecek arasındaki temel fark ise bence “liberalliğin dozunda” yatıyor.

Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu’na göre daha liberal bir yerde konumlandırıyor kendini.

Muhalefet tarzlarına bakarsak, Ali Babacan’ı bilgisine güvenen ve “yaptık, gene yaparız” diyen bir lider olarak görüyoruz; Ahmet Davutoğlu ise muhalefetini AKP’nin raydan çıkmışlığı üstünden yürütüyor.

Davutoğlu, seçmene AKP’nin devamı olmadığını söylüyor, öte yandan, “aynı davayı” kişiler değil de ilkeler üstünden açıklayarak sahipleniyor.

Davutoğlu’nun söylemine baktığımızda sık sık atıf yapılan “dava” kavramını kişi kültünden arındırmaya ve bu kavramın içini ilkelerle doldurmaya çalıştığını görüyoruz ama o ilkeleri, yani “davayı”, bugün kimin devraldığını düşündüğümüzde de karşımıza Gelecek çıkıyor.

Dönelim, Metropoll’ün anketine.

AKP’nin “bu pazar seçim olsa” 25.4 oyu var, 21.3’lük kesimden de 1 puan verelim, 27 alacağını varsayalım.

Aynı matematik hesabını MHP için de yapalım ve oyu 10 olsun.

Bir kere önemli olan, Cumhurbaşkanı seçimleri, TBMM değil çünkü eğer Millet İttifakının adayı seçilirse muhtemelen “geçiş hükümetinden” sonra erken seçim yapılacak ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Modelinin ilk Başbakanı seçilecek.

Yürütmenin başı işte o seçimde belli olacağı için 2022’de -ya da az bir ihtimalle 2023’te- yapılacak seçimde önemli olan “yapmamak” üzere gelecek ve yetkilerini devretmeye ortak deklarasyonla önceden söz verecek adayın seçilmesi.

***
Seçmenin seçime kısa bir süre kalaya kadar Metropoll’ün bugün açıkladığı şekilde tercih yapacağını düşünelim.

Peki, iktidar partilerinin seçimi kazanamayacağı ortaya çıkınca seçmenin hâlâ yüzde 37’si, kabaca üçte biri, kaybedecek partiye oy verir mi?

1999 seçimlerinde yüzde 22 alan DSP’nin, 3 Kasım 2002 seçimlerinde düştüğü 1.2 seviyesi bize fikir verebilir.

Ben, bu seçimlerde de böyle bir kopuş olacağını ve asıl dişe dokunur anketlerin seçime çok kısa bir süre kala yayınlanacağını düşünüyorum.

Böylesi bir atmosferde çeşitli sebeplerden ötürü oyunu açıklamak istemeyen 21.3’lük kesimin büyük çoğunluğu da rengini belli edecektir.

Gelelim, Gelecek’in oyuna ve görebildiğim kadarıyla Davutoğlu’nun stratejisine…

Davutoğlu’nun Konya’da birinci parti çıkması pek kimseyi şaşırtmaz.

Buna birkaç şehri daha ekleyebiliriz belki ama özellikle Doğu illerinde HDP’den sonra ikinci parti olması da muhtemel.

Oradaki ikinci partilerin oy oranı, kimi şehirlerde birinci partinin oyundan yüksek olur.

Bu da Gelecek’in Türkiyeliliğini göstermesi için ona büyük bir güç sağlayabilir.

Ama iş bununla bitmiyor tabii.

AKP’den kopuş şu anda kar topları gibi tane tane, azar azar ama ben seçim sathı mailine girdiğimizde bunun bir çığa dönüşeceğini düşünüyorum.

Çığ, AKP’yi yutarken birilerinin ivmesine de ivme katacaktır.

Gelecek, burada DEVA’dan da İYİ’den de ayrılıyor bence.

DEVA, çok liberal; İYİ ise çok milliyetçi kalıyor.

Eğer Davutoğlu’nun önderliğinde davanın kişileri değil ilkeleri savunmak olduğunu seçmene anlatabilirse Gelecek Partisi, İç Anadolu’nun sarıya boyanan rengini olduğu gibi “çınar yaprağının” altında toplayabilir.

2018 seçimlerinde Karaman’da AKP, 53.5; MHP ise 15.0 oy almış, ikisi birlikte üç oyun ikisi ediyor.

Şayet AKP’nin kazanamayacağı fikri seçmen tarafından satın alınırsa, bu 68’lik oyun bana göre en az yarısı son düzlükte partilerinden kopacak.

İşte o oyları almaya en yakın aday olarak Gelecek’i görüyorum, Ahmet Davutoğlu’nun da böyle bir stratejiyi baz alarak bugünkü anketlere hiç önem vermediğini düşünüyorum.

***
Bugün öyle ya da böyle düzen devam ediyor ve bu yüzden insanlar Metropoll’e gönüllerinden geçeni söylemekte çekinebilirler.

Ama yarın, seçim günü kapıya geldiğinde şartlar bambaşka olacak.

Karaman’da bir grup eski AKP’linin kahveye gittiğini düşünelim.

Şu an için Gelecek’e ya da bir başka partiye oy vereceklerini söylemeleri ihanet ile özdeşleştirilebilir ama şartlar değişinde, “ortodoks AKP” söylemi aynı kahvede tam tersine bir etki yaratabilir ve “kazanımlar” başta olmak üzere birçok söylem, insanların Gelecek’e kaymasına yol açabilir.

AKP için “dava”, adeta Cumhurbaşkanının şahsında ortaya çıkıyor ortaya.

Gelecek ise aynı davayı sahiplendiğini söylemekle beraber bunu kişilerle değil, ilkelerle doldurarak yapıyor.

Doğu’da Gelecek’in güçlü olduğunda, salgın şartlarına rağmen iyi örgütlendiğinde hemen herkes hemfikir.

Çok daha coşkulu görünen Davutoğlu bir gün Zonguldak’ta, ertesi gün Antalya’da, derken Hakkari’de karşımıza çıkıyor.

Koronaya yakalanma pahasına gerçekleştirilen bu buluşmaların -benzerini Ali Babacan için de söyleyebiliriz- halkta bir karşılığı olacaktır.

O yüzden Gelecek’in şu anda oyunun “ihmal edilebilir” düzeyde veya 7.5’lara yükselmiş olmasının pek bir kıymetiharbiyesi yok.

Tarih yaklaştıkça oylar gerçek seviyesini bulacaktır.

Ama ben Davutoğlu’nun söyleminin ve düşündüklerinin gerçekleşebileceğini, böylece Gelecek’in oyunun anketlerin aksine seçimlerde roket gibi fırlayabileceğini düşünüyorum.

İlgili Haberler
YORUMLAR (14)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
14 Yorum
Bunlar da İlginizi Çekebilir