Görüşler

Sorumluluk bilincimiz

Sorumluluk bilincimiz

ESOGÜ İlahiyat Fakültesi Kelam Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Namık Kemal Okumuş, Yüce Allah’ın doğrudan tercihine dâhil ettiği yegâne varlığın insanoğlu olduğunu belirtiyor.

Yüce Allah’ın ezelden beri var edilen yaratıklar arasında doğrudan sorumluluk tercihine dâhil ettiği yegâne varlık, olası donanımlarla halk edilen insanoğludur. O’nun tarafından yapılan belirlemenin seçilen erdemli varlığın kapasitesine dâhil olduğu da yakından bilinmelidir. Yüce Tanrı tarafından aktive edilen tercihin ana unsuru, gerekli donanımla halk edilen seçkin varlık olan insanın olası yetenekleridir demek durumundayız.

Bir adım sonrasında ise, yaratılan varlıklar nezdinde en değerli kapasitenin, olası donanımlarla halk edilen insan tarafından tahakkuk edildiği de yakinen bilinmelidir. Zaman içinde gelinen bu aşama ise, bahsedilen donanımların eylemsel duruma geçebilecek işlevselliğinin de yine insan tarafından aktive edilmesi demektir. Ayrıca, insan merkezli dünya için öne alınan asıl unsurun iradesel tercihler olduğundan da kolaylıkla bahseder olunabilmelidir.

Muhataplık bazında en değerli unsurun akleden insan tercihinin hakikatin yanında durabilme seçeneği olduğu yakinen bilinmektedir. Peşinen de insanın; dilin gücünden sıyrılıp, gücün diline yakın duran dindarlık sunumlarının olacağından haberli olması, tevhit bahsinde sunulan ilkeler sayesinde merkeze taşınabilecektir. İnsanı muhatap alan asıl sunumun Tevhit kabulü olması ise; önce içeride, sonrasında ise dışarıda öne alınabilecek olan etkinliğin de bu seçenek olması gerektiğini bizlere haber vermektedir.

Görüldüğü veçhile, sadece dünya hayatında değil, Kâinat kapsamında dahi; hem İlâhî seçim, hem olası donanım, hem de muhataplık tercihi sayesinde güven duyulan en değerli varlığın insan olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Bu kabule mazhar olabilme adına, önyargılı eser üretiminden uzak duran hemen herkesin; zaman içinde Yüce Allah’ın saygısını kazanıp, ardından da O’nun dokunuşlarından emin durumda yaşam süreceğinden şüphe duyulmasın.

Hatta muhatabın imkân, donanım, yetenek ve kalite kümesi gereği devreye girecek olan bu vasfın, öne alınan varlığın kalitesini devreye alan tercihi de değerli kılabilecektir. Ayrıca, akledebilme yeteneğine hasredilen bu değişimin sürekli olarak iş tutan organlarda değil, gelişim gösteren yeteneklerde cârî olabileceği de kuşkusuzdur.

EMANET BIRAKILAN SEÇKİN VARLIK

Konuyu gündemine alabilen şahıslar bazında öteden beri yakından bilindiği kadarıyla, insanın hem güvenilen varlık oluşu hem donanımı hem de üretebileceği şeylere olan iradî katkısı, dünya hayatının aktörü konumundaki seçkisine de pozitif imkân sunmaktadır. Onun etken tutumu sonrasında gelinen bu aşamadır ki, Yüce Allah’ın doğrudan muhatabı kılınan insanın olası katkılarından haberdar olma adına her dem kayıt altına alınabilen bir yaşanmışlık süreci de olabilecektir.

İlkesel tutarlılık kapsamında hızlıca gelinen bu noktada açıkça bilinmesi elzem olan asıl şey, insanın yaratılma seçeneğinin dayandırıldığı üstünlük ve de etkinlik tercihidir demek durumundayız. Dünyanın emanet edildiği seçkin varlık olan insan yüzden yaşanabilecek olan bir ortamın tahakkuku da kolaylıkla devreye girebilmiş ve de girebilecektir. Donanımlı, etkin ve kıymetli hatta değerli varlık aksiyonundan sonra oluşan bu kazanım, hemen her varlık açısından yaşanılacak olan hayatı maksimim seviyeye taşıyabilecektir.

Kolaylıkla gelinen bu seviye ise; öncelikle Yüce Tanrı’nın, ardından da diğer yaratıkların, en sonunda ise olası donanımla devreye giren insanın güven duyabildiği değerli üretimin kendi eseri olabileceğinden de emin olmalıyız.

Öyle ki, Yaratıcının tercihine şâyan olan insanın yaratılış teorisi ve de pratiği açısından bilinen asıl unsur, onun olası donanımlı bir şekilde halk edildiği gerçeğinin peşinen kabulüdür. Üstelik de, yaratılan bütün varlığın önüne geçişi temin eden bu kabulün, seçkin varlık olan insanı ana merkeze taşıyacak olan seçim aşaması olduğu da yakından tespit edilmelidir.

Müslüman birey ve toplumun negatif tutumlarının özendirilecek sunuma denk gelmemesi demek, ilkesel kazanıma yakın duran kişi ve toplumun yetiştirilmesi demek olabilecektir. Sunulan ilkesel kazanım zarfında olmasa dahi, yaşanan pratikler bazında kendi eksik ve hatalarını sistemleştir(e)meyen elçiler ile onların takipçilerinin devreye girip etkinliği merkeze taşıyan ilkesel sunumdan beslenmesi avladır.

Ayrıca, olası dindarlığı değil, grupsal/kesimsel dinciliği öne alan linç kültüründen uzaklaşabilmek, muhatap alınan insanı eğitebilen gerekli ve de zorunlu olan eğitim aşamasıdır. Belki de, olası gereklilikler konumundan taşırılıp, özel çıkar bazında sunulan dindarlığın arkasında duran besleyici aktör konumundaki iktidarlara da yakın durmama tercihi, seçilen elçilerle birlikte bize ulaştırılan hakikati yaşama sunma adına devreye girmesi gerekli olan zorunlu bir duruş olmalıdır.

Yetkinliği devreye alan muhteşem donanımla halk edilen varlığı tanıma adına daha bu aşamada demek lazımdır ki, seçimi öne alan asıl tercih, muhatabın işlevsel olabilecek durumdaki kalibre unsurlarından ibarettir. Hatta gerekli olan koşullarda hemen her daim aktive olacak şeylerin insan tasarrufunda kalıcı unsura evrileceği aşaması da yakinen bilinebilecektir.

Üstelik insanın diğer varlık kümesinde öne alınma tercihi denilen asıl şey; yalnızca akıl, zekâ ve irade bazlı olmakla kalmayıp, peşinen de, gerekli olan hususların doğrudan muhatap alınan insanın yekûn donanımıyla devreye girebileceği seçeneğini de aktif hâle getirmesidir. Hemen her konu ve seviyede öne alınabilecek durumda olan insanın esaslı kapasitesi denilen bu aşama, süreç içinde aktif olabilecek şeylerin irade yapısı gereği işlevselliğine de yol vermesi demektir.

Hırs ve duyarsızlıkla mücadele eden insanın olası kabullere yakın durup, olması imkân dışına alınan her sunuma eleştirel bakıp, ardından da gerekli durumdaki reddiyeye evrilmesi önerilen dindarlık kabulüdür. Beşerin hırsından sıyrılıp olması gereken kabullere yakın durabilen dindarlığın; hem sunulan Hak Din olgusuna, hem de doğrudan muhatap alınmanın değer kümesi olan akletmeye zemin hazırlaması işten bile değildir.

Haddizatında, muhatabı için önerilen dindarlık olgusu, beşer nezdinde en değerli aşama olan irade beyanı olgusunda kendini gösterebildiği yakından tespit edilebilmektedir. Haddizatında insanı değerli kılan bu gibi kabullerin de hakikate yakın duran tutumlar ile besin değeri hükmünde olan kazanımlara da yakın duracak olması, Yüce Allah’ın projesi kapsamında insana sunulan etkin bir yetenek testi gibidir.

Öteden beri açıkça ifade edildiğine göre, bütün varlığın halk edildiği ortam olan Kâinat kapsamında olmasa dahi, insanın akredite edildiği dünya ortamındaki kapasite ve yükümlülüğünün bu donanımla hayat bulabileceği de yakinen bilinmektedir.

Belki de, halk edilen bütün varlığın temaşa edebildiği nazarda sunulan tercih aşaması ise, insanı bir adım öne alan irade ve yeteneğinin olduğu da açıkça söylenmelidir. Üretimine emek verdiğimiz hemen her eserin muhatap alınan beşer nezdinde pozitif
gelişime katkı sunması gerekliliğini de ifade ettikten sonra, kendi adımıza beslenmeyi gündeme alacak olan her türlü katkıya da imkân sunmasını beklemeliyiz.

İNSANIN DÜNYAYI İMAR EDEBİLECEĞİNDEN KUŞKU DUYULMAMALI

Dünyanın emanet edildiği varlığın insan olduğu tespiti, kuşkuya mahal bırakmayacak şekilde öne sürülmelidir. Etkinliğe yol veren donanım sahibi insanı pozitif yetenekleri sayesinde daha öne alma gayretinin olumlu katkıya evrilmesi adına her zaman emin olabilmek de gereklidir. Artı değer mesabesinde, kendi imkân ve yetenekleri sayesinde öne alınan insanın dünyayı imar edebileceğinden de kuşku duyulmamalıdır.

Ve dahi, muhatap alınan insana olan güvenin Tanrısal bir istek olduğundan da haberli olup, ayrıca bu kabulden uzak durmanın yanlışlanabilir öneri olduğundan da emin olabilmeliyiz. Üstelik de, insanı insan yapan bu gibi donanımlardan asla ve kata şüphe duymayacağımız seçeneği, imtihan dünyasında açıkça gözüken bir kazanım hükmünde iş görebilmelidir.

İnsanı yaratan varlığın öne alınan seçkisine göre, günü ve geleceği ıskalama tercihinin aşkın formu olan kutsal gelenek perspektifinden uzak durabilme adına, dün ile günü sağlıklı yaşamanın en değerli katkısının Tanrısal öneriler olduğundan uzak durulmamalıdır. Etkinliği merkeze taşınabilen irade yeteneği sayesinde kolaylıkla gelinen bu aşamanın ise, akıl ve zekânın yardımlarını değerlendirebilen ve dahi hakikate giriş mesabesinde olan her imkânı önümüze açabileceği de yakinen bilinmelidir.

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum
Bunlar da İlginizi Çekebilir