Davutoğlu: Çin'e bir 'one minute' deme vaktidir

Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki insan hakları ihlalleri nedeniyle şubat ayında Pekin'de düzenlenecek 2022 Kış Olimpiyatları'na diplomatik boykot çağrısında bulundu. Çin'e gönderilemeyen heyete dikkat çeken Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'one minute' çıkışını hatırlatarak sert sözlerle yüklendi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Pekin Olimpiyatları Boykot Açıklamasında konuştu. Burada önemli açıklamalarda bulunan Davutoğlu, Pekin’de 4-20 Şubat tarihlerinde yapılacak 2022 Kış Olimpiyatları’nı boykot çağrısında bulundu.

İnsan haklarına vurgu yapan Davutoğlu iktidara sert sözlerle yüklendi:

"Gitti mi Türkiye'den bir heyet? Hadi devlet heyeti gidemedi bir insan hakları sivil heyet gönderebildiniz mi? Yapmadılar. Çünkü onların meselesi Türkiye'nin içinde milliyetçilik yapıp Türkiye'de ayrımcılıkları kışkırtmak ama dışarıda zulme sessiz kalmak. Bunlar Türkiye içinde efe, dışarıda ise Trump'ın mektubuna sessiz kalan, Putin'in kapısında kronometreler tutularak bekletilen dili alınmış bir tutum sergileyenler. İşte şimdi Çin'e, Sayın Erdoğan'ı anladığı dille söylüyorum bir 'one minute' deme vaktidir. Bir dakika dur deme vaktidir. Ama sayın Erdoğan 'one minute' demeyi çoktan unuttu."

Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Yıllardır Doğu Türkistan'ın her bir köşesinde insan hakları ihlalleri ile mücadele etmek zorunda kalan değerli Uygur, Kazak, Kırgız kardeşlerim... Gönül isterdi ki sizleri güzel haberlerle selamlayalım ancak yıllardır süren Çin'de yaşanan insan hakları ihlalleri hepimizin yüreğini dağlarken yüzümüze tebessüm gelebilmesi mümkün değil.

İnsan hakları ulusal egemenlikle çelişkili bir konu değildir. İnsan hakları meselesi toprak bütünlüğü ve ülkenin birliği ile de çelişkili bir konu değildir. Aksine kendi insanına saygı gösteren ülkeler, kendi egemenliklerini daha da güçlü şekilde tahkim ederler.

Bugün biz Çin'deki uygulamalara karşı çıkarken bunu Çin'e karşı bir tavır olarak ortaya koymuyoruz ve hangi ülkede nerede olursa olsun aynı sesi yükseltiriz biz insanız. Ve son yıllarda gittikçe artan düzeyde hemen hemen her uluslararası forumda, Çin'de Doğu Türkistan bölgesinde yaşananlar tarihe kayıt olarak düşmüştür. Öyle ki BM'ye sunulan raporlarda soykırım nitelemesine gidecek kadar net tanımlamalar ortaya konmuş, aralarında ABD, İngiltere, Hollanda, Litvanya gibi ülkelerin de olduğu birçok ülke bunu soykırım olarak niteleyen parlamento kararları almış, birçok uluslararası kuruluş Çin'i uyarmıştır.

ORTADA AÇIK İNSAN HAKLARI İHLALLERİ VAR

Ortada açık insan hakları ihlalleri var. İnsan onuruna aykırı şekilde evlere yerleştirilen Çinli memurlardan, toplama kamplarında milli, kültürel, dini değerleri unutturacak şekilde çalışmalara giden toplama kamplarından her bir Çin vatandaşının karşı karşıya kaldığı muamele ve Uygur bölgesindeki nüfus değişimlerine kadar İnsan Hakları Evrensel Beyannamesindeki hemen hemen her unsurun açık şekilde ihlal edildiği birçok uygulama var.

İnsanlık buna haklı tepkiler veriyor ve biz bu tepkileri doğru buluyoruz. Bu tepkilere katılıyor olmak Çin'in toprak bütünlüğüne tavır almak değildir, insan olmanın bir gereğidir. İnsan hakları meselesi bütün insanlığın meselesidir ve insanların buna sahip çıkması bir ülkenin içişlerine karışılması değildir. Kimse bunu politik bir çerçeveye indirerek bu gösterilen tutumu özellikle Türk-Çin ilişkilerini germeye yönelik değerlendirmemeli, hangi ülkede olursa olsun biz sesimizi yükseltiriz.

BİZİM ONLARA KARŞI GÖREVİMİZ VAR

Bugün bu çağrıları yaparken hem Ankara'daki hem de Pekin'deki yetkililere insanlıkla ilgili tarihi sorumluluklarını hatırlatarak bu çağrıyı yapıyoruz. Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerin geliştirilmesini bir taraftan savunurken diğer taraftan Çin bünyesinde yaşayan bütün kardeşlerimizin hakkını korumak bizim için asli bir görevdir. Bugün ülkemizde yüz binlerce Uygur yaşıyorsa ve o yüz binlerce Uygur Doğu Türkistan'da ise bizim onlara karşı görevimiz var.

Biz insan hakları ihlallerinin her türüne Türkiye'de de karşı çıkarız, Çin'de de karşı çıkarız, Batı'da da Doğu'da karşı çıkarız. Çin'le ilişkileriniz kötü mü olmalı diyenlere de cevap veriyorum asla! Çin önemli bir büyük ülkedir ve ilişkiler de geliştirilmelidir ama bunun bedelini asla Uygurlar ödememelidir.

ÇİN'E NEDEN HEYET GİTMİYOR?

Neden 2009 yılında ben hem Çinlilerle görüşmüş hem de Uygurlarla kucaklamışken bugünkü yönetim neden Çin'e bir heyet gönderemiyor. 2 yıldır Çin'e heyet gönderilmesinden bahsediliyor. Neden gitmiyor? Utangaç birkaç ifade dışında en ufak bir kınamayı bile gösterecek cesareti ortaya koyamadılar çünkü batırdıkları ekonominin Çin'den gelecek birkaç milyar dolarlık swapa ihtiyaçları vardır. Borcu olan bir müddet sonra köleleştirilir.

İÇERİDE EFELİK TASLAYANLAR DIŞARIDA SUS PUS OLUYOR

Ama Ankara'da sözde milliyetçilerin, sözde mazlumların sözcüsü olan Sayın Erdoğan'ın, Sayın Bahçeli'nin heyet göndermeye cesaretleri yoktu. Gitti mi Türkiye'den bir heyet? Hadi devlet heyeti gidemedi bir insan hakları sivil heyet gönderebildiniz mi? Yapmadılar. Çünkü onların meselesi Türkiye'nin içinde milliyetçilik yapıp Türkiye'de ayrımcılıkları kışkırtmak ama dışarıda zulme sessiz kalmak. Bunlar Türkiye içinde efe, dışarıda ise Trump'ın mektubuna sessiz kalan, Putin'in kapısında kronometreler tutularak bekletilen dili alınmış bir tutum sergileyenler. İçeride efelik taslayanlar dışarıda sus pus oluyorsa içeride göstermeye çalıştıkları efeliklerin hakkını bedelini sormak bizim görevimizdir.

Kimse Ankara'da milliyetçilik yapıp bu milliyetçiliği Moskova'da, Washington'da, Pekin'de unutmayacak. Bizim kriterimiz belli Uygura sahip çıkıyor musunuz çıkmıyor musunuz?Kriter bu?

OMURGANIZI YİTİRDİNİZ

Nerede dünya lideri Sayın Erdoğan, nerede? Hani mazlumların sözcüsüydünüz? Neden sesiniz çıkmadı, neden yürekleriniz kapandı, neden diliniz sustu, kulaklarınız sağır oldu, gözleriniz kör oldu da göremiyorsunuz neden? Çünkü omurganızı yitirdiniz.

Bugün Pekin Olimpiyatlarını boykot çağrımıza 22 partiden 16'sı olumlu cevap verdi. Ama AK Parti'den MHP'den ses yok. Buradan tekrar tüm partilere sesleniyorum Doğu Türkistan'daki insan hakları konusunda ortak bir bildiri, ortak bir ses verin.

ÇİN'E 'ONE MINUTE' DEME VAKTİ

İşte şimdi Çin'e, Sayın Erdoğan'ı anladığı dille söylüyorum bir 'one minute' deme vaktidir. Bir dakika dur deme vaktidir. Ama sayın Erdoğan 'one minute' demeyi çoktan unuttu. Trump'ın mektubunu aldığında diyemedi çünkü tehditlere maruz kaldı. Putin'in kapısında bekletildiğinde diyemedi. Çin'e de diyemiyor. One minute diyebilmek için sırtınızda bir bagaj, arkanızda çekineceğiniz bir takım hususlar olmaz. Bugün de Çin'e Pekin Olimpiyatları üzerinden bir 'one minute' deme vakti. Bir sınama dönemindeyiz."

ERDOĞAN'IN 'ONE MINUTE' ÇIKIŞI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde Davos Zirvesi'ndeki "one minute" (bir dakika) çıkışı, üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen hafızalardan silinmedi.

İsviçre'nin Davos kasabasında 29 Ocak 2009'da Dünya Ekonomik Forumu (WEF) kapsamında düzenlenen "Gazze: Ortadoğu'da Barış Modeli" başlıklı panele Erdoğan da davet edilmiş, panele dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Mun da katılmıştı.

Panelde, Peres'in Gazze saldırılarını meşrulaştıran sözleri ve diplomatik sınırları ihlal eden davranışlarıyla moderatör Washington Post yazarı David Ignatius'ın taraflı tutumu karşısında Erdoğan tepkisini göstermişti.

Peres'in Türkiye'ye ve Filistinlilere yönelik suçlamalarına cevap vermek isteyen Erdoğan'nın konuşması moderatör tarafından kesilmeye çalışılmış, Erdoğan da Ignatius'a dönerek "one minute" diyerek, kendisine müdahale edilmemesi uyarısında bulunmuştu.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (10)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
10 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN