İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi tarafından hazırlanan ön raporda, 23 Nisan 2025'te gerçekleşen Orta Marmara Sırtı Depremi'nin ardından bölgede önemli artçı sarsıntılar yaşandığı ve gerilim birikiminin sürdüğü vurgulandı. 1766 yılından bu yana biriken sismik gerilimin yaklaşık %12’sinin bu depremle boşaldığı belirtilirken, fayın büyük kısmının hâlâ yerinde durduğu ifade edildi.
İTÜ Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (MATAM) Grubu, Marmara Denizi'nin orta kesiminde, yerin 13 kilometre derinliğinde meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depreme ilişkin kapsamlı bir ön rapor hazırladı. İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral’ın koordinasyonunda, Prof. Dr. Cenk Yaltırak, Prof. Dr. Seda Yolsal Çevikbilen, Doç. Dr. Tuna Eken, Prof. Dr. Hülya Kurt, Doç. Dr. Beyza Taşkın ve Dr. Murat Şahin'in yer aldığı ekip tarafından yapılan çalışmalarda, depremin ardından 291’in üzerinde artçı sarsıntı kaydedildi.
ARTÇI DEPREMLER ANA FAYIN KUZEYİNDE YOĞUNLAŞTI
23 Nisan 2025 tarihinde gerçekleşen depremin ardından, artçı depremler ana fayın kuzeyinde, özellikle Kumburgaz Havzası ve kuzey bloktaki ikincil fay hatlarında kümelendi. Bu sarsıntılar, 30 kilometre derinliğe kadar ulaştı. Rapora göre, 26 Eylül 2019'daki Silivri depreminin yaklaşık 5 kilometre güneyinde gerçekleşen bu yeni deprem, Marmara bölgesinin sismik aktivitesini artırmış durumda.
SİSMİK GERİLİM AZALDI, ANCAK BÜYÜK DEPREMİN HABERCİSİ DEĞİL
İstanbul'daki 6,2 büyüklüğündeki depremin sismik gerilim açısından önemli bir boşalma sağladığı, ancak bu depremin büyük bir sarsıntının habercisi olmadığı ifade edildi. 1766 yılından bu yana biriken sismik gerilimin yaklaşık %12’sinin bu depremle boşaldığı belirtilirken, fayın büyük kısmının hâlâ yerinde durduğu vurgulandı. MATAM Müdürü Prof. Dr. Cenk Yaltırak, “Fay yalnızca küçük bir bölümünde 30 santimetrelik bir hareket yaşandı. Bu, çok büyük bir deprem beklediğimiz anlamına gelmez. Fayın büyük kısmı hâlâ yerinde duruyor” dedi.
GERİLİM, ORTA MARMARA ÇUKURU'NDA YOĞUNLAŞIYOR
Rapor, ana şok ve artçıların dağılımının fay düzleminde dar bir alanla sınırlı kaldığı ancak gerilmenin Orta Marmara Çukuru yönünde yoğunlaştığına işaret etti. Özellikle Kumburgaz segmentinin yalnızca 20 kilometrelik kısmında hareket yaşandığı belirtilirken, gerilim birikiminin hâlâ büyük bir alanı kapsadığı ifade edildi.
DEPREM RİSKİ VE FAY KIRILMALARINA DAİR UYARILAR
Prof. Dr. Yaltırak, Marmara Denizi'nde büyük bir deprem için belirli segmentlerin aynı anda kırılması gerektiğine dikkat çekerek, "1999 İzmit depremi örneğinde olduğu gibi, tek bir deprem değil, bir dizi ardışık fay kırılmasından kaynaklanan bir sarsıntı yaşanmıştı. Eğer aynı durum bu bölgede olursa, bu en kötü senaryo olacaktır" dedi. Yaltırak, bu tür ardışık kırılmaların Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinde de gözlemlendiğini belirtti.
DEPREM SENARYOLARI VE KENTSEL DÖNÜŞÜM
Yaltırak, Marmara bölgesinde sıkça gündeme gelen 7,8 büyüklüğündeki deprem senaryosunun bilimsel hesaplamalarla oluşturulduğunu ve toplumun doğru bir risk yönetimi yapabilmesi için bu tür verilerin dikkate alınması gerektiğini vurguladı. "Mühendislik hesabı ile en büyük riski tanımlıyoruz. 7,8 büyüklüğündeki bir depreme göre hazırlık yaparsak, daha küçük bir sarsıntı durumunda şehri kurtarabiliriz. Ancak 7,1'lik bir deprem için tasarım yaparsak, 7,8 olursa büyük bir yıkım yaşanır" dedi.
Prof. Dr. Yaltırak, deprem riskinin yönetilmesi için kentsel dönüşüm ve afet senaryolarının ciddi şekilde planlanması gerektiğine işaret etti. "Depremi öngörmek mümkün değil, ama en büyük riski bilerek hazırlık yapmalıyız" şeklinde konuştu.