MUSTAFA SİVİŞ
Türkiye ve dünya gündemine dair sıcak haber başlıklarının ve bilinmeyenlerin tartışıldığı program Bi’ Karar Ver, Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’un sunumuyla ekranlara geliyor. 15 Kasım Çarşamba günkü bölümün konuğu ise, eski Anayasa Mahkemesi raportörü Prof. Dr. Osman Can oldu. Çakır ve Oğur’un yargı krizine ilişkin önemli sorularını cevaplayan Can, ‘Yargıtay, Can Atalay ile alakalı kararını verirken adeta Anayasa Mahkemesine sopa gösteriyor’ şeklinde konuştu. Programdan derlediğimiz kritik satır araları haberimizin devamında.
YARGITAY ÜYELERİ’NİN AÇIKLAMALARI NEYE İŞARET?
Türkiye’de yaşanan yargı ve hukuk krizine dair önemli açıklamalarda bulunan Osman Can, ‘Anayasa sistematiğine baktığımızda hepsi yüksek yargı kurumlarıdır. Ama hepsinin ayrı pozisyonları vardır. Yargıtay hukuk davasında temyiz mercisidir. Ama Anayasa Mahkemesi başka bir şey yapıyor. Anayasa mahkemesi parlamentonun çıkarttığı yasaların Anayasa’ya uygun olup olmadığını denetliyor.’ dedi.
Konuşmasının devamında son derece önemli değerlendirmeler yapmaya devam eden Can, ‘İkinci olarak da yapılan yargılamalardan sonra temel hak ve özgürlük ihlali var mı ona bakar. Anayasa Mahkemesi ihlal tespit ederse yargılamanın tekrarlanması gerekir. Yargıtay, Can Atalay ile alakalı kararını verirken adeta Anayasa Mahkemesine sopa gösteriyor. Yargıtay’ın çok daha önceden, AYM üyelerini “Anayasa’nın ihlali” ile suçlamayı düşündüğü görülüyor.’ ifadelerini kullandı.

‘MİLLİ YARGI’ KAVRAMI NE KADAR DOĞRU?’
Yıldıray Oğur, son dönemlerde özellikle Cumhur İttifakı üyeleri tarafından çokça dile getirilen ‘Milli Yargı’ kavramını Osman Can’a sordu. Birbirinden önemli ifadelerde bulunan Can, ‘Türkiye Cumhuriyeti Anayasası kimin anayasası? Tamam darbeciler yaptı ve darbe anayasasından hala kurtulmadı. Bunu bir kenara bırakalım. Bu Türkiye’nin anayasasıdır. Bu anayasa kurumlar yaratır. Şimdi ‘Milli’ bir diye kavram kullandığında anayasa zaten millidir. Evrensel değildir. Bu ülke için üretilmiştir. Evrensel değerleri savunur ama geçerlilik açısından millidir. Almanya’da uygulanamaz. Yargıtay’ı milli ötekini gayri milli ilan etmek aymazlık ya da ne derseniz deyin. Bu hukuku bilmemek değildir. Bunu derseniz devlet içinde devlet demektir. Böyle olursa, ‘Bu topraklar üzerinde egemenlik yoktur’ demiş olursunuz.’ cümlelerini kurdu.
BAKAN TUNÇ’UN AÇIKLAMALARI NE ANLAMA GELİYOR?
Elif Çakır: Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un Anayasa Mahkemesi’nin yargılama usullerinin değişebileceği yönündeki açıklamaları ne anlama geliyor?
‘Bu konu başlangıç itibariyle zaten hukuksuz, gayri ahlaki, gayri akli ve gayri hukuki olduğu için o çerçevede atılan tüm adımlar da zincirleme hukuksuzluktur. “Anayasa Mahkemesi’nin 6216 sayılı kanununu ön görülen şekilde değiştireceğiz ki kriz ortadan kalksın.” demek de absürtlüktür. Ağır bir anayasa ihlali yapıyorsanız, yapılması gereken ilk işlem o ihlale son vermektir. Yapılan şey ise yapılan şeye devam etmektir. Peki ne yapacaklar? Anayasa Mahkemesini işlevsiz hale getirecekler. Yapılması gereken şey, Anayasa’yı ihlal edenlerin cezalandırılmasıdır. Onların attıkları adımın hukuken geçersizleştirilmesidir.’

‘AYM BUNDAN SONRA NE YAPABİLİR?’
‘Anayasa Mahkemesi’nin atacağı adım, Anayasanın ona verdiği yetkileri kullanmaya devam etmesidir. Ama şunu diyebilirim. AYM keşke toplu bir ses verse. Zühtü Aslan, takındığı tavırla AYM’nin saygınlığını koruyor. Ama bu kadar saldırı altındayken toplu bir ses vermek belki iyi olabilir.’
Elif Çakır: Peki bu hükümetin istediği şey olamaz mı? Yani işler daha da kötüye gitmez mi?
‘Yani çok haklısınız neticede hukuk dışına çıkmış bir iktidar kullanımı var. Ve hukuk dışına çıkmış iktidarın ölçüsü, kriteri artık hukuk değil. Bunu biliyoruz. Böyle bir durumda da başka saldırıların yapılacağını ön görebiliriz. AYM ne yapacak? AYM yine kanun çerçevesinde, anayasa çerçevesinde davranacaktır.’
Elif Çakır: AYM’yi kapatmak mümkün mü?
‘AYM’nin çalışma usul esaslarına ilişkin 6216 sayılı kanunu ‘Ben bir maddeyle yürürlükten kaldırdım’ derse ne olur? AYM’nin çalışabilmesi mümkün olmayabilir. AYM’nin çalışabilmesi için gerekli olan şey usul kanunudur. AYM’ye savaş ilan ettiğiniz zaman hukuka, anayasal düzene karşı savış ilan ettiğiniz zaman bu da kullanılan bir yöntemdir. Bundan sonra her şey mümkündür. Ve böyle olursa hukuk bizim için bir kriter olmaktan çıkar. Bundan da Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları eğer rahatsızlık duymuyorlarsa devam etsinler.’

Yıldıray Oğur: Yaşananlar planlı bir kriz mi?’
‘Bu konjonktürel bir siyaset analizi. Yani buna çok fazla bir şey diyemem ama bu da yöntemlerden bir tanesi. Ama bir husus var ki bir iktidar yapısı var ve bunların tepesi oluşturan bir grup var. Ve bunlar, herhangi bir organın, kurumun veya insan kümesinin “Siz bunu yapamazsınız, sınırları var ve şuna yetkiniz yok” denmesinden inanılmaz rahatsız. Yani hukuki sınırlamalardan inanılmaz rahatsızlar. O yüzden AYM’yi bir tehdit olarak gördükleri sürece bundan rahatsız olacaklardır. Benim gördüğüm durum daha vahim. Temel mesele sistem değişikliği falan değil.’
