Fransa'nın başkenti Paris'te bulunan Biblioteque Nationale'de saklanan defterlerde hala yüksek miktarda radyasyon bulunduğu ortaya çıktı.
Curie, eşi Pierre ile birlikte uranyum, toryum, polonyum ve radyum gibi radyoaktif elementler üzerine çalışmalar yaptı.
O zaman radyasyonun insan sağlığı için tehlikeleri bilinmediği için karı-koca bilim insanları, evlerinin her noktasında bulunan radyoaktif maddeleri ceplerinde taşıyorlardı.
Curie, radyoaktif maddelerin geceleri saçtığı ışığı "ürkek bir perinin ışığı gibi" diye betimliyordu.
Marie Curie, 1934 yılında, 66 yaşında yüksek radyasyona bağlı aşırı kansızlıktan hayatını kaybetti. Eşiyle birlikte laboratuvar olarak kullandıkları evleri ise 1978 yılına kadar kullanılmaya devam etti.
Bu tarihte evin çevresinde kanser vakalarının artması üzerine ev boşaltıldı. Evden çıkarılan eşyalar müzelere taşındı.
Curie'nin çalışma yaptığı defterlerin bulunması sayesinde ölümünden sonra fizikçinin birçok biyografisi yazıldı.
En büyük ablasını tifüsten, yıllarca mikrobu kapmasınlar diye kendilerine sarılamayan annesini ise veremden daha 10 yaşındayken kaybeden Marie bununla birlikte ''Kullarını Seven Tanrı'' kavramına artık inanmaz olmuştu.