ERKUT TEZERDİ
Çıkarcı, sarsıcı, habis kötülüklerle dolu... Veya mutluluk verici, güvenli, sevgi seli... Kimi okul ve deniz yüzü dahi görmezken, kimi havuz başında zevk-ü sefa aleminde. Kimi sevda acısından sızlanırken, kimi bir parça ekmek bile yiyemediğinden gözyaşları içinde... Kız Kulesi bazıları için kavuşamamış aşıklar demek, bazıları için de dizi yapımların geçiş görüntüleri... Bunun adı: Dünya! O kadar büyük ki içine ne atsanız alır, üstüne hangi sıfatı kondursanız rahatlıkla taşır. Bu, geçmişten günümüze hiç değişmedi. Herkes yeni hayatlar düşlüyor, umutlar ölümle birlikte sona erse de hayaller bir yerlerde öylece kalıyor. Ancak sorun şu ki gerçek dünya masumları, güçsüzleri birer birer avlamaya devam ediyor. 73. Venedik Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’ne değer görülen Reha Erdem imzalı ‘Koca Dünya’ bunu anlatıyor. İnanılmaz ölçüde etkileyici görüntülere sahip filmin görüntü yönetmenliğini Florent Herry üstlenirken, filmin başrollerinde Ecem Uzun ile Berke Karaer oynuyor.
‘Koca Dünya’nın background hikayesinde; kardeşe yakın çok iyi iki arkadaş Ali ile Zuhal’in hayatı yetimhaneden çıktıktan sonra büyük ölçüde değişiyor; tabiri yerindeyse sudan çıkmış balığa dönüyorlar. Ali motosiklet tamircisinde iş buluyor. Gün boyu hunharca çalışıyor; üstü baş kir içinde akşamları arkadaşlarıyla birlikte kaldığı izbe evin yolunu tutuyor. Zuhal ise yetimhanede kalırken orta halli bir aile tarafından evlat ediniliyor. Filmin öncesi böyle yaşanırken kardeş gibi büyüyen iki arkadaşın görüşmesine bir vakitten sonra Zuhal’in ailesi izin vermiyor. Ali kapı dışarı edilmesine çok sinirleniyor ve günün birinde motosiklet tamircisindeki arkadaşından Zuhal’in babasının çok genç bir kadınla evleneceğini öğreniyor ama bu kişinin kim olduğu anlaşılmıyor. Ancak Ali eline bıçağı alıyor. Zuhal’in kaldığı evin yolunu tutuyor; babasını, annesini ve üvey kardeşini öldürüyor. Ali ve Zuhal motosiklete atlayıp olay yerinden uzaklaşıyor, şehirlerin içinden geçiliyor, bir ormana varılıyor. Filmin asıl hikayesi de burada başlıyor: Feleğin çemberinde asılı kalmışların isyanı!
Ormanda her şeyin unutulacağı günü bekleyen Ali ile Zuhal, ilk etapta çok eğleniyorlar gibi gözükse de ilerleyen süreçte acılar birbirini izliyor; yağmur, açlık, belirsizlik giderek artıyor. Ayrıca başlarına kötü olaylar gelmesi için illaki orman dışına çıkmalarına de gerek kalmıyor. Dünya çok büyük olması ve iyi-kötü demeden yutması filmin ana fikrinin omurgasını oluşturuyor. ‘Koca Dünya’ tokat etkisi yaratan gerçekçi anlatımı ve büyüleyici görselliğiyle, Türk sinemasında son zamanlarda izleyiciyle buluşan en iyi yapımlardan. Berke Karaer ve Ecem Uzun filmin başrolünde. Uzun, ‘Koca Dünya’daki performansıyla geçen yıl Adana Uluslararası Film Festivali’nde ‘Türkan Şoray Umut Veren Genç Kadın Oyuncu’ ödülünü almıştı.
SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMAKTAN ÇIKTI
Yönetmen Reha Erdem filmin senaryosunu ‘erişkinlerin inşa ettiği kapitalizmin ablukasında kişiler mutlu olamaz’ ilkesi üzerine kurmuş. Hatta öyle ki mutluluğu yakalamak adına doğaya, doğal olan dönüş mekanizması bile artık işlevselliğini yitiriyor. ‘İyi’ diye bilinen tüm formüller sürdürülebilir olmaktan çıkıyor. Erdem filmde kısaca kapitalizmden, vahşi kurallardan kaçmanın imkansız olduğunu vurguluyor. Toplumsal zehirlenmeden söz ediyor. Anarko primitivizm görüşünün günümüz şartlarında imkansızlığına dikkat çekiyor: Çünkü kapitalizm her koşulda kendini devam ettiriyor; önüne çıkanları da hiç çekinmeden birer birer yutuyor.
KÖTÜ DEĞİŞİM MUTLAKTIR
Doğanın yasaları döngü üzerine kurulu. Filmde bunun en büyük örneği, aklını yitiren beyazlar içindeki yaşlı kadının ölmesi ve ormana Zuhal tarafından gömülmesi olarak göze çarpıyor; topraktan gelen toprağa dönüyor. Karakterlerin masumiyetini yitirmesi de böyle bir düzende kötü açıdan yaşanacak bir değişimin mutlaklığını gösteriyor. Ali ve Zuhal karakterleri ormana huzur bulmak için gidiyor. Ancak kapitalizmin zehirlediği insanoğlunun, kentin hızlı yaşantısından kopmasında bile nelerle karşılaşacağı ortaya çıkıyor. Ali dış dünyayla bağlantı kurmaya çalıştığında; biri kadın olmanın ne kadar zor olduğunu, diğeri toplumda erkek olmanın pek de avantajlı olmadığını anlıyor.
Filmin Puanı 8
ELEŞTİRMENLER 'KOCA DÜNYA'YI DEĞERLENDİRDİ
Atilla Dorsay: Reha Erdem’in, doğada kaybolmuş iki çocuğun hikayesi anlatırken, tüm ustalığını yine konuşturduğu, nefes kesen durumlar ve görüntüler içeren bir film. Puanı 8
Ali Ulvi Uyanık: Kötülükten kaçan iki çocuğun doğaya sığınması, hepimizin içindeki örselenmiş çocuğu ortaya çıkarıyor. Etkili finaliyle herkesin kendi yıpratılmış hikayesini bulacağı film. Puanı 8
Gökşen Aydemir: Reha Erdem, koskoca dünyada küçücük bir ormana sonrasında küçücük bedenlerine sığınan gençleri şiirsel bir dille anlatıyor. Enfes bir seyir. Puan 8
