Dünya genelinde kritik hastalıkların erken teşhisi ve önlenmesi konusunda çığır açacak potansiyele sahip bir araştırma yayımlandı. Bilim insanları, parmak ucuna iğne batırılarak alınacak basit bir kan testiyle, ölümcül hastalıkların klinik olarak ortaya çıkmasından tam 10 yıl önce risklerin saptanabileceğini gözler önüne serdi. Bu bulgular, bireylerin 40’lı yaşlarında yaşam tarzlarında hayat kurtarıcı değişiklikler yapması için yepyeni bir kapı aralıyor.

DÜNYANIN EN KAPSAMLI KAN ANALİZİ
Söz konusu devrim niteliğindeki çalışma, Birleşik Krallık merkezli UK Biobank tarafından gerçekleştirildi. Yarım milyondan fazla gönüllünün kan örnekleri üzerinde yapılan analizlerde, yaklaşık 250 farklı protein, şeker, yağ ve diğer moleküllerin seviyeleri ölçüldü. Bu büyük veri çalışması, türünün en geniş kapsamlı kan analizi araştırması olarak tarihe geçti.
Elde edilen karmaşık biyokimyasal profiller, bireylerin fizyolojik durumu hakkında daha önce ulaşılamayan detayda bir tablo sundu. Bilim insanları, bu biyobelirteç verilerini gönüllülerin tıbbi kayıtları ve ölüm istatistikleriyle birleştirdi. Bu sayede diyabet, kalp hastalığı, kanser ve demans gibi günümüzün en yaygın ve yıkıcı hastalıklarının riskini, belirtiler ortaya çıkmadan çok daha erken bir aşamada yüksek doğrulukla tahmin edebilecekleri öngörülüyor.

KANDAKİ METABOLİTLER ÖNEM TAŞIYOR
Araştırmanın odak noktalarından biri, kandaki metabolitler oldu. UK Biobank, Finlandiya merkezli Nightingale Health şirketiyle iş birliği yaparak, şekerler, aminoasitler, yağlar, hormon öncüleri ve üre gibi yüzlerce farklı metaboliti titizlikle ölçtü.
Metabolitler, vücuttaki kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan küçük moleküllerdir ve seviyelerindeki en ufak değişimler dahi, organların çalışma durumundan kanser gibi patolojik süreçlere kadar pek çok hayati süreci yansıtır. Örneğin; karaciğer yetmezliğinde amonyak düzeyinin yükselmesi, böbrek hasarında üre ve kreatin seviyelerinin artması veya kas hasarında laktatın yükselmesi gibi durumlar, metabolit profillerindeki bozulmalara işaret eder.
GENETİK TESTLERDEN DAHA KAPSAMLI BİLGİ
Uzmanlar, metabolik profillerin sunduğu bilgilerin, yalnızca kalıtsal riskleri gösteren genetik testlerden çok daha kapsamlı olduğunu belirtiyor. Çünkü metabolik profil, bireyin yaşam tarzını, çevresel etkileri, beslenme alışkanlıklarını ve stres seviyesini de dinamik olarak yansıtıyor. Bu moleküler parmak izi, kişiye özel bir sağlık yol haritası çizilmesini mümkün kılıyor.
Edinburgh Üniversitesi’nden Dr. Joy Edwards-Hicks, araştırmanın en büyük katkısının erken uyarı mekanizması olduğunu vurguluyor. Dr. Edwards-Hicks, bu erken işaretlerin saptanmasının, bireylere özellikle 40’lı yaşlar gibi kritik dönemlerde beslenme, fiziksel aktivite ve diğer alışkanlıklarını değiştirerek hastalık riskini düşürme konusunda önemli bir fırsat sunduğunu belirtiyor.
