Ülkemiz zor günlerden geçerken hayat, bir taraftan devam etmekte. Biz güçlü bir ülkeyiz. Bunu tüm dünyaya bir kez daha göstermiş olduk. Güçlü ülke olmanın gereği yaşanılan olumsuzluklar her ne olursa olsun devletin çarklarının aksamadan sağlıklı bir şekilde dönmesidir.
ÖZGÜR KAYA
Yıllarca ülke ekonomisine katkı yapan, Sosyal Güvenlik Sitemi’nin en mağdur kesimi Bağ-Kur’lular, yapılacak olan yeni düzenleme ile artık rahat bir nefes alacak. Gerek yazılarımda gerekse de TV programlarımda kanun maddeleri genelge numaraları vs. vererek, siz değerli okuyucularımın kafasını karıştırmadan konuya açıklık getirmeye çalışacağım. İşveren konumunda bulunan ve yanında işçi çalıştıran işverenlerin çalıştırmış oldukları işçilerin, primlerini Kurum’a zamanında bildirmesi, sigortasız işçi çalıştırmıyor olması ve prim borçlarını da zamanında ödüyor ise Hazine, o işverene yüzde 5 teşvik uygulamakta.
Bir işveren çalıştırmış olduğu işçiler için yükümlülüklerini yerine getirdiğinde yüzde 5 teşvikten yararlanabiliyor ancak vergi mükellefi olduğu için kendisi Bağ-Kur (4-b) sigortalısı olmak zorunda olan ve kendi adına ödediği Bağ- Kur priminden teşviklerden yararlanamıyor. Burada aslolan yasal yükümlülüklerin yerine getirilmiş olması değil mi? O halde Bağ-Kur (4-b) primi ödeyenin SGK (4-b) primi ödeyenden ne farkı var? Özellikle orta ve küçük ölçekli işverenler teşviklerden yararlanabilmek için çalıştırmış oldukları işçilerin sigorta primlerini zor şartlarda da olsa ödeme gayretinde. Ancak kendisi adına ödemesi gereken Bağ- Kur primini herhangi bir teşvik olmadığı için ödemeyip, ‘ileride imkanım olursa öderim’ ya da ‘nasıl olsa bir af çıkar’ ümidi ile ötelemektedir. Bağ-Kur primi ödeyenlerin de teşviklerden yararlandırılması prim tahsilatına da önemli bir katkı sunacaktır. Yıllardır sözünü ettiğimiz bu hatalı uygulama, Bağ-Kur primi ödeyen işverenlerin kendi işçisine ödediği prim ile arasında fark olmamasına rağmen kendi içinde bir adaletsizlik meydana getirmekteydi. Sonuç olarak bu mağdur kesim için teşviklerden yararlandırma konusunda atılmış olan adımın son derece önemli olduğu, yapılacak düzenlemenin bir an önce hayata geçirilmesi elzemdir.
HİZMETİN AKSAMAMASI İÇİN MEMURA EK KAYNAK
15 Temmuz günü FETÖ/PDY‘nın TSK içindeki uzantıları tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişimi sonrası kurumlardan tutuklanan ya da görevden uzaklaştırılanlarla birlikte hizmetlerin aksadığı yaygarası koparılmaya çalışılıyor. Yıllardır FETÖ’cü olmadığı için mesleklerinde liyakat sahibi çalışanlar, hep bir kenara itilerek, ülkesine hizmet etme imkanları ellerinden alınmıştı. Mahkemelerle göreve iade edilenler de sonunda vatanına ihanet etti. Bu hainlerin sığındığı 657 sayılı devlet memurları kanunu idi. Cumhurbaşkanı’mızın günümüz koşullarına cevap veremediği eleştirilerinde, ne denli haklı olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Devlet hizmetinde devamlılık esastır. OHAL kanunu kapsamında, geçmiş yıllardan kullanılmayan zorunlu ola-rak kullanılması gereken yıllık izinlerin bir defaya mahsus olmak üzere ilave görev verilen memurlara ücretlerinin ödenmesi ile hem kurumların aksayabilecek işlemlerinin sürdürülmesi hem de kullanılamadığı için yanma riski olan izinlerin ücretlendirilmesi ile kamu çalışanlarına ek kaynak sağlanmış olacaktır.
