"Ermeniler, Türkiye'den önce Avrupa'dan özür talep etmeli"

"Ermeniler, Türkiye'den önce Avrupa'dan özür talep etmeli"

1915 olaylarının 100. yılında peş peşe gelen 'soykırım' açıklamalarını değerlendiren Araştırmacı-Yazar Muharrem Coşkun, tehcirde yaşananlardan Avrupa'nın da sorumlu olduğunu söyledi. Coşkun, "Almanya suç işleyenlerin iadesini isteyen Osmanlı'yı reddetti" dedi.

BURAK BİR /KARAR.COM
[email protected]

Çanakkale Savaşı ve Sarıkamış Harekatı'yla birlikte 1915 Osmanlısı'nda yaşanan 3 mahşerden biri de şüphesiz Ermeni Tehciri. 'Tehcir mi soykırım mı’ ekseninde yıllarca süren tartışmalarıı Araştırmacı-Yazar Muharrem Coşkun'la konuştuk.

İki anlaşmaya iyi bakılmalı

Ermeni Tehciri'ni anlamak için tarihe 93 Harbi olarak geçen Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından yapılan Ayestefanos ve Berlin Anlaşmalarının öneminli olduğunu belirten Coşkun, “Bu anlaşmalar ilk defa Osmanlı toprakları içindeki Ermenilerin Kürtler ve Çerkezlere karşı korunması gerektiği vurgulanarak, bir ıslah projesi uygulanması talebi vardı. Bu durumun tarihsel bağşmadaki önemiyse, ilk defa uluslararası bir anlaşmada ermeni sözcüğünün geçmesiydi. Böylelikle Osmanlı ilk defa kendi tebaası hakkında yabancıların söz söylemesini kabul etmiş oldu” dedi.

15-04/24/muharrem-coskun.jpgMuharrem Coşkun, 1915 Tehciri'nde İttihat Terakki'nin rolüne dikkat çekerek "Yahudi Soykırımı için 'Naziler yaptı' deniyor. Peki İttihatçılardan neden kimse bahsetmiyor" dedi. 

Ermeniler cesaretlendirildi

Bu iki anlaşmanın Ermenilerin cesaretlenerek örgütlenmesinde azımsanamayacak bir etkisi olduğunu kaydeden Coşkun, “Balkanlarda, milletlerin ayrılması sonucu, bu iki anlaşma, Ermenileri daha da cesaretlendirmiş oldu. Hınçak ve Taşnak örgütlerinin faaliyetleri bu duruma örnektir. Bu örgütlerle birlikte bir silahlanma temayülü de oluşmaya başladı” diye konuştu.

Ermeniler İttihat ve Terakki’de etkindi

Ermenilerin silahlanmaya başlaması sonrası, Osmanlı içinde bir çok eyleme giriştiklerini söyleyen Coşkun Ermeni Tehciri'ndeki İttihat ve Terakki'nin oynadığı role dikkat çekti. Coşkun, “1902 ve 1907’de Paris’te yapılan Jöntürk kongrelerine Ermeniler de katıldı. Prens Sebahattin'in başkanlığında toplanan kongrelerde Ermeniler, Rumlar ve Yahudiler etkin bir şekilde kongre başkan yardımcıları oldu” dedi.

Abdülhamid düşmanlığında buluştular

Kongrelerde ortak noktanın Abdülhamid düşmanlığı olduğunu vurgulayan Coşun, propaganda amaçlı yayınlarla, diplomatik açıklamalarla ‘baskı düzeni’ne meydan okuma kararı alındığını ancak bu yöntemlerin ses getirmemesi durumunda 'her türlü şiddete başvurup silah kullanama’ konusunda mutabık kalındığını söyledi.

15-04/24/01.jpgİttihad ve Terakki yönetiminin 27 Mayıs 1915 tarihli Ermenilerin zorla göç
ettirilmesini öngören emri.

Millet-i Sadıka vurgusu

Tüm bu yaşananların yanında Abdülhamid döneminde Ermenilerin sosyal durumlarını rakamlarla açıklayan Coşkun, Ermenilerin, Abdülhamid döneminde önemli görevlere getirildiğini hatırlattı. Abdülhamid'in İkinci Meşrutiyet’i ilan etmesinin ardından, açılan mecliste 10 tane Ermeni mebus bulunduğunu belirten Coşkun, “Ayrıca Abdülhamid döneminde nazırlık düzeyine çıkmış Ermenileri biliyoruz. En son Ohannes Paşa-Haine-i Hassa’dan sorumlu. Osmanlı toprakları içerisinde 900 bin Ermeni'den,  3 bini merkez teşkilatlarında olmak üzere 10 bin dolayında memur olarak çalışan ermeni vardı” dedi.

Abdülhamid'in hal edilmesine bir tek Ermeni mebus karşı çıktı

Bütün Ermenilerin Abdülhamid karşıtı olduğunu söylemenin yanlış olacağını söyleyen Muharrem Coşkun, “Abdülhamid'in hal fetvasına mecliste karşı çıkan tek isim bir Ermeni mebustu. O mebus da 'yobaz' denilerek tekme tokat dışarı atıldı. Abdülhamid'e karşı muhalif hareketlenmeler daha yeni yeni başladığındaysa, bazı Ermeniler Abdülhamid’e bağlılık metni hazırlayıp, imzalayarak Sultan’a sundular” diyerek tarihi bir gerçeğe dikkat çekti.

Gregoryen Ermeniler tehcire gönderiliyor

Coşkun sonrasında yaşananları şöyle anlattı:

“Talat Paşa, 24 nisan 1915’te, özellikle İstanbul merkezli, Ermeni kanaat önderlerini gözaltına alınarak dernek ve örgüt merkezilerinin tamamen kapatılması talimatı veriyor. Ermenilere yönelik ilk ciddi operasyon bu oluyor' diyen Muharrem Coşkun, 'Asıl tehcir olan 27 mayıs tarihli Meclis-i Vükela'dan çıkan belgeyle birlikte Gregoryen Ermenilerin zorunlu göçe gönderilmesi başlıyor”

“Düşmanla işbirliği yapmak, onlara istihbarat sağlamak, Osmanlı askerinin erzakını engellemek, telgraf hattını sabote etmek ve bölge halkını katletmek gibi gerekçelerle Katolik ve Proteston olmayan yani Ortodoks Ermenileri tehcire yollanıyor. Bu durum Ruslarla mezhep birliği taşıyan Ortodoksların bölgeden uzaklaştırılarak, işbirliğini önlemeye yönelik bir adımdı.”

Osmanlı görevi kötüye kullananları yargıladı

“Tehcir sırasında Osmanlı tarafından görevi kötüye kullanan kamu görevlileri, yargılanarak cezaya çarptırıldı. Tehcirin başından itibaren kamu görevlilerinden bazılarıyla ilgili aşırı bir tutum benimsedikleri gerekçesiyle şikayet gidiyor. Bu şikayetler doğrultusunda dönemin hükümeti örfi mahkemeler kurarak gayri adil davranan kişilerden 62 tanesini idama mahkum ediyor.”

15-04/24/untitled-1.jpg1915 yılında tehcir sürerken görevini kötüye kullanan kamu
görevlileri için mahkemelerin kurulmasına ilişkin talimat.

Almanya tehcir suçu işleyenleri iade etmedi

“Osmanlı'nın tehcirde suça karıştıkları gerekçesiyle iadesini istediği İttihatçıları, Almanya'nın teslim etmediğini, hatta Osmanlı-Almanya arasındaki suçluların iadesi anlaşmasına rağmen, Almanya 'Bizim Türkiye’yle yaptığımız anlaşma adi suçları kapsıyor, bu isimlerse siyasi suçludur. Bunları iade etmiyoruz, Talat Bey’e kapımız her zaman açıktır, daima bizle hareket etmiştir’ cevabını veriyor.”

100 yıllık çelişki

"Almanların bu tavrı 'sözde soykırımın arkasında biz de varız' mealinden bir tutumdur. Bir Alman generalin 'Öyle gözüküyor ki, Rusya, güneye inme politikasında  aynı mezhebi taşıdığı Ermenileri kullanabilir. Ermenilerin o topraklardan çıkarılıp, Mezopotamya'ya sürülmeleri hem Osmanlı hem de Almanya için iyi olur' diyor."

"Tehcir'de suça karışmış olanları iade etmeyen Almanya, olaylarla ilgili olarak 1. Dünya Savaşı'nda taraf olmamış ülkeler olan Danimarka, İsveç ve Hollanda'yla birlikte bağımsız bir mahkemede yargılama çağrısı yapan Osmanlı'ya dahi karşı çıktı. Almanya'nın, 'soykırım yapılmıştır' söylemi 100 yıllık bir çelişkidir”

1916 yılında Padişahın fermanıyla Ermeni hastaneye yardım edilmesini içeren belge

Niye Naziler deniyor da İttihatçılar denmiyor

“Ermeni Tehciri sırasında yaşanan olumsuzluklar Osmanlı'ya mal edilmez. Nasıl dünya Yahudilere karşı işlenen suça Alman suçu değil, Nazi suçu diyorsa, eğer burada bir suç varsa bu suçu işleyen Osmanlı değil, yönetimde bulunan İttihatçıların suçudur. Unutmamak gerekir ki, Ermeni Tehciri kararını çıkaran İttihatçılar, aynı zamanda Osmanlı'yı da yıkan kişilerdi.”

Papa kendi arşivinden habersiz

Papanın 'soykırım' açıklamasıyla politik davrandı. 1915’te Ermeni Tehciri sürerken Papalık, ‘Ermenilere müşfik davranın' diye mektup gönderiyor. Osmanlı tehcir sürerken, bu tehcirin nedenlerini, Ermenilere ne şekilde davranıldığını, tehcirin nasıl uygulandığını detaylıca bir mektup göndererek Papalığı aydınlatıyor. Bu cevaptan sonra da Papa'dan, başka bir mektup gelmiyor. Dolayısıyla Papa, bugün yaptığı açıklamayla kendi arşivinden habersiz olduğunu ortaya koymuştur.”

Ermeniler Avrupa'dan özür talep etmeli

“Batı'nın Ermeni meselesinde takındığı tavır samimi değil. Papalığın, Avrupa Parlamentosu'nun ve Almanya’nın 1915 Olayları karşısında takındığı tutum, Almanya’nın verdiği 'Bu siyasi bir olaydır’ cevabını hatırlatıyor. Hakikaten burada Osmanlı'ya karşı siyasi bir kin, siyasi bir hesap var. Batı için mesele Ermeni hakları değil. Keşke Ermenilerin, ‘Siz bizi Osmanlı’ya karşı ayaklandırdınız, sizin yüzünüzden katliamlar oldu, acılar yaşandı önce bizden özür dileyin' demesi gerekir.”

“İşin enteresanı şudur, cumhuriyet tarihinde ilk defa bütün partiler ermeni vekil adayı gösteriyor. Ermenilerin mülkleri iade ediliyor. Ermeni kiliseleri onarılıyor. Bir bakan devleti temsilen Ermeni ayinine katılacak. Belki de Ermenilere iade-i itibar yaparak Ermenilerle en iyi geçinen AK Parti iktidarını küresel olarak sıkıştırılması da başka enteresan bir olaydır. Bu anlamda geldiğimiz nokta çok trajiktir. Çünkü asıl skandal denen uygulamalar Kemalist devrim döneminde yaşanıyor. Bu döneme dair kimse bir şey demiyor.”

Biz gerçeği biliyorsak, bütün dünya soykırım dese de önemli değil

“Bazı ülkelerin 'soykırım yapılmıştır' şeklindeki açıklamalarından korkmamak gerekir. Velev ki bütün dünya soykırım dedi. Desin, hiç önemli değil. Mühim olan burada bizim ne yaptığımızdır. Hakikaten biz vicdanen rahat mıyız? İşlenmiş bir zulüm varsa da gereğinin yapılması gerekir, büyük devlete yakışan da budur.”

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN