Metallica, Deep Purple, Leonard Cohen’in parçalarını tap-dance, dövüş sanatları ve flamenko dansı eşliğinde sahneye taşıyan İspanyol kardeşlerden oluşan Los Vivancos, İstanbul’a geliyor. ‘Born To Dance’ adlı yeni gösterilerini sunacak olan grup üyeleri hem kendilerinin hem de seyircinin sınırlarını zorlayacaklarını söylüyor.
ERKUT TEZERDİ / İSTANBUL
Dokuz yıl içinde ‘7 Hermanos’ ve ‘Aeternum’ ile izleyenleri masalsı yolculuklara çıkaran Los Vivancos yepyeni gösterileri ‘Born to Dance’ ile TİM Show Center’da dansseverlerle buluşacak. Los Vivancos; geçen nisan ayında Madrid’te dünya prömiyeri yaptıkları ‘Born to Dance’ gösterisinde Metallica, Deep Purple, Leonard Cohen’in de klasikleşmiş şarkılarını danslarıyla sahneye taşıyor. Grup üyeleriyle 16 Aralık cumartesi günü saat 21.00’de İstanbul’da sahneleyecekleri ‘Born To Dance’ı konuştuk.
Barselona Dans Konservatuarı’nı bitiren Los Vivancos kardeşler, okul sonrası kariyerlerini bir süre solo sürdürerek ayrı ayrı başarılı çalışmalara imza attı. Eğitim hayatları Madrid’den Londra’ya, Vancouver’dan Hollanda’nın ünlü Bale Tiyatrosu’na uzanan altı kardeş, 2004’te bir araya gelip Los Vivancos’u kurdu. Babaları sayesinde küçük yaşlardan itibaren dans ettiklerini belirten grup üyeleri “Flamenko ile başladık daha sonra konservatuvar eğitiminin ardından bireysel olarak dünyanın birçok yerinde dans ettik. Tecrübe kazanmak ve farklı stilleri öğrenmek istedik. Sonrasında hepimiz bir araya geldik ve Los Vivancos doğdu” diyor. ‘Flamenkonun prensleri’ olarak tanınan grup üyeleri katıldıkları televizyon programları, festivaller; ABD, Hollanda, Belçika, İngiltere, Kanada, Kolombiya, Fransa ve İspanya’da gerçekleştirdikleri özel gösterilerle izleyenlere unutulmaz ve keyifli anlar yaşatıyor. Kardeşlik öykülerini anlattıkları ilk gösterileri ‘7 Hermanos’ ile dünyayı dolaşan ve 30 ülkede milyonlarca kişiye ulaşan Los Vivancos, ikinci gösterileri ‘Aeternum’ ile sihirli bir atmosfer sunarak senfonik müziklerle flamenko şöleni sunmuştu.
Sahnede birlik içinde olduklarını, kimi zaman zor ve bedenin sınırlarını zorlayan bir esneklik ve direnç isteyen danslarda birbirlerini motive ettiklerini belirten grup üyeleri “Kardeş olmanın avantajları bu tarz gösterilerde kimi zaman sahne üzerinde konuşmadan anlaşmamızı sağlıyor” diye konuşuyor.
İstanbul’daki gösterilerinde izleyenleri pek çok sürprizin beklediğini ifade eden dansçılar, şöyle devam ediyor: “Bu gösteride hem dans ve müzik anlamındaki çeşitlilik hem de teknoloji kullanımı çok daha farklı. Sınırlarımızı zorladığımız bir gösteri. Hem enstrümanlarımız hem de dansımızla çok zengin bir gösteri oldu diyebiliriz. Küçük yaşlardan bu yana yaptığımız dövüş sanatları figürlerini de ekledik. Klasik baleden flamenkoya, tap dance’a kadar yıllardır birçok dans türü üzerinde çalışma imkânı bulduk.”
Grup üyelerine klasik anlamda projeler yapmayı düşünüp düşünmediğini sorduğumuzda “Swan Lake’in bir adaptasyonunu yapmayı düşünüyoruz. Kendi tarzımızda olacak” yanıtını veriyorlar.
