Her bir kelimeye mercekle bakardı

Her bir kelimeye mercekle bakardı

Dede Korkut ve Evliya Çelebi uzmanı olarak bilinen, Türkoloji denilince dünyada akla gelen en önemli isimlerden biri olan Prof. Dr. Semih Tezcan hayatını kaybetti. Türkolojiyi bir bilim dalı olarak kabul ettiren, her bir kelimeyi mercekle inceleyen ve bildiği tüm dillerde o kelimeyi tartan Tezcan, en büyük hayalini gerçekleştiremedi. Tezcan kendi adıyla bir etimoloji sözlüğü yayımlamak istiyordu.

Türkoloji alanında dünyanın en önemli isimlerinden biri olan Prof. Dr. Semih Tezcan, önceki gece Almanya’dan Türkiye’ye dönerken, uçakta kalp krizi geçirdi. Kurtköy Ersoy Hastanesi’ne kaldırılan Tezcan, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Tezcan, yarın Ankara’da Maltepe Camii’nde öğle vakti kılınacak cenaze namazının ardından Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

Türk lehçelerinin tümüne hakim olan, Rusçadan Almancaya pek çok lisanı anadili gibi konuşan Tezcan, ‘Evliya Çelebi’yi Türkiye’de dirilten kişi’ olarak tanımlanıyordu. 1942’de doğan Tezcan, 1960-1964 yılları arasında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Türkiye’de Prof. Saadet Çagatay’ın öğrencisi olan Tezcan, 1964’te gittiği Almanya’da önce Hamburg Üniversitesi, Önasya Tarihi ve Kültürü Bölümü’nde, yeryüzünde Eski Uygur dil ve kültürünün en önde gelen bilgini Prof. Annemarie von Gabain’in yanında iki dönem Eski Uygurca çalıştı. Göttingen Üniversitesi’nde, Türkoloji için ayrı bir kürsü kurulmamasıdan dolayı İranistik kürsüsünde doçent olarak ders veren Dr. Gerhard Doerfer’in yanında yıllarca Türkoloji, Mongolistik, Tunguzoloji okudu.

17-09/15/15krr02semih2.jpg

Tezcan, pek çok kez Doğu Berlin’e giderek Alman Bilimler Akademisi’ndeki Turfan Koleksiyonu’nda bulunan Eski Uygur yazmaları üzerinde araştırmalar yaptı. Turfan Koleksiyonunda bulunan Eski Uygurca bir yazma üzerine yaptığı doktora çalışmasıyla 1970’de doktor unvanını kazandı. Doktora sınavını verdikten sonra Alman Bilim Araştırma Kurumu’nun başlattığı Hallaçca araştırmaları projesinde bilim uzmanı olarak görev aldı. 1971’de Ankara’ya döndü. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ne öğretim üyesi olarak atanmak üzere yaptığı başvurular çeşitli nedenlerle engellendi. Engelleme gerekçelerinin biri de Almanya’daki doktora öğretimi sırasında Doğu Berlin’e yapmış olduğu seyahatlerdi. Ataması ikinci kez engellenince Danıştay’a başvurdu ve askerlik hizmetini yapmaya başladı. Sonrasında Ankara Üniversitesi’ne yaptığı üçüncü başvuru, o sırada Türkiye’de siyasal iktidarın değişmiş olması nedeniyle olumlu sonuçlandı. Mayıs 1974’te Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Türk Dili Kürsüsüne asistan olarak atandı. İki yıl sonra 1976’da Eski Uygurca Hsüan Tsang Biyografisi, X. Bölüm başlıklı habilitasyon çalışmasıyla doçent unvanını kazandı. 1984’ün ortasına kadar Ankara Üniversitesi’nde çalışmaya devam etti. Eski Türk Lehçeleri Kürsüsü’nde görev yaptı, bu arada 1976-1983 yılları arasında Türk Dil Kurumu’nda kol başkanı, yönetim ve yürütme kurulu üyesi olarak çeşitli görevler üstlendi.

1982’de yaptığı profesörlük başvurusu, o sırada siyasal iktidarın yeniden el değişmiş olması nedeniyle son aşamasında engellendi, sürgüne gönderildi. 1984’te Federal Almanya’nın Bamberg kentindeki OttoFriedrich Üniversitesi’nde yeni kurulan Türk Dili, Kültürü ve Tarihi Kürsüsü’nden gelen daveti kabul ederek Almanya’ya göç etti. 2008’de Türkiye’ye dönen Semih Tezcan, Bilkent Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak göreve başladı. Aynı zamanda UNESCO Türkiye Millî Komisyonu, Dünya Belleği İhtisas Komitesi üyelikleri de bulunan Tezcan, 2006 yılında Türkiye Bilimler Akademisi Bilim Ödülü’ne layık görülmüştü.

Tezcan’ın çalışma alanları şöyleydi: İslamiyet öncesi Türk dilleri ve edebiyatları, özellikle Eski Uygurca ve Eski Uygur Edebiyatı. Orta Asya’da İslamiyet döneminin erken yazı dilleri, Karahanlı ve Harezm Türkçeleri ve edebiyatları. Eski Anadolu ve Rumeli Türkçesi, XIV-XV. yüzyıllarda Anadolu ve Rumeli edebiyatı. İran Türk dilleri, özellikle Halaçça. Leksikoloji, Türk dilleriyle Moğol dilleri arasındaki ilişkiler, Türk dilleriyle İranî diller arasındaki ilişkiler. Dede Korkut Oğuznameleri, Oğuz Han destanları, Evliya Çelebi Seyahatnamesi. Türk Dil Devrimi.

KENDİ ADIYLA BİR ETİMOLOJİ SÖZLÜĞÜ HAZIRLIYORDU

Prof. Dr. Mehmet Ölmez: “Prof. Dr. Semih Tezcan ile bir süre birlikte çalıştık, 90’lı yıllarda onun yayınlarını neşrettim. Kendisi 60’lı yılların sonunda bizzat araziye giderek oradaki Türk dillerini ortaya çıkarmıştır. İşi gücü çalışmaktı, hatta bir keresinde bana ‘Bu göbeğin sebebi oturmak ve çalışmak’ demişti. Kıvrak zekalı hocalardan biriydi. Hayali, Osmanlıcaya dayanan ve kendi adını verdiği bir etimoloji sözlüğü hazırlamaktı. Yazılı Türk kökenli en zengin edebiyat ona göre Osmanlı idi. Son 25 yıldır kelime çeşitleri üzerine çalıştı ama ömrü bunu tamamlamaya, hayalini gerçekleştirmeye yetmedi.”

TÜRKOLOJİNİN BİLİM DALI OLDUĞUNU GÖSTEREN İSİM 

Sabri Koz: “Yapı Kredi Yayınları’nda Semih Bey’in kitaplarının editörlüğünü yaptım. Türkiye’de kıymetini bilemediğimiz için Almanya’ya gitmişti. Zira ilim alanında farklı düşünenlerin, dünyaya farklı bakanların Türkiye’de yaşamasına pek izin verilmiyor. Ama tüm yaşadıklarına karşın ülkesine küsmedi, Türkolojiye hizmet etti. Kendisi Türkolojinin amatörce değil ciddi bir bilim dalı olduğunu gösterdi. Dede Korkut ve Evliya Çelebi uzmanıydı. Çin’den ABD’ye kadar Türkoloji ilminin yayılmasına büyük hizmet etti, oralarda hep Semih Bey’in adı anılır. Ayrıca çok da değerli öğrenciler yetiştirdi.”

EVLİYA ÇELEBİ’Yİ TÜRKİYE’DE DİRİLTEN KİŞİ 

Prof. Dr. İsmail Hakkı Aksoyak: “Türkoloji alanında dünyanın en önemli isimlerinden biriydi. Tüm Türk lehçelerine hakimdi. Kendisiyle üç yıl boyunca aynı odada çalıştık, bilim insanında olması gereken titizlik ve ciddiyetten asla ödün vermezdi. Türk edebiyatındaki makaleleri Avrupai tarzda yayımlamaya çalışırdı. Bir kelime için bütün gün uğraştığını bilirim. Yani her kelimeye mercekle bakar, bildiği tüm dillerde o kelimeyi araştırır, sözlüklerde o kelimeyi tartardı. Çalışmalarındaki dipnotlar bile makaleleri kadar zengindi. Prof. Dr. Semih Tezcan, Evliya Çelebi’yi eşi Nuran Tezcan ile yaptıkları çalışmalarla Türkiye’de dirilten kişiydi. Sabah saat 06.00’da çalışmaya başlar, akşam yattığı saat 21.00’e kadar bunu sürdürürdü. Pek çok çalışması yayımlanmadan kaldı.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN