Öykü roman ile yarışıyor

Öykü roman ile yarışıyor

Modern hayatın sorunlarını ‘Değişik Öyküler’ adlı ilk kitabında anlatan Arda Kıpçak, hikayeleri özgeçmiş, tiyatro oyunu, röportaj, duruşma tutanağı biçminde yazdığını belirtiyor. Kıpçak kitabında parçalı anlatım ve çoklu anlatıcıyla birçok metne göndermeler yaptığını söylüyor. Son birkaç yıldır öykünün atağa geçtiğini söyleyen Kıpçak, “Romanla yarış halinde. Çok fazla öykü yazılmaya başlandı ve yeni öykücüler içinde yenilik çabasında olan iyi isimler var” diyor.

IŞIL ÇALIŞKAN

Alışılmışın dışında özelliğe sahip 16 öyküden oluşan bir kitap. Yazar Arda Kıpçak 'Değişik Öyküler' ismini verdiği ilk kitabı ile okuyucuyla buluştu. Öykülerinde metropol insanı ile modern hayatın sorunlarına yer veren Kıpçak, büyükşehirde doğup büyümüş ama çevresiyle uyum sorunu yaşayan karakterlerden yola çıkarak gündelik bilinç akışını olduğu gibi aktarıyor. İronik ve esprili diliyle absürt bakış açısı sunan Kıpçak öykülerine verdiği isimlerle de fark katıyor. '?', deJenerasyon, Yaz Kızım bunlardan birkaçı...

Kitaba ‘değişik’ ismini vermesinin alışılmışın dışında öyküler içermesinden kaynaklandığını söyleyen Kıpçak, “Yani alışılmışa göre değişik, klasik öyküden değişik, kitapçılarda sıkça rastladığımız kitaplardan değişik. Aynı zamanda öykülerden birinin adı da Değişik ve aslında ne yapmak istediğimi yansıtan bir öykü bu” diyor. Kitabının özellikle biçim üzerine deneysel çalışmalardan oluştuğunu belirten Kıpçak, Pastiş denilen ve farklı yazın formlarının birleştirilmesi ile oluşan öyküler içerdiğini anlatıyor. Kıpçak, “Özgeçmiş, tiyatro oyunu, röportaj, duruşma tutanağı biçiminde öyküler bunlar. Bunun dışında parçalı anlatım ve çoklu anlatıcılar var. Genellikle bilinç akışı tekniğini kullanıyorum. Birçok metne göndermeler var ve derinde farklı anlamlar barındırıyorlar. Postmodern yazının sağladığı bütün imkânları kullanmaya hatta sınırlarını zorlamaya çabalıyorum” diyor.


Tema açısından özel bir dikkat göstermediğini söyleyen Kıpçak, kitaptaki öykülerin bağlayıcı özelliğini sorduğumuzda “Genellikle yabancılaşma, anlaşılmama, bireyselleşememe gibi temalar hâkim. Modern hayatı ve günlük hayatta yaşanan sıkıntıları anlatıyorum ve ister istemez belli temalar etrafında dönüyor öyküler” yanıtını veriyor. Kıpçak, kısa öyküler yazmasının gerekçesini ise şöyle anlatıyor: “Gereksiz uzatılmış hissi hiç hoşuma gitmiyor. Ama öte yandan neredeyse her satırının altını çizdiğim romanlar da var. Biraz da aslında uzun yazmayı sevmediğim için öykü yazıyorum. Hatta oldukça kısa öyküler yazıyorum. Bundan yemeğin tadının damakta kalması gibi bir haz alıyor ve okura da bunu vermek istiyorum.”


Kendine has bir tarzı olduğunu belirten Kıpçak bu tarzı ilk olarak Tanıktan Soruldu öyküsüyle oluşturduğunu anlatıyor. Kıpçak, “Bir gün, Hukuk geçmişimin de etkisiyle biraz da epigraflarla dalga geçmek için bir kanun maddesi koyayım dedim. HMK’daki tanıklıkla ilgili maddeleri açtım. Okurken kafamda bir mesele oluştu. Maddenin içindeki ‘yemin, şeref, namus’ gibi kelimelerin anlatıların içinde tekrarlandığı üç farklı anlatıcının ya da tanığın olduğu ama neye tanıklık ettikleri belli olmayan veya okura bırakılan bir öykü çıktı ortaya” diyor.


Kitaptaki öykülerinde noktalama işaretlerini sık sık kullanarak ince detaylara değinen Kıpçak, bunun gerekçesini şöyle açıklıyor: “Curriculum Vitae öyküsündeki gibi biçimin gerektirdiği noktalama işaretleri oluyor. Bunlar imla kuralları açısından doğru olmasa da öyle kullanılması gerektiğini düşündüm. Kurallarla pek aram olmadığı zaten belli oluyordur. Bunun dışında yine öykülerde italik yazılmış olan kısımlar var. Bunları zamanda atlamaları, içses, gerçek ve fantezi gibi durumları ayrıştırmakta kullandım. Bir öyküde üstü çizili cümleler var. Bunların neden çizildiği de öyküde anlatılıyor.” Kıpçak '?' isimli öyküsünü ise şöyle anlatıyor: “İçerik olarak aslında oldukça klişe bir sevgili kavgası. Ama tamamen soru cümlelerinden oluşuyor ve adı bir imla işareti. ‘?’ olarak yazılıp ‘soru işareti’ olarak okunuyor. Yani yine görsel veya biçimsel bir durum var ortada. Baktığımızda bir işaret görüyoruz ama okuduğumuzda iki kelime.”


Bir öykü yazarı olmasına rağmen daha çok roman okuduğunu söyleyen Kıpçak, “Aslında bana bir şey katacak, ilham verecek ve dönemlerinde hatta günümüzde yenilikçi olarak kabul edilen eserleri okumayı tercih ediyorum diyebilirim” diyor. Kıpçak genç bir öykü yazarı olarak öykücülüğün son dönemdeki gelişimini şöyle anlatıyor: “Bana son birkaç yıldır öykü atağa geçti gibi geliyor. Romanla yarış halinde. Çok fazla öykü yazılmaya başlandı ve yeni öykücüler içinde yenilik çabasında olan iyi isimler var. Devamının da geleceğini düşünüyorum.”

HEPİMİZ AYNI SIKINTILARI ÇEKİYORUZ

Öykülerinde modern hayatın sorunlarını işlemesinin neredeyse bir dezavantajı olmadığının altını çizen Arda Kıpçak, avantajlarını ise şöyle anlattı: “Büyükşehirde yaşıyor ve hepimiz modern hayatın sıkıntılarını deneyimliyoruz. Okurun öykülerimde tanıdık meselelerle, sorunlarla karşılaşması, kendinden, hayatından bir şeyler bulması, karakterlerle özdeşleşebilmesi de bir avantaj olarak değerlendirilebilir. Uzun öykü ya da romandan hoşlanan okurları kaybetmek dışında bir dezavantaj gelmiyor aklıma.”

YORUMLAR
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN