Serdar Kuzuloğlu: Sosyal medyada demokrasi at yarışına döndü

Serdar Kuzuloğlu: Sosyal medyada demokrasi 
at yarışına döndü

Nam-ı diğer internet ekipler amiri Serdar Kuzuloğlu ile, sosyal medyayla değişen hayatımızı konuştuk. Kuzuloğlu "Sosyal medyada çok tehlikeli bir demokrasi anlayışı gelişti" diyor.

Bilgi Üniversitesi Next Akademi’de ‘sosyal medyada iletişim ve pazarlama’ dersleri veren, nam-ı diğer internet ekipler amiri Serdar Kuzuloğlu ile, sosyal medyayla değişen hayatımızı konuştuk.  

Sosyal medya iletişimi ve pazarlama stratejilerini ne yönde değiştirdi?

Eskiden ses çıkarmak belli bir kurum veya kitlenin elindeyken, şimdi teorik olarak herkes sesini herkese duyurabiliyor. Herkes herkesten haberdar olabiliyor. Bu durum pazarlamanın araçlarını na insan davranışını da çok değiştirdi. Artık birey tek başına bile çok güçlü. Önceden şarkıcılar, zenginler, futbolcular, siyasiler ünlüydü. Şimdi cebinde dolmuş parası olmayan adamı yüz binlerce kişi takip edebiliyor. 30 yıl önce o kadar takipçin olsa devrim yapardın. Piyasalar da kendisini bu dönüşüme uyarlamak zorunda. Herkes daha doğrudan temas beklentisinde. Zaten Next Akademi’yi de bu sebeplerle kurduk. Değişim o kadar hızlandı ki, bir dönem anlattığım dersi bir sonraki dönem anlatamıyorum. Şimdi üç öğrencimizi Twitter'ın Silikon Vadisi'ndeki binasına staja gönderiyoruz. Bu bizim için de kendimizi gösterme fırsatı olacak. 

Artık mahremiyet kavramı değişti

Sosyal medya kullanıcılığı son 10 yılda bizde neleri değiştirdi?

“Para vermiyorsan ürün sensin” diye bir söz vardır. Biz sosyal medyada hiçbir hizmet için para vermiyoruz. Öyleyse pazarlanan biziz. Sosyal medya muhabbet tellalıdır. Bize verdiği hizmetin karşılığında firmalara ve kişilere pazarlanıyoruz. Fotoğraflarımız, özel zevklerimiz, ilgi alanlarımız, temel bilgilerimiz ve daha birçok şeyimiz markalara pazarlanıyor.

Bu pazarlamaya biz de razı gibi görünüyoruz...

Artık mahremiyet kavramı da değişti. 10 yıl önce internette kimliğimizi ve fotoğrafımızı saklayarak konuşurduk. Facebook’un internet tarihinde değiştirdiği şey, herkesi kendi kimliğiyle varolmaya alıştırması. Bugün internet sanal alem değil, paralel alem. Hayatımızın bir uzantısı. Bir oryantasyon sürecindeyiz. Yeni bir kültürü oluşuyor.

15-07/03/llll-1435924049.jpgSerdar kuzuloğlu: Sosyal medya uyum sağlama yeteneğimizi hızlandırdı.
Mesela son yıllarda bir sürü kişi cadılar bayramını kutluyor!

Bu kuşak anı geleceği kurgular gibi kurguluyor

Mahremiyet önceliğimiz nasıl önemsiz hale geldi?

Evimizin hala perdeleri var ama birçoğumuzun evi artık kamuya açık. Bunun için birkaç ana motivasyona sahibiz. Sosyal medya bize sanki herkes çok eğleniyormuş gibi bir yanılgı hediye etti. Herkes mutlu ve zengin. Herkes güzel ve keyifli gibi. Biz neden böyle değiliz telaşına kapılıp kurgu yaşamlar yaratıyoruz. Instagram bunun en yoğun yaşandığı platformlardan biri. Nobelli toplum bilimci David Kahneman bununla ilgili olarak ‘bu kuşak bu anı geleceği kurgular gibi kurguluyor’ diyor. Ayrıca sosyal medya değişim frekansımızı ve uyum sağlama yeteneğimizi de hızlandırıyor. Mesela cadılar bayramı kutluyoruz artık.

Sizce bunu neden yapıyoruz? Çıkarımız ne?

Bunun karşılığı para değil, ya da bilindiği anlamıyla bir şöhret de değil. Bunun karşılığı yeni nesi bir akçe. Bu akçelerin adı bazen RT, bazen fav, bazen beğen. Herkes bu sosyal akçelerden kazanmak istiyor. Bunun için herhangi bir uzmanlığa da gerek yok. Ne yazarsanız yazın beğenen birileri mutlaka olacak.

Çok tehlikeli bir demokrasi anlayışı gelişti

Bunun tehlikeli bir yanı var mı?

Birbiriyle aynı düşünen insanlar özellikle Twitter’da paratoner gibi çekiyor birbirini. Herhangi bir düşünceyi belli sayıda insan onayladıktan sonra ne kadar saçma bile olsa insan bu düşünceyi benimsemeye başlıyor. Bu da tehlikeli olabilir. Mesela bizde sosyal medyada çok tehlikeli bir demokrasi anlayışı gelişti. Bir altılı ganyan ya da spor toto, iddia gibi kazananın belirlendiği bir yarış olduğu yanılgısına sahip olduk. Bir kazanan oluyor, geri kalanı haksız ve kaybetmiş oluyor. Susup kazananın yaptıklarına boyun eğmesi bekleniyor. Oysa demokrasi böyle birşey değil. Demokrasi bir grubun içindeki beklentilerin dağılımını verir. Yüzde 5 hayvan haklarına duyarlıysa, bu iktidarın yaptığı her 100 işten 5’ini hayvanlar için yapması gerektiği anlamındadır. Yoksa bunlar haklı, şunlar haksız demek değildir demokrasi.

İnsanlara artık 140 karakter bile çok

140 karakter yazı yazmaya alışmanın dil becerimizi nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?

İnsanlara artık 140 karakter bile çok. Genel olarak 60 karakter kullanılıyor. Dile dayalı meziyetlerimizi yitiriyoruz. Kelime bile değil, artık emojilerle ya da beğen tuşlarıyla iletişim kuruyoruz. Adam ‘babamı kaybettik’ yazıyor, yüz kişi beğeniyor. Beğeni yapmak cenaze varsa Allah rahmet eylesin, doğum varsa gözünüz aydın, evlilik varsa Kutlarım gibi anlamlara geliyor. Biz artık duygularımızı ifade etmeyi unutuyoruz. Geçen hafta Chevrolet sadece emojilerden oluşan bir basın bülteni yayınladı. Japonya’da dünya klasiklerini emoji ile basma akımı başladı. Yakında sadece işaretlerle anlaşabileceğiz sanırım.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN