İsrail’i durduracak tek güç dış baskı

İsrail’i durduracak tek güç dış baskı

Dünyanın önde gelen uluslararası ilişkiler uzmanı, sıra dışı bir bilim insanı... Prof. Dr. Norman Finkelstein, KARAR’a konuştu: İsrail’in dış politikasında etkili olan faktör, dış baskının olup olmamasıdır. 2012’de AK Parti yönetimindeki Türkiye ve Mısır, Tel Aviv’in Filistin saldırılarını dizginlemişti.

[Karar]
DENİZ BARAN

"Doğrusu Siyonistler, Nazilerden çok iyi öğrenmişler... Onların Filistinlilere gösterdiği ahlaken iğrenç muamele ve Filistin halkını işgallerle yok etme teşebbüsleri açıkça ortaya koyuyor ki onlar da kısaca Nazilerin sakallı ve siyah şapka giyen versiyonları.” Norman Finkelstein

Dünya kamuoyu Norman Finkelstein’ı İsrail destekçilerini ikiyüzlülükle itham ettiği, Holokost için döktükleri göz yaşlarını “timsah gözyaşları” olarak nitelediği konuşmasını içeren videosu ile tanıdılar. Kendisini biraz daha yakından takip edenler, onun “Holokost Endüstrisi” adını verdiği eseriyle cesurca ortaya koyduğu tasnifi sahiplendi, Yahudi kökenli bir akademisyen olarak “içeriden” verdiği sese hayranlık duydu.


AMERİKALI RADİKAL!


Finkelstein, hakikatı ortaya koymak adına bedeller ödedi; ABD’deki Siyonist lobinin baskısıyla üniversite kariyerini sonlandırmak durumunda kaldı, İsrail’e girişi yasaklandı, medya saldırılarını göğüsledi ancak hiçbir zaman geri adım atmadı. Nihayetinde onu anlatmak için verilen adı hak eder bir yol aldı: Amerikalı Radikal.
On yıllardır Filistin davasının savunuculuğunu yapan Finkelstein, her ne kadar akademik hayattan dışa itilmiş olsa da yaşamını ABD’de sürdürüyor ve üretmeye devam ediyor. ABD, Ortadoğu, İsrail ve dünya politikasını yakından takip eden Finkelstein, son siyasi gelişmeleri KARAR’a değerlendirdi.

16-06/23/1-1466679013.jpg

İsrail hükümetinde bazı bakanlar kabineden ayrıldı ve Netanyahu’nun politikalarını sert bir şekilde eleştirdiler. Sonrasında Lieberman’ın kabineye dönüşüne şahit olduk. Bütün bunlar neyin işareti?

Kabinedeki değişiklikler ciddi bir değişime işaret etmiyor. Birkaç bakanın değişmesi elbette ufak çapta değişimler yaratabilir ama devletin temel politikalarında bir değişim yaratacak etkisi yok. İsrail’in dış politikasında etkili olan faktör, dış baskının olup olmamasıdır. 2012 ve 2014 yıllarında Filistin’e yapılan saldırılara bakalım... İlkinde İsrail’e karşı bölgede bir baskı vardı; AK Parti yönetimindeki Türkiye, Müslüman Kardeşler yönetimindeki Mısır, şiddeti azaltmıştı. 2014’te ise Türkiye kendi içindeki krizlerle boğuşuyordu; Mısır, Sisi yönetimine girmişti ve İsrail çok daha büyük bir yıkım yapabildi. Elbette Ehud Barak ile Lieberman arasında fark var, ancak savaş politikası kim gelirse gelsin devam ediyor.


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mart ayında gerçekleştirdiği ABD ziyareti sırasında Yahudi lobisi Türkiye karşıtı bir deklarasyon yayımladı. Metnin altında Paul Wolfowitz, Eric Edelman gibi şahinlerin imzası vardı. Siz nasıl okudunuz bu durumu?


Eski ABD Savunma Bakanı Wolfowitz hâlâ 2003’ün öfkesini taşıyor. O dönemlerde Irak’a dair tezkerenin geçmemiş olmasının öfkesini… Ayrıca şimdilerde Türkiye dış politikası bir kırılma yaşıyor. Özellikle Suriye meselesi etrafında işler değişiyor. De facto ittifakalar var. Bu ittifaklardan biri, IŞİD’e karşı ABD-İran ittifakı iken aynı cephede yer almayan Suudi Arabistan ile de Türkiye’nin de facto bir ittifakı var. Wolfowitz gibiler bu cepheleşmenin farkında.


Türkiye ve İsrail ilişkileri düzeltme yoluna girdiler. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?


Öncelikle ilişkiler hiç bitmedi. Siyasi olarak evet donmuş durumdaydı, ancak ekonomik ve askeri olarak ilişkilerin bitmesi söz konusu değildi.
İlişkilerin donmuş kısmı hâlâ sıkıntılar içeriyor, ancak şu an Türkiye ile İsrail’in çok fazla ortak çıkarı ve kaygıları var. Bu yüzden ilişkinin sorunlu kısımlarını düzeltmek istiyorlar. Donmuş kısımları birçok ortak nokta var diye düzeltmek istiyorlar.


Türkiye’de ‘lanetli’ İsrail ile bu şekilde masaya oturulmasına itiraz edenler olduğu gibi reelpolitik gözle yaklaşıp ‘normalleşme’yi gereklilik olarak görenler de var. Peki ya siz?


Erdoğan’ın bu parametrelerle hareket ettiğini zannetmiyorum. O, güç ilişkilerine bakıyor ve ona göre karar veriyor. Bu şekilde stratejik hareketlerle kazanımlar elde edilebilir. Mesela Gazze barikatı kaldırılacak olsa harika olurdu, ama buna pek ihtimal vermiyorum.


ABD’deki Yahudi lobilerinin kasım ayında yapılacak başkanlık seçimine etkisi nedir?


Görebildiğimi kadarıyla Yahudi lobisinin destekleyeceği tek aday olarak elde Clinton var. Clinton’ın da paraya ihtiyacı var, bu yüzden İsrail yanlısı söylemler kullanıp lobileri yanına çekmeye çalışıyor.


Peki, Trump’ın seçilmesi halinde ABD-İsrail arasındaki mesafe açılır mı?


Sanmam, çünkü Trump’ın Amerikan dış politikasına dair pek bir planı yok. Kendisinin çok ilgilenmediği dış politikaya dair danışmanlarını da dar bir ekipten seçiyor ki, onlarda da böyle bir değişim eğilimi yok.

BM Hukuk Komisyonu Başkanlığı’na İsrailli Danny Danon seçildi, buna dair yorumunuz nedir?


BM İnsan Hakları Paneline Suudi Arabistan öncülük ediyor, BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun… (Gülüyor)

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN