Kaan Kural: TBF’nin Galatasaray'a Kizer için ciddi bir tazminat ödemesi gerekiyor

Kaan Kural: TBF’nin Galatasaray'a Kizer için ciddi bir tazminat ödemesi gerekiyor

Basketbol yorumcusu Kaan Kural, TBF, Galatasaray ve Fenerbahçe üçgeninde yaşanan Lynetta Kizer tartışmasından, NBA’ye, Kobe Bryant’tan NBA’de oynayan yıldızlarımıza ve kendisine dair merak edilen birçok konuya kadar önemli açıklamalarda bulundu.

Basketbol yorumcusu Kaan Kural, basketbol gündeminin tartıştığı Lynetta Kizer ile ilgili Karar.com'a önemli açıklamalarda bulundu. Kural, Galatasaray ve Fenerbahçe üçgeninde yaşanan Lynetta Kizer tartışmasından, NBA’ye, Kobe Bryant’tan NBA’de oynayan yıldızlarımıza ve kendisine dair merak edilen birçok konuya kadar önemli açıklamalarda bulundu.

İşte o röportajdan öne çıkanlar;

Bilmeyenler için Lynetta Kizer olayını açabilir miyiz?

Ben hukuk uzmanı değilim ama Lynetta Kizer Amerikalı bir oyuncu ve Bosna Milli Takımı onunla devşirme olarak anlaşıyor ve Bosna pasaportu çıkıyor. Galatasaray ile anlaştıktan sonra sicil lisansa başvuruyor ve ona Bosnalı bir pasaport çıkarıyorlar. Yabancı kuralına göre 2 tane kıta içi, 2 tane kıta dışı oyuncu alabiliyorsun. Bu arada Galatasaray’ın yabancı kontenjan problemi de yok. Ancak Kizer henüz Bosna Milli Takımı’nda oynamadığı için FIBA onu henüz Bosnalı kabul etmiyor ve Bosna lisansı çıkarılamayacağı konusunda hem kulübü hem federasyonu uyarıyor. Galatasaray da federasyondan bu defa Amerikalı lisansı alıyor. Ama öte yandan da Türkiye'deki müsabaka kurallarına göre bir oyuncu bir bölgeden lisansı tescil olursa, sezon içinde başka bölgeden yeni bir lisans alamaz. Ama Galatasaray, Fenerbahçe karşısında Kizer’ı Amerikan lisansıyla oynatıyor. Galatasaray’ın Federasyon’dan aldığı bu lisansla Kizer’ı oynatması sonrası ise yaşanan bu süreç başlıyor.

‘Galatasaray’ın hükmen yenilgi kararı doğru fakat TBF’nin tazminat ödemesi gerekiyor’

Her şeyden önce nereden tutsan elinde kalan bir durum var Kizer olayında. TBF’nin Galatasaray’a vermiş olduğu hükmen yenilgi kararı doğru. Fakat TBF’nin de Galatasaray’a ciddi bir tazminat ödemesi lazım. Herkes hatasını kabul etmeli. Galatasaray mağdur olduğu için isyan ediyor. Ama mağduriyet başka prosedür başka bir konu. Müsabaka yönetmeliği ile lisans yönetmeliği farklı konular. Sen eldeki koşullarla değişen lisanla Kizer’ı sahaya süremezsin. Bunun cezası müsabaka yönetmeliğinde çok net. Hatayı başkasının yapmış olması bir şeyi değiştirmiyor. Önceden TBF'ye başvurup bunun istisnai bir durum olduğunu belirleyen bir karar çıkartman lazım. Benim elimde lisans var oynatırım diyemezsin.

‘Doğru lisans verilseydi hiçbir sorun olmayacaktı’

Galatasaray toplamda büyük bir haksızlık ve şanssızlığa uğruyor. Doğru lisans başta verilseydi hiçbir sorun olmayacaktı. Ancak Galatasaray yönetiminin sorumluluğu da bunu takip etmeyi gerektiriyor. Hükmen kararı otomatik sonuç ama öte yandan TBF açısından bu iş özürle olmaz ama Galatasaray’ın çok ciddi bir tazminat alması gerekiyor.

Galatasaray’a bahsettiğiniz şekilde TBF’nin yüklü bir tazminat ödeyeceğini düşünüyor musunuz?

Ben olması gerekeni söylüyorum. Türkiye’de olması gerekenle olan arasında tonlarca fark var.

Galatasaray - Fenerbahçe şeklinde olaya baktığımızda kim haklı kim haksız?

Fenerbahçe’nin burada haklı haksız bir durumu yok ki. Fenerbahçe burada taraf değil.

Ama şuan tarafmış gibi görünüyor?

Çünkü maç Galatasaray – Fenerbahçe arasında oynandı ve olayı rekabete yıkmaya çalışıyorlar. Burada TBF ve Galatasaray bir taraf.

‘Galatasaray kulübü kapatsın’

Galatasaray ligden çekilir mi?

Ne demek ligden çekmek? "Banane ben de oynamıyorum" diye bir şey yapamazsınız. 100 yıllık geçmişe sahip ister Fenerbahçe ister Galatasaray bunu yapma hakkına sahip değil. Galatasaray’ın kuruluş yıllarında oyuncuları 1. Dünya Savaşı’nda cepheden gelip maça çıkmışlar. O zaman Galatasaray kulübü kapatsın. Kulübün var olma amacı rakipleri yenmek için oyuncularını sahaya sürmektir. Ana varlık nedenini inkar ediyorsan, o zaman var olma sebebin kalmamıştır.

‘Galatasaray’ın zamanında finalde çekilmesi büyük rezalet’

Zamanında erkek maçında da oldu bu. Finalde Galatasaray’ın çekilmesi büyük rezalet. Bir kendi tarihine, ikincisi ise basketbola ihanet etti Galatasaray. Haksızlığa uğradığını düşünüyorsan bununla mücadelenin başka yolları var. Galatasaray’ın bu yaptığı sporun ve bu külüplerin doğasına aykırı. Bunu yapamazsın. Beni en çok Galatasaray taraftarının büyük bir kısmının buna destek vermesi şaşırttı. Şanlı duruş, bu lig için fazla temiziz gibisinden açıklamalarla… Bir kere bu lig için fazla temiz diye bir şey yok çünkü sen bu ligin bir parçasısın. Galatasaray’ın sloganı son topa kadardı! Bırak son topu sen maça çıkmadın. Bir kulübün varlık nedeni olan sportif mücadeleyi bırakmanın bir yöntem olduğu fikri en azından benim için hiçbir şekilde açıklanamayacak bir durum.

Önümüzde günlerde oynanacak herhangi bir Galatasaray Fenerbahçe derbisinde her branş için geçerli olarak soruyorum bizi nasıl bir atmosfer bekliyor?

Şu ana kadar nasıl oluyorsa öyle, sürekli bir gerilim içerisinde geçecek yine. Sağlıklı bir Galatasaray-Fenerbahçe derbisi hatırlıyor musun? Basketbol öyle bir hale geldi ki; Fenerbahçe taraftarının büyük bir kısmı Ergin Ataman var diye milli takımı desteklemiyor. Aynı şekilde Galatasaraylı taraftarlar ise futbol milli takımında Emre ile Volkan var diye milli takımı sevmiyorlardı. Milli takımı sevmemeye kadar ulaşmış bir negatif algıdan bahsediyoruz burada ve bu durum çok acı.

‘Sporu biz çok önemli bir hale getiriyoruz’

Spor çok değerlidir ama hiç önemli değildir. Biz maalesef çok değersiz ama çok önemli bir hale getiriyoruz. Tamamen tersten bakıyoruz. Spor bir keyiftir, bir eğlencedir ama gerçekten böylesine fazla önemsemeye gerek yok.

Ekrem Memnun yakın zamanda Milli Takımı’ndaki görevinden ayrıldı. Aynı şekilde Ergin Ataman’ın da bırakması beklendi. Sizce Ergin Ataman da görevini bırakacak mı?

Eskiden basketbol milli takımları sadece yazları çalışıyordu. Şimdi kışları da eleme maçları oynandığı için tam zamanlı bir antrenör arıyorlar. Zaten TBF de Ataman'ın bir seçim yapması gerektiğini söyledi. Olimpiyat elemelerinden sonra bırakacaktır bence.

‘Dünyanın hiçbir yerinde böyle kavgalar yaşanmıyor’

TBF başkanı Harun Erdenay ve Galatasaray başkanı Dursun Özbek arasında yaşananlara yorumunuz nedir?

Dursun Özbek patlayacak bir yer arıyordu, Harun Erdenay’ı buldu ama bence çok gereksiz bir kavga. Niye kişisel olarak Harun’u karşına almak istiyorsun ki? Özbek’in sözleri ne Galatasaray’a ne de Galatasaray camiasına yakışmayacak ifadelerdi. Harun’un cevabını çok sert bulmuyorum, alındığı için öyle konuştu. Dünyanın hiçbir yerinde böyle aşık atışması gibi tartışma görülmemiştir.

15-12/09/ekran-resmi-2015-12-09-115123.pngKaan Kural Kizer olayında yaşananlara farklı bir pencereden bakarak sağduyu çağrısında bulundu.

Harun Erdenay’ın geçmiş dönemde Fenerbahçe forması giymesi dolayısıyla kendisine yöneltilen eleştirilere yorumunuz nedir?

Harun’u hiç tanımıyorlar, ne Fenerbahçe kimliği? Harun’un yöneticiliğini, uygulamalarını eleştirebilirsin ama kendisi herhangi bir takım kimliğiyle hareket edecek bir adam değil. Ona bakarsanız Turgay Demirel yıllarca Galatasaray kaptanlığı yaptı.

Turgay Demirel ve Harun Erdenay’ın TBF başkanlığı konusundaki farkları nasıl?

Harun için her şey çok yeni ama Turgay Demirel’in inatçı yaklaştığı bazı konulara daha geniş bakabildiğini görebiliyorum. Kan değişimi böyle bir şey. Öte yandan doğal olarak Turgay Demirel çok deneyimliydi ama Harun henüz ham. Erdenay kişilik olarak hayır demeyi bilmediği için bu tür görevlerde hayır demesi gerektiğini daha çabuk öğrenmesi gerekecek.

Harun Erdenay’ın o çocuk diye bahsettiği kişinin TBF’deki görevine son verilmesini nasıl karşıladınız?

İç işleyişini bilmiyorum ama 20 yıldır o mesleği yapan birisi bildiğim kadarıyla. Çok büyük bir hata var ortada ama ben kimsenin işini kaybetmesini istemem. Belki başka türlü bir ceza verilebilirdi.

En son bu tartışmada önce Aziz Yıldırım, sonra Galatasaray’ın Fenerbahçe’ye Alex üzerinden cevabı ve Alex’in bu iddialara karşı bir cevabı oldu. Baya arapsaçına dönmüş bu duruma ne diyorsunuz?

Röportajda şu ana kadar sporla alakalı hiçbir şey konuşamadık bu tartışmalar yüzünden. Hakikaten yazık.Asıl sorun da burada abi. Ben sahadaki maça bakarım. Galatasaray o maçı kazandı mı kazandı. İsterse hükmen mağlup ilan edilsin. Yine lig devam edecek.

‘Kizer’ın Fenerbahçe maçında kaç sayı attığını kim biliyor?’

Ama hakkı olan bir maçı kaybetmiş oluyor bu durumda?

Onun mücadelesi başka. Bunun üzerinden tartışıyoruz maçı. Ben bir seyirci olarak lisans açısından yaşananlar umurumda değil. Psikolojik savaş gibi şeylerle uğraşıyoruz şu anda. Olayı Türk dizisine çevirdiler. Mesela Lynetta Kizer’ın o maçta kaç sayı attığını kim biliyor? Herkes lisans yönetmeliği uzmanı oldu ama Kizer'ın maçta ne yaptığını hatırlayan bilen yok. 

TBF’nin Kizer olayı sonrası Fenerbahçe ve Galatasaray’ı barıştırabilecek bir harekette bulunacağını düşünüyor musunuz?

Niye olmasın? Kavgadan beslenmeyelim, rekabetten beslenelim. Şaka yapıyorum. Maalesef olmayacak öyle bir şey elbette. Aradaki negatif duyguları besleyecek bir eksi puan daha. Her geçen gün büyüyen rövanşizm defterine yeni bir sayfa sadece. Bu olay değil zaten bu sonuçlar en acısı. Bak röportaj yapıyoruz 15 dakikadır ne konuşuyoruz. Spor sohbetleri artık bireyler arasında bile bu eksene sıkıştı. Sürekli negatif duygular üreten bir unsur oldu artık spor. Öfke, intikam, acı, zulüm, nefret üretiyor sürekli. Halbuki spor bir keyiftir diye ısrarla altını çiziyorum. Pozitif duygular düşünceler tetiklemesi lazım. Tersi oluyorsa izlemenin, konuşmanın manası da yok. Mecburi hizmet değildir çünkü spor. Tersine gönüllü takiptir. Bu kadar negatif enerji yayan bir şeyi izlemeye gerek yok. Mazoşizme giriyor. Ne kadar acı ki sporu hayata renk katan bir ögeden, renkleri solduran bir noktaya getirdik.

Hidayet Türkoğlu’nun TBF’ye CEO olmasını nasıl karşıladınız?

Şunu kabul edelim Hidayet Türkoğlu Türk basketbolunun en büyük oyuncusu. Uzun yıllar NBA’de oynayıp play-offlarla birlikte 1000 maçtan fazla oynamış, hem Avrupa’yı hem Milli Takım’ı hem de NBA’yi bilen biri olarak kağıt üzerinde çok uygun. Hidayet bu CV’siyle uygun dursa da bu görevi ve getirdiklerini kişisel yetenekleriyle kaldırır mı kaldırmaz mı buna ben bir şey diyemem.  Geçmişiyle buraya geldi ama yaptıklarıyla oradaki performansı değerlendirilecek.

Ülkemizde ve dünyada basketbolun popülerliğini geçmişe göre yitirdiğini düşünüyor musunuz?

Avrupa genelinde biraz düşüyor. Fakat Asya ve Amerika’da çok fazla yükseldi. NBA çok zenginleştiği için Avrupa biraz daha fakir kaldı. Avrupa’da maç izleme oranları düşmeye başladı ama Asya’da, Kuzey Amerika’da ve Türkiye’de yükseliyor. Basketbol Türkiye’nin takım sporu olarak gurur duyabileceği belki de yegane spor ama onu da batırmak için elimizden geleni yapıyoruz. Belki bir güreştir tarihten gelen onun dışında daha üst bir sporumuz yok. Takım sporu olarak kadın voleybol da var hakkını yemeyelim ama basketbol çok daha popüler. Öte yandan belki futbol 20 kat daha popüler ama basketbol başarı ve organizasyon açısından birçok sorun yaşasa da diğer sporlarımızdan çok daha ötede.

Eskiden dünya yıldızları Türk basketbolu için imkansız görünürken Iverson ve Deron Williams gibi isimleri izledi Türk basketbolseverler. Peki bunu neden devam ettiremedik?

Onlar biraz istisnai durumlar ama şu an devam etmiyor değil. Avrupa’daki en iyi 30 oyuncunun en az 10 tanesi Türkiye’de oynuyor. Tabiki en büyük yıldızlar NBA’de oynuyor zaten NBA’deki yıldızları artık buraya getirmenin imkanı yok. Iverson ve Williams’ı baz alamazsın çünkü Iverson kariyerinin sonunda para kazanabileceği bir yere gitmek istediği için, Williams’ta lokavt yüzünden geldi.

Türk basketbolunun Avrupa’da ve dünyadaki yerini nerede görüyorsunuz?

Organizasyonel ve saha dışı performans olarak bir takım problemler olsa da çok iyi yerde. Avrupa’nın seçkin ülkelerinden biri konumundayız hem lig kalitesi hem de yetiştirdiği oyuncu olarak. Öte yandan harcadığı para ölçüsünde çok iyi organizasyon kurabilmiş bir ülke değiliz maalesef.

‘Bizde seyircilere mürit gibi yaklaşılıyor’

Seyirci müşteridir, mürit değildir. Bizde mürit gibi yaklaşılıyor seyirciye. Birde köle gibi kullanmaya çalışıyorlar seyircilerini. Bizdeki seyircinin beklentisi de çok acayip; bir tane büyük transfer yapılıp, ardından 2 maç kazanılıyor her şey güllük gülistanlık. Her şey o kadar kazanmak ve kaybetmek üzerinden anlatılıyor ki… Yenerken ve yenilirken yaşanan o kadar güzellik var ki bunları görememek çok acı gerçekten. Ama hayat hep siyah-beyaz bize. Ara renkleri iyice soldurduk.

Birkaç kelimeyle Kobe Bryant’ı anlatın desem?

Zaman kimseye ayrıcalık tanımıyor.

Boşluğu dolar mı?

Dolar tabi. Michael Jordan’ın, Bill Russell’ın yeri doldu ama aynısı olur mu? Olmaz, olmasın zaten. Kobe gibi bir tane daha gelmez ama LeBron James gelir, Kevin Durant gelir, Stephen Curry gelir. Hayatın döngüsü bu. Aslan Kral'ı izlemedin mi?

Kobe’ye dair unutamadığınız bir anınız?

22 Ocak 2006 tarihinde 81 sayı attığı maçı ben anlatmıştım. Onun yeri ayrı ama esas başka bir maç var. 2012 olması lazım. Oklahoma City karşısında 30 sayı gerideler ve Lakers da çok kötü gidiyor. Kobe kendini yerden yere atıyor. Bende "Kobe neden bu kadar uzatıyor maçın döneceği yok artık" demiştim yayında. "Belki enerjisini bir sonraki maça saklasa" filan dedim yine yayında. Kimsenin inanmayacağı noktada Kobe o maçı çevirmeye çok yaklaştı. Böyle bir kazanma hırsı bulunmaz gerçekten. Gözlerinden ateş çıkıyordu adeta, yenilmek denen kavramı kabullenemiyor.

Galatasaray’ın Kobe Bryant’a sosyal medya üzerinden yaptığı teklifi nasıl buldunuz?

Hoş bir espri. Teklif diye bakmamak lazım. Bir nevi selam duruşu. İşte bunlarla gelin ya. Böyle tebessüm yaratan güzelliklerden bahsedelim.

90’ların sonunda bir altın kuşak vardı Mehmet Okur, Hidayet Türkoğlu ve Kerem Tunceri’nin olduğu. Bu dönemi neden bir daha yaşayamadık?

Döngüsel bir durum bu. Çok özel oyuncular bir araya geldi ve bir ivme oluşturdular. Çok örnekleri vardır bunun mesela İspanyollarda Gasol kardeşler, Navarro’nun olduğu 80 jenerasyonu gibi. Aynı şekilde onlarda zorlanıyor şimdi o kuşağı yakalamakta. Ama bu da bir döngü işte. Neyse ki biz şanslıyız. O 79 jenerasyonu basketbol sahnesinden uzaklaşırken yerini 87 doğumlular doldurmuştu şimdi 94-95 jenerasyonu geliyor.

NBA’deki yıldızlarımızı nasıl buluyorsunuz?

Ömer Aşık feci durumda. Bir an önce toparlanması lazım. Sakatlıklar onu kötü etkiledi. Enes Kanter kendisi için oynayabileceği en iyi takımda. Enes kendini gösterebilecekse eğer burada gösterecek. Ersan İlyasova ise nihayet istediği role soyundu. Ersan kariyeri boyunca sezona hep yavaş girer. Bir an önce toparlansın kendini bulsun ki bu yerini sağlamlaştırabilsin.

Basketbola ilgiyi arttırmak için TBF’ye ve devlete ne gibi görevler düşüyor?

Doğru bir şekilde pazarlanacak ve seyirciye saygı. Önce seyircinin de kendisine saygı duyması gerekiyor. Seyirci kendisine değer verilmesini talep etmek zorunda. Seyirci artık taraftardan çıkıp müşteri konumuna geçmeli. Yine desteğini versin ve sevsin elbette ama kurumları da daha yüksek standarta tabi tutsun. Müşteri gibi memnun edilmek zorunda seyirci.

NBA’de kim şampiyon olur? Doğu? Batı?

Cleveland doğuda mutlak favori, belki onu zorlarsa Miami, Chicago olur. Batıda Golden State ve San Antonio arasında seçmekte zorlanıyorum. Sezon başında da öyleydi, oynandıkça da değişmedi. Geçen sene de aynısını söylüyordum bu sene de tekrarlıyorum; San Antonio’nun Golden State’e ters geleceğini ve onları geçebilecek tek takım olduğunu düşünüyorum. Geçebilir mi onu göreceğiz. Geçen de Cleveland ile final oynar.

NBA’de kimi destekliyorsunuz?

Boston Celtics’i tutuyorum ama desteklediğimden değil. Zamanında sırf Lakers’ı destekleyen arkadaşlarıma kıllık olsun diye Celtics’li olmuştum. Kaldı öyle. Ama adı kaldı sadece. Zaten benim doğama ters biraz. Her sene desteklediğim demeyeyim de sempati duyduğum takımlar değişir. Birden de çoktur. Gerçi seneyi bırak maçtan maça değişir.

Bizim ligde ipi kim göğüsler?

Kağıt üzerinde en iyi takım Efes ama çok kötü oynuyor. Fenerbahçe favori durumda oyun açısından.

Avrupa’da Türk takımları basketbolda nereye kadar gider sizce?

Fenerbahçe net Final Four favorisi. Efes'in ne yapacağını izlemek lazım. Galatasaray da EuroCup'da şampiyonluk iddiasına sahip.

15-12/09/ekran-resmi-2015-12-09-115738.pngKaan Kural'ın verdiği kilolar oldukça dikkat çekti.

Verdiğiniz kilolar da çok konuşuldu. Bilmeyenler için biraz açarsak?

Mide küçültme ameliyatı oldum. 6 ayda 210 kilodan 125 kiloya düşerek 85 kilo verdim bunun sonucunda.

Peki Kaan Kural şuanda neler yapıyor, nerede yazıyor?

NTV Spor’da basketbol ve LoLTV’de ise League of Legends yorumluyor. Yeni Yüzyıl Gazetesi, Socrates Dergisi ve Yazıhaneden’de yazıyor. Goblin Kafe isimli açtığı kafesini işletiyor.

Basketbolseverlere Kaan Kural olarak bir mesajın var mı?

Spor eğlencedir keyiftir, çok değerlidir ama önemli değildir. Sporu bu kadar fazla önemsemeyin. Son dönemde bakıyorum sporla ilgili tartışmaların hepsi negatif elektrik üretiyor. Daha olumlu şeylerden bahsedelim. Size negatif şeyler veriyorsa uzaklaşın ondan. Pozitif taraftan yaklaşalım. O pozitif yönleri yaratalım.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN