Muhalefet etki ajanlığına razı mı?

Gerçek sorunlarımızı konuşmanın, yüzleşmenin, eleştiri ve sorgulamanın sırası gelmiyor bir türlü.

Olur olmaz körüklenen “devletimizin yanındayız” kampanyaları fırsat vermiyor.

Hayır, ne oldu da kendini gazeteci zanneden iktidar fedâileri, devletin yanında tek sıra hiza alma gereği duydu?

Ankara Emniyeti’nde üç müdür, iktidara kumpas kurma suçlamasıyla görevden alınmış. Devlete karşı kalkışmadan soruşturuluyorlar.

Geceyi ayakta, nöbet yerlerine koşarak geçirecek ne var bunda!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, günler sonra bir gece yarısı Adalet Bakanı Tunç’la MİT Başkanı Kalın’ı Beştepe’de görüşmeye çağırmış. Sanki görüşecek başka konuları yok, illa ki budur. Sosyal medyada “devletimizin yanındayım” diye etiket açıp gece boyu, sabaha kadar ortalığı velveleye verdiler.

Heyecana kapılmış gibi yaparak güya halkı galeyana getiriyor aklıevveller.

Devletin korunması, bu ucuz ve çocukça çiğliklere kaldıysa yanmışız.

Zaten yanında durdukları da devlet değil iktidar ve AK Parti. Devleti yöneten partiyle devleti bir sanıyorlar. İktidar partizanlığı, epeydir devletçilik kılığında dolaşıyor etrafta.

Dedim ya; sorunlarımızı konuşmanın, yüzleşmenin, eleştiri ve sorgulamanın sırası gelmiyor bir türlü.

Şimdi de casuslarla mücadeleye öncelik verileceği için bunlar biraz daha bekleyecek.

Tehditler hep büyük, tehlike daima kapımızda; gevşemeye yer yok.

İktidarın yanlışları ve olacaklarla ilgili önden uyarır, eleştirirseniz felâket tellallığıydı.

Olup bittikten sonra tepki gösterirseniz kaos ve kargaşa çıkarmış oluyordunuz.

Baştan ya da sonradan konuşmaya kalkarsanız fitne, aldatma ve yanıltıcı haberlerle halkı kışkırtıcı manipülasyondu.

Her halükârda suçluydunuz. Dış güçler hesabına ülkenizi karalıyor, devletinize operasyon çekiyor, tetikçilik yapıyor olmalıydınız.

İktidar, meydanı halkına boş bırakacak değil, türlü tedbirler alındı bugüne dek. Ve fakat yetmemiş ki gözünüz aydın, yeni düzenleme yolda.

Diplomat, gazeteci gibi yabancılar veya yabancı düşünce kuruluşlarına konuşursanız artık bir de ‘etki ajanı’ olacak, casusluktan soruşturulacaksınız.

Yabancılara iktidarı çekiştirmek, devlet aleyhine kara propagandaya girecek ve casusluk faaliyeti sayılacak.

Nasıl ama, parlak buluş değil mi?

Düne kadar ülkesini Batı’ya kötülemekle suçlananlardan çıkıyor hem de bu fikirler.

İktidarın önde gelenleri, hani şu yasakçı eski vesayet düzeninde bile yabancı devlet görevlileri ve kurumlarına Türkiye›nin demokrasi standartlarını şikayet edebiliyorlardı. Bolca da ettiler. Buna da ‹kendi ülkesine saldırı ve düşmanlık değil, hak ve özgürlük dayanışması›, dediler.

Ancak aynı hak ve özgürlüğü, kendi düzenlerinde başkalarına tanımak istemiyorlar. Yasaklamak peşindeler.

‘Biz yaptık yapacağımızı, başkası yapmasın’ mı diyorlar? Nasılsa geriye işlemez diye mi güveniyorlar? Ne yaptıklarını inşallah biliyorlardır.

Asıl muhalefete bakın...

Türkiye’nin rol modeli; Sovyetler’in KGB rejimi, Esad’ın muhaberat devleti mi olacaktı!

İktidar bilse bile muhalefet, ne yaptığını bilmiyor. Böyle bir düzenlemenin lâfı dahi hop oturup hop kalkmalarına yetmeliydi.

DEVLET NERE BİTİRİM ERGENLER NERE

Devletin itibarı; etki ajanlığı düzenlemeleriyle, iktidarı eleştirenlerin ağzına bant vurarak korunmaz. İktidarı, siyasi yıpranmalardan korumak içindir o.

Ne bileyim; meselâ Menzil Tarikatı’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı karşısına alarak Yargıtay başkanlığına istediği adayı seçtirdiğine inanmak zor. İkiye bölünmüşler, iç kavgadalar, belki en zayıf zamanları, hangi cesaret ve güçle?

Yahut Ankara Emniyeti’nde iktidarın iki ortağına da komplo kurulduğu iddiasını alın. Israrla 17-25 kumpasına benzetiliyor. Oysa 17-25 kumpası, dönemin iktidar ortakları arasındaki çatışmanın yargı ve polise yansımasıydı. Yine bir kumpas varsa ve MHP ile AK Parti çekişmesinden değilse ikisini birden kim hedefe koyabilir? Ayrıca Nurcuların Okuyucular grubu kaç kişi ki, üç polis müdürüyle hem AK Parti hem de MHP’ye kumpas kurmayı gözleri yesin? Akla yatmıyor.

Bunları sorgulamak; devleti yönetenleri rahatsız edebilir ama devleti zayıflatmaz, güçlendirir.

Devletin itibarını neyin karalayıp küçük düşüreceğini görmek istiyorsanız Fransa Cumhurbaşkanı’na “Bekleme yapma Macron, ikile” tiviti atan büyükelçiye bakın. Ya da ziyaret ettiği Lyon Başpiskoposu’nun önüne geçip şehadet parmağını kaldırarak poz kesen başkonsolosa bakın.

Bu ergen bitirimlikleriyle vakar, ayaklar altına alınmıyor da ciddiyet, beş paralık edilmiyorsa korkmayın. Hiçbir şey, devletin itibarına daha fazla halel getiremez.

Gelin de bu sululuk ve sığlıklara bakıp monşer diye alaya alınan eskinin diplomatlarını aramayın

YORUMLAR (42)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
42 Yorum