Osman Kavala yargı reformuna hazır

Silivri Cezaevi'nden mektup gönderdi, üzerinde devletin resmi mührü var, 'Mektup Okuma Komisyonu' tarafından 'Görülmüştür' yazıyor.

Koskoca komisyon bir sakınca görmeyip olur verdiğine göre... İkimiz arasında kalacak bir sır olmaktan çıkmıştır, bu mektup arkadaşlığına sizi de dahil edebilirim demektir.

Malum, kendisi mektupları kadar şanslı olmadığından... Bir yılı geçtiği halde, tutuklandı tutuklanalı hakim yüzü görmüş değil, henüz yargılanmaya başlamadı bile.

Hala iddianamesinin yolunu gözlüyor, bir türlü hazırlanamayan iddianamesi...

Soruşturmanın gizliliği gerekçesiyle avukatlarının dosyaya bakmasına da izin verilmiyor.

Bu yüzden; Gezi ve 15 Temmuz darbe girişimiyle alakası nedir, hükümeti yasadışı yollarla devirip anayasal düzeni zorla değiştirme eylemlerini nasıl organize ve finanse etti, aleyhinde ne gibi somut suç delilleri var, daha kendisi de bilmiyor.

Suçlarının ne gün yüzüne okunacağını, savunmasının ne zaman isteneceğini bilmeden yatıyor.

Bir yılı devirdi ve daha ne kadar süreceğini söyleyen de yok.

'Tutuklu yargılama' deniyor yaşadığı şeye. Çok uzun bir süredir tutuklu olduğu kısmı doğru fakat yargılanamıyor, 'tutuklu yargılanamama' durumu aslında.

Adalet Bakanı Gül'ün duyurduğu yargıyı hızlandırma reformu var ya hani... İşte onu dört gözle bekleyenlere tipik bir örnek kendisi.

Bakan Gül, Yargı Reformu Stratejik Belgesi'nin Kasım sonuna yetiştirileceğini açıklamıştı.

AB standartlarını yakalamak için yapılacak reformların ana hatlarını ve takvimini belirleyen bir belge bu. Güncelleme maksadıyla yeniden düzenleniyor şimdi.

Bakanın müjdesinden anlıyoruz ki hızlı yargılama vaat ediyor yeni belge.

Osman Kavala da diyor ki: "Aslında yargımıza çekidüzen vermek için Brüksel'den öğreneceğimiz yeni bir şey yok. Uzun tutukluluk ve tutuklu yargılamaların nasıl düzeltileceği yıllardır konuşulur..."

"Umarım bu sefer dağ fare doğurmaz. Yeni belge, hatırlattığınız Ankara kriterleri iddiasının yeniden canlanmasına yol açar" diye de ekliyor.

"Nerede kaldı şu Ankara kriterleri" başlıklı yazıma gönderme yapıyor.

Hislerine tercüman olduğumu söylediği o yazıda neyi mi hatırlatmıştım?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şu sözünü: "AB'den tam üyelik alamazsak dünyanın sonu değil. Kopenhag kriterlerinin adını Ankara kriterleri koyar, reformlara devam ederiz..."

Ayrıca Erdoğan'ın, 'hak ve özgürlükleri AB istiyor diye savunmuyoruz, kendi insanımızın hayat standardını yükseltmek için savunuyoruz' şeklindeki beyanlarını...

***

Aradan 15 yıl geçti...

İşte size Kavala ve benzerlerinin umudu. Gözü kulağı dikmiş, AB'den değil 'Ankara kriterleri'nden haber bekliyorlar.

Hak taleplerinin, adalet arayışlarının, AB'yle tekrar yakınlaşmak için bir taviz gibi müzakere konusu yapılmasını istemiyorlar.

Kendi insanımız daha iyi standartlara layık olduğu, hukuk güvencesiyle yaşamayı hak ettiği için o taahhütlerin yerine getirilmesini istiyorlar.

Şartlar, vaat edilen güne hazır.

Kendi göbeğimizi kesmek için daha ne duruyoruz!

Brüksel'den gelecek mesajların, oradan yakılacak ışıkların hatırı, hakkın hatırından yüksek değil.

İnsanımıza hakkını vermek için illa Hans'ın, George'un ne dediğine mi bakacağız; biz bize yetmez miyiz?

YORUMLAR (43)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
43 Yorum