Silikon vadisi kafası

Her gün kullandığımız google, facebook, twitter gibi dev firmalar, şirket degeri bir trilyon doları aşan Apple, her evde olan pc bilgisayarların işletim sisteminin sahibi Microsoft ve kullandığımız bir çok mobil uygulamanın dünyaya merhaba dediği yer olan Silikon Vadisi gözünüzde devasa bir iş merkezi veya fabrikalardan olusan bir bölge gibi canlanmasın.

Silikon Vadisi’nin doğuşu, Stanford Üniversitesi’nin mühendislik bölümünü bir inovasyon merkezine dönüştüren Frederick Terman sayesinde olmuştur. Bilim ve mühendisliğin birlikte çalışmasını sağlamanın ötesinde, lokal şirketler ile üniversitelerin bağlantılı olmasını ve endüstrinin ihtiyaçlarına yönelik calışmalar yapılmasını sağlaması, bugün eşi benzeri yaratılamayan bir ekosistem ve kültür oluşmasını sağladı.

Silikon Vadisi’nden çıkan dünya devi şirketleri saymakla bitmez. Peki bunların ülke ekonomisine sağladığı katkıya bakacak olursak, 2017 verilerine göre Silikon Vadisi’ni içerisinde barındıran eyalet Kaliforniya tek başına dünyadaki en büyük beşinci ekonomi olmuş durumda. Bir eyalet tek başına İngiltere GSMH’sının üzerine çıkmış durumda.

Peki ülkemizde durum nasıl?

Yıllardır ülkemizde de Silikon Vadisi kurma hayalleri olan, bu konuda demeçler veren kişiler duyuyorum. Bir binanın adını ‘Silikon Vadisi’ koyup, içerisine de Ar-Ge yapmak isteyen gençler koyarak Silikon Vadisi yaratılabileceğini düşünmek bana her zaman komik gelmiştir. Girişimciliğin yeni yeni rayına oturmaya başladığı, yatırımcıların da faiz hesabi yaparak yatırım yaptığı ve hiç risk almak istemediği, üniversitelerin bırakın endüstrinin ihtiyaçlarına yönelik çalışma yapmayı, öğrencilerine bilimi ve mühendisliği slaytlardan anlattığı ve ezbere dayalı eğitim verdigi bir ülkede, Silikon Vadisi diye ancak estetik operasyonların yapıldığı yerlere diyebiliriz.

Peki devlet olarak bu konuda neler yapıyoruz? Çok güzel teknoparklar yapıyoruz. Hem de bunları üniversitelerin içlerine yapıyoruz ki, Silikon Vadisi’ne benzer olsun. Üniversiteler ile endüstriyi bir araya getirdiğimizi sanıyoruz. Ama öyle olmuyor. Devlet bir yandan araştırma ve geliştirmeyi desteklediğini söylerken, bir yandan da bu teknoparklardaki şirketlerden yüksek kiralar alıyor, yetmiyor burada olan firmalardan her ay rapor vermesini istiyor. Yine yetmiyor, burada geliştirilen her proje için hakem heyetinden onay alınmasını istiyor ve bu hakemlere proje başına para ödetiyor. Projeniz ret mi edildi, tekrar para ödemenizi istiyor. Ar-Ge yapmanın maliyetlerini düşürme niyetiyle girdiğiniz teknoparklarda kendinizi sürekli rapor hazırlarken ve para öderken buluyorsunuz.

Ülke olarak dünyaya teknoloji satmak istiyorsak, devletten üniversitelere, girişimciden yatırımcıya, işverenden çalışanlara kadar kafa yapımızı değiştirmek zorundayız. ‘Neden bizden bir facebook çıkmıyor?’ sorusundan önce sormamız gereken çok fazla soru var...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.