Düşün peşime!
Tam bir çelişkiler yumağı. Hiçbir tutar tarafı, hiçbir gerçeklik payı yok ama düşün peşime diyebilen bir yönetim anlayışı ile yaşıyoruz.
Ülke parayı kaybedebilir ama realiteyi kaybederse asıl onu bulamayız diyorduk ya... İşte o noktadayız.
19 yıl buna hazırlandık diyorlar ama 19 yıl sonra sadece 6 ay sonra meyvesini yiyebilecekmişiz. O zaman 19 yıl niye bekledik?
19 yıl sonra ülkeyi ‘kurtuluş savaşı’ noktasına getirmek kimin marifeti olabilir? Bunun hiç mi vebali yok?
Sorular çok ama cevap hiç yok.
Mesela kurlar yükselecek ve ihracat artacak ama kurları da yükselten şer güçlermiş. İyi ama kurlar yükselsin mi istiyoruz yükselmesin mi? Bunu da bilen yok...
Ya da bu ülkeye ‘ödemeler dengesi’ verilerine göre yabancılardan yılın ilk 9 ayında 32,8 milyar dolar net para gelmiş.... Olsun rakamların hiç önemi yok.
Slogan yeter bize.
Rakamların o kadar önemi yok ki... Mesela ülkede tüm faizleri sıfırlasak toplam tutar en fazla 550 milyar lira. Oysa sadece kur artışının ve sadece 3 aylık maliyeti 3,2 trilyon lira. Hatta burada ithalatın maliyet kısmı hiç yok.
Realite gidince sloganla bu saçma sapan işlere imza atılabiliyor. Ve Millete -düşün peşime- denilebiliyor.
Gelin sadece faize bakalım:
Merkez faiz indiriyor ama sadece Merkez indiriyor. Piyasada faizler inmediği gibi yeniden yükselişler yaşanıyor.
Geçen hafta Hazine yüzde 22,70’den borçlandı. Oysa faizleri düşürmeden önce Eylül ayında Hazine borçlanması yüzde 17,70’dendi.
Hani bunun aklı nerede? Gelin de bu borçlanmayı izah edin. Gelin de bir kaç rakamla olanları açıklayın.
Faizler düşüyor ama sadece tasarrufçu açısından. MB faizleri 19,0’dan 15,0’e çekti. İşte bu sürede mevduat faizleri de 18,14’den 14,99’a geriledi. Oysa kredi faizleri tarafı ya az düştü ya da yükseliş yaşıyor.
Acaba faiz lobisi denildiğinde ne anlarsınız? Milletten ucuza toplayıp krediyi pahalıya satmak olarak tarif edebilir miyiz? Eğer tarif buysa şu anda ülkeyi tam bir faiz cenneti haline getirmedik mi?
Oysa faizler riskler düşürüldüğünde indirilir. Ama şu anda en büyük riskimiz olarak ‘yönetim riskimiz’ başımızdayken nasıl düşürülebilir bu faizler? Tabii ki göstermelik düşüşlerin arkasında gerçekte yükselen faizleri yaşarız.
Tıpkı görüntüde mandacı ekonomistler diye bir yerler suçlarken, gerçekte mandacı benzeri dış ilişkilerde işlevleri yerine getirmek gibi.
Görüntü başka, gerçek başka olunca bu bütün yapıya sirayet ediyor.
Bunu düzeltebilecek tek bir seçenek var: Yönetimin yanlışlarını daha gür sesle dile getirip ülkeyi kişi bağımlığından Milli bağımsızlığa taşımak.
Bu yolda en büyük görev ise, veriler eşliğinde gerçekleri dile getirip, kendi geleceği yerine evlatlarının-gençlerin geleceğini ön plana alan kesime düşmektedir.
Başka yol kalmamıştır.
Ülkemiz şu anda Arjantin yolunda ama bir sonraki adım Venezuela olacaktır.
Arjantin modelinde kuyruklar vardır ama Venezuela modelinde kuyruklar yoktur. Çünkü kuyruğa girecek mal olmayacaktır.
Ya da şöyle izah edelim: Kuyruklara da şükredin.