Ülkeyi yakmaya gerek yoktu!
Aslında çözümler çok basit. Hiç karmaşıklaştırmaya ve ülkeyi ateş içine atmaya gerek yoktu. Ne demek istediğimi biraz açayım:
Ekim 2021: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu -BDDK verilerine göre, bankacılık sektörü toplam kredi hacmi 4.180 milyar lira. Bu kredinin 1.549 milyar lirası yabancı para kredilerinden oluşuyor.
Bizim faizlerini düşürdüğümüz TL kredilerinin toplamı ise 2 trilyon 630 milyar liradır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan faizleri düşürerek Üretim-Yatırım-İstihdam ve İhracatı artırmayı hedefliyor. Henüz yazılmamış olan ama ‘denenen şey’ bu...
Denenen şeye “Çin modeli” vs deniliyor. Ama daha henüz ne olduğunun bile belli olmadığını biliyoruz.
Mesela bu denenen şeyde acaba kur artışını istiyorlar mı, yoksa istemiyorlar mı?
Bir açıklamalarına bakıyorsunuz ki, kur artacak ithalat düşüp ihracat artışı olacakmış... Ama sonra kur arttı diye ‘bizi devirmek istiyorlar’ diye şikayette bulunuyorlar.
Kısaca bu model dedikleri ama “bir şey denedikleri” yapının ne olduğunu kimse bilmiyor.
***
Kimsenin ne olduğunu, ne denendiğini vs bilmediği bu şeyde tek bir gerçek var; o da ülke yanıyor.
Sadece son 3 ayda dolar kuru 8,30 liradan 13,30 liranın üzerine çıktı. Bu yükselişin ise sadece ve sadece dış borç maliyetindeki faturası 2,2 trilyon lirayı çoktan aştı.
Hazine garantili müteahhitlere ödenecek fazladan 800 milyar lirayı da ekleyin hele... Bir de Berat Albayrak’ın ‘Yerli-Milli’ sözlerle kendi ülkesinde, kendi vatandaşlarından ABD doları ile başlattığı borç faturasının 160 milyar liralık kur farkını da ekleyin.
Sadece stok kur yükümlülüğü bu ‘denenen şeyden’ dolayı ülkemize 3,2 trilyon liranın üzerinde bir faturayı şimdiden çıkarttı bile.
Şimdi kazanç tarafına bakalım: Faizler düşecek... Ve 2,6 trilyon TL kredisinin maliyeti azalacak.
2,6 trilyon lira yıllık yüzde 20 faizden 520 milyar lira yapar. Bu faizi komple sıfırlasanız ancak ve ancak bu tasarrufu yaparsınız. Ama şimdi ne diyorlar: “Faiz indiriminde sınıra geldik.”
‘Nas’ buraya kadarmış meğerse...
***
Oysa ülkeyi yakmaya hiç gerek yoktu dedik ya...
Gelin biraz daha detaya bakalım.
Ama önce ana-kilit sorumuzu soralım: Bu denenen ‘şey’de temel amaç faizleri mi düşürmek; yoksa kurları yükseltip ihracatı mı artırmak?
Yatırım-Üretim-İstihdam ayağı için temel amaç faizleri düşürmek ise, çözüm çok ama çok basit.
Hatta ürettiğimiz malları ‘Türk Halkı’ yerine üç-beş dolara yabancıya satacaksak çok daha basitleşen bir çözüm var.
Anlatalım:
Amaç yatırımların önündeki faizi mi kaldırmak?
BDDK verilerine göre 2.630 milyar liralık TL kredisinin 280,7 milyar lirası kredi kartlarından geliyor. Bunun faizini düşürüp, Milleti borçlu tüketime sevk etmeyelim. Hatta 744,2 milyar lira toplam tüketici kredisinin faizini indirip, milleti borçlandırmanın alemi yok. Hatta kredili tüketim nedeniyle ithalat artıyor, ihracat ise yurtiçi tüketim nedeniyle azalıyor.
Amaç yatırım ve istihdamdı sanırım.
O zaman sadece ve sadece yatırım kredilerini neden sıfır faizle vermiyoruz!
Bakın 3-5 puan indirim demiyorum: Bütün yatırım kredilerinin faizini sıfırlayalım. Böylece ülkemizde yatırımlar patlar, istihdam coşar... (Tabii bu anlayışa göre.)
***
Merkez Bankasının ‘Haftalık Para ve Banka’ verilerine bakınız. Orada da Mevduat Bankalarının 3,6 trilyon lira kredi kullandırdığı yazılıyor. Oysa bunun yanında Kalkınma ve Yatırım Bankalarının kullandırdığı kredi tutarı 368 milyar 397 milyon lira olarak görülüyor.
Sistemi kurarsınız
Yatırım ve Kalkınma Bankaları hedeflediğiniz Üretim-Yatırım-İstihdam için sıfır faizle kredi verir. Bunu ülke olarak zaten çok rahat karşılarız. Sorun da böylece biter...
Sadece kur artışı ile 3,2 trilyon zarara bakınca insan sormadan edemiyor: 50-100 milyar liralık faiz gideri için ülkeyi yakmaya değdi mi?
Neden yaktık güzel ülkemizi?
Neden çözüm üretmiyoruz?
Neden sadece sloganla gidiyoruz?
Neden . Neden. Neden...