Hristiyan cennetinde Müslümana yer yok

Çoktandır yeni yayınları takip edemiyorum. Çünkü okunacak çok kitap birikmiş durumda; yenilere bakmak o birikimi daha da artıracak. Ama geçenlerde yeni bir kitapla karşılaşınca dayanamadım; hemen aldım. Çünkü Immanuel Kant imzası vardı kitabın kapağında ve ben Königsbergli’nin böyle bir eserinin varlığından bile haberdar değildim. Yayıncılıkta inovasyon ve konsept proje dendiğinde ilk akla gelen isimlerden Enis Batur yeni bir dizi başlatmış Kırmızıkedi Yayınevi için. Kant’ın ağzından yazılmış ama ünlü filozofun kaleminden çıktığı epeyce şüpheli kısa metin söz konusu dizinin ilk kitabı. Kitabın başlığı ise Öteki Dünyaya Yolculuğumun Sahici Hikâyesi.

17-02/04/04krkirasson07.jpgRönesans devri ressamlarından Raffaello’nun antik dönem filozoflarını tasvir eden “Atina Okulu” freski.

Olay cennette geçiyor. Immanuel Kant Batı felsefesinin gerçek babaları olan antik Yunan filozoflarıyla buluşuyor. Heraklitos, Platon, Aristoteles vs… hepsi orada! Ama bu karşılaşma Alman filozofunu pek memnun edecek şekilde gerçekleşmiyor. Eski Yunanlılar saf aklın eleştirmenini epeyce bir sigaya çekiyorlar, fikirlerini eleştiriyorlar, özgünlüğünü sorguluyorlar, hatta biraz da dalga geçiyorlar. Üstüne üstlük “Königsberg bilgesi” dönüş yolunda rastladığı Shakespeare, Cervantes, Dante, Sophokles gibi Batı edebiyatının kanonik figürlerinden oluşan bir başka topluluğun hücumundan da zor kurtuluyor!

Anlayacağınız, bu epeyce muzip metnin ciddiyetiyle tanınan filozofun kendi kaleminden çıkmış olması pek mümkün görünmüyor. Ancak, ne olursa olsun, Kant’ın “rasyonalizm ve deneycilik eleştirisi” çerçevesinde ortaya atmış olduğu ve felsefe tarihinin akışını etkileyen “görev ahlakı” veya “zihin kategorileri” gibi buluşlarına yönelik ironi sosunda bir eleştirel bakışı merak edenlere önerilebilecek bir kitap. Zaten incecik bir şey. Ben bile bir oturuşta okuyup bitirdim.

***

Öte yandan, bu ilginç anlatıda antik dönemin “pagan” filozoflarının cennette varsayılmaları da önemli bir ayrıntı. (Çeviride “gökyüzü” diye geçiyor. Bunu “cennet” olarak anlıyoruz.) Avrupalıların zihninde bu ciddi bir değişim. Çünkü, hatırlarsanız, Dante’nin “İlahi Komedya”sında aşağı yukarı aynı kadro (ve hatta sadece Hristiyan olmayan filozoflar ve şairler değil, başka dinlerin peygamberleri bile) cehennemde gösterilir. Her ne kadar cehennemin nispeten daha rahat bir bölümünde fazla azap çekmeden sonsuz hayatlarını sürdürmekte olsalar da bu “iyi yürekli, erdemli” insanlar vaftiz olmadıkları için cennete girememişlerdir. (Zaten cehennem ve Araf yolculuklarında Dante’ye rehberlik eden Vergilius -Hristiyan olmadığı için- yolculuğun cennet kısmında görevini şairin çocukluk aşkı Beatrice’ye devretmek zorunda kalır.)

Ne de olsa Kant aydınlanmanın filozofu, Dante ise Orta Çağ skolastiğinin şairi diyeceksiniz. Haklısınız, ama konuyla ilgili bir örnek daha var: Aslında daha Kant’ın sözde öteki dünya maceralarını okurken, “Cennette kendi aralarında sohbet eden filozoflar kadrosu” benim aklıma ünlü bir resmi getirmişti. Rönesans döneminin en büyüklerinden Raffaello’nun “Atina Okulu” freskini…

***

Dante’den yaklaşık iki asır sonra yaşamış bir başka İtalyan dâhisinin eseri olan bu duvar resminde antik çağın önde gelen filozofları bir arada gösterilir. Merkezde elinde “Timaeus” kitabını tutan Platon ile “Etik” kitabını taşıyan Aristoteles vardır… Batı felsefesindeki idealist çizginin babası sayılan Platon işaret parmağıyla gökyüzünü göstermekte, realist çizginin öncüsü Aristoteles ise yeri işaret etmektedir. Bu bilgeler topluluğu içinde tek bir Hristiyan bile yoktur. Ne var ki resimdeki tek Müslüman olan İbn Rüşd ise, önünde kalem-defter çalışmakta olan Pisagor’un yazdıklarını görmek için aşırı bir tecessüsle -hatta neredeyse casus gibi- matematikçi filozofun omuzuna doğru eğilmiş şekilde ve epeyce süklüm püklüm biri olarak gösterilir. (Üstelik Pisagor bizim Tehafüt’ül Tehafüt müellifinin düşünce çizgisiyle pek de ilgili bir isim olmadığı halde...) Orta Çağ skolastiklerinin bile “Aristo şarihi” olarak çok büyük saygı gösterdiği İbn Rüşd’ün tahkir amaçlı olduğu besbelli bir şekilde tasvir edilmesi Rönesans aydınlarının İslam kültürüne bakışıyla da ilgili olmalı herhalde.

Peki, bu meşhur freskteki filozoflar arasında neden hiç Hristiyan yok? Şundan: Vaktiyle kütüphane olarak kullanılan geniş bir salonun dört duvarından birindedir antik filozofları gösteren fresk. Diğer duvarlar da boş değildir yani. Mesela tam karşı duvardaki “Komünyon Ayini Üzerine Tartışma” adlı freskin üst kısmında Tanrı, İsa, Meryem figürleri; alt bölümünde ise Hristiyan azizleriyle din bilginleri (ki aralarında bizim Dante de vardır) yer alır. Sanat tarihçileri ve eleştirmenler bu duvardaki teologların düzenli bir bütünlük içinde resmedilmesine karşılık filozoflar duvarındaki dağınıklığı Hristiyan inancının felsefeye üstünlüğünün ifadesi olarak görmüşlerdir. Onun için Atina Okulu freskinde Hristiyan yok.

Diğer duvarları soracak olursanız… Salonun üçüncü duvarında başlarında Tanrı Apollo’nun yer aldığı Rönesans şairlerini tasvir eden Parnassos freski ve son duvarda ise Dört Büyük Erdem (The Cardinal Virtues) adını taşıyan yine Hristiyanlara Hristiyanlık propagandası yapan bir resim bulunuyor.

İlaveten Papalığa ait binada Raffaello’nun dört duvarını resimlediği dört oda olduğunu, yani anlattığımız duvarlardan başka üç çarpı dört duvar daha bulunduğunu hatırlatalım. Uzmanlar dört sayısının Hristiyan Haçıyla ilgili bir sembolizm taşıdığı için tercih edildiğini düşünüyorlar.

***

Diğer üç odayı şimdilik bir kenara bırakacak olursak… Katolik Kilisesi’nin en büyük otoritesine ait bir binanın kütüphane odasının dört duvarında Hristiyan büyükleriyle antik filozofları, seküler şairlerle ilahiyat bilginlerini karşı karşıya -yani bir arada- resmetmek Rönesans’ın yenilikçi hümanist rüzgarlarının Papalık Sarayına kadar ulaşabilmiş olduğunu gösteriyor. Ancak Pagan filozoflara ve hatta Pagan tanrılarına bile kucak açabilen bu liberal yaklaşımın -İbn Rüşd örneğinde olduğu gibi- Müslümanlar söz konusu olduğunda pek ortada görünmemesi galiba “öteki” kavramının kültürler arasındaki ilişkileri rehin alabilme gücünün alameti.

Elbette hem aynı dönemde hem de daha önceki ve daha sonraki dönemlerde İslam dünyasının “öteki”ne bakışını ve bakışın toplumsal değişimlere paralel olarak gösterdiği değişimi de başka örnekler üzerinden okuyup değerlendirmek gerekiyor. Bu okumaları yapamazsak bugünlerde “Trump cehennemi”ne sürüklenmekte olan dünyaya çıkış yolu bulup gösterebilmek kolay olmaz.

YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum